Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2012/1-406 Esas 2012/1868 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2012/1-406
Karar No: 2012/1868

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2012/1-406 Esas 2012/1868 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2012/1-406 E.  ,  2012/1868 K.
  • KASTEN ÖLDÜRME SUÇUNA YARDIM ETMEK
  • SUÇA İŞTİRAK
  • TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 39

"İçtihat Metni"

     Sanık Uğur "un kasten öldürme suçuna yardım etmekten beraatına ilişkin, Gaziantep 3. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 13.10.2009 gün ve 356–349 sayılı hükmün katılanlar vekilleri ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 08.12.2010 gün ve 2921–7847 sayı ile;

“...B. Sanık Uğur’un "öldürmeye yardım" ve "6136 sayılı Kanuna muhalefet" suçları yönünden,

a) Sanığın nüfus kaydının getirtilmesi, duruşmada okunup sanıktan diyeceğinin sorulması gerektiğinin düşünülmemesi suretiyle, CMK’nun 209 ve 215. maddelerine aykırı davranılarak hükümler kurulması,

b) Dosya kapsamına göre, sanık Adem’in, sanık Uğur’a, maktulün bulunduğu işyerine ateş edeceğini söyleyip, eylemini gerekçeleştirirken, kendisinin yanında bulunmasını teklif ettiği, sanık Uğur’un da bu teklifi kabul ettiği, bunun üzerine her iki sanığın maktulün bulunduğu işyerinin yakınına birlikte geldikleri, sanık Adem’in yaklaşıp, içinde maktulün de bulunduğu işyerini hedef alarak, tabancasıyla en az yedi el ateş ettiği, iki adet isabet alan maktulün iç organ yaralanması sonucu öldüğü, bu sırada sanık Uğur’un da, elli metre kadar olayı görebilecek şekilde arkada bekleyerek, Adem’in yanında yer aldığı, fiilin işlenmesinden sonra maktulün yanına yaklaşarak, ölüp ölmediğini kontrol ettiği, sanık Adem’le birlikte suç yerinden kaçtığı, suçta kullanılan silahı muhafaza ettiği olayda,

Sanık Uğur’un, sanık Adem"in işlediği "kasten öldürme suçuna yardım etmek" suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi yerine, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek, yazılı biçimde  beraatına karar verilmesi" isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.

Yerel mahkeme ise 09.06.2011 gün ve 4-337 sayı ile;

“...Sanık Uğur hakkında öldürme suçuna katıldığı iddiasıyla dava açılmışsa da, bu sanığın Adem"in arkadaşı olduğu, samimi bulunan ve aksine delil bulunmayan beyanlarına göre olay yerine gitmeden önce Adem"in kendisine marangoza sıkacağını söylediği, ancak kendisinin katılmamasını istediği, olay sırasında da biraz uzakta beklediği, Adem eylemi gerçekleştirip kaçtıktan sonra maktulün yanına yaklaşıp yaralı halde yere düştüğünü görünce Adem"in maktule yönelik maksadını anladığı, yani başlangıçta Adem"in dükkana ya da çevresine korkutmak amacıyla mı sıkacağı, tabancanın gerçek tabanca olup olmadığı hususlarını önceden bilmediği, olaydan sonra da onunla birlikte kaçmadığı, birkaç gün sonra onunla birkaç kez karşılaştığı ve son karşılaşmada yapılan teklifi kabul edip silahı üzerine aldığı, olay sırasında da biraz ilerde beklemesinin arkadaşının gerçek kastını bilmemesi nedeniyle merak saikiyle olduğunun anlaşıldığı, kaldı ki suçun işleniş şekli, yeri ve saatine göre gözcüye ihtiyaç bulunmadığı, Adem"in doğrudan maktulün yakınına kadar varıp birçok kez ateş edip kaçıp gittiği hususları dikkate alındığında, bu sanığın suç kastıyla diğer sanığın yanında yer aldığı ya da gözcülük yaptığı veyahut da suçun işlenmesinden sonra kendisine yardım vaadinde bulunduğu hususunda zandan öte ve cezalandırılmasına yeterli delil bulunmadığı, Adem"in kız arkadaşıyla yaptığı telefon görüşmesinde bu sanığın adı geçmekte ise de, bu konuşmalarında net ifadeler içermediği, Uğur"un da olay sırasında bulunduğunu açıklama niteliğinde olduğu, bu sanığın hazırlık ifadesinin katılan tarafça da samimi bulunduğu, bunun ifadeleri oluşa uygun bulunarak diğer sanıklar hakkında verilen karar doğru ve samimi bulunurken aynı ifadesinin kendisi yönünden inandırıcı bulunmamasının mümkün olmadığı, dolayısıyla bu sanığın suça katıldığı hususunda her türlü şüpheden uzak ve cezalandırılmasına yeterli somut ve inandırıcı delil bulunmadığı" gerekçesi ile direnerek ilk hükümdeki gibi karar vermiştir.

Bu hükmün de katılanlar vekilleri ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay C. Başsavcılığının "onama" istekli 15.02.2012 gün ve 349375 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

  TÜRK MİLLETİ ADINA

CEZA GENEL KURULU KARARI

İnceleme, sanık Uğur hakkında kasten öldürme suçuna yardım etmekten kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmış olup, Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın üzerine atılı kasten öldürme suçuna yardım etme fiilinin sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.

İncelenen dosya içeriğinden;

Tanık Adem "in özetle, arkadaşı olan Adem "in eniştesinin husumeti olduğu bir kişiyi vurmasını istemesi üzerine yanına dürüm lakaplı Uğur "u da alarak şahsın işyerine gittiğini, Uğur"un biraz ileride beklediğini, şahsa doğru 7-8 el ateş ederek olay yerinden kaçtığını kendisine anlattığını belirttiği,

İnceleme dışı olan ve kasten öldürme suçunu işlediği sabit olan sanık Adem "in özetle, olay günü arkadaşı Uğur ile birlikte  ölenin bulunduğu marangoz dükkanının olduğu yere geldiğini, Uğur"un 100 metre ileride beklediğini, dükkana doğru 5-6 el ateş ettikten sonra olay yerinden kaçtığını, ertesi gün mahallede karşılaştığı Uğur"dan vurduğu kişinin yaralandığı, üç gün sonrada tekrar karşılaştığı Uğur"dan şahsın öldüğünü öğrendiğini, suçta kullandığı silahı yok etmesi için Uğur"a verdiğini söylediği,

Suçta kullanılan silahla birlikte olaydan on gün sonra 18.09.2007 tarihinde yakalanan, başlangıçta kolluk görevlilerine üzerindeki tabancayı Ahmet isimli bir kişiye karşı kullandığını söyleyen sanık Uğur "un savunmalarında özetle, arkadaşı Adem "in yanında olay yerine geldiğini, olay yerine 50 metre mesafede beklediğini, 7-8 el silah sesi duyduğunu, Adem"in hiç bir şey söylemeden olay yerinden kaçtığını, merakla  marangoz atölyesinin olduğu kısma doğru ilerlediğinde atölye önünde bir şahsın yerde yattığını gördüğünü, olayın olduğu anda Adem"in talimatı üzerine yukarıda beklediğini, ancak gözcülük yapmadığını, sadece arkadaşlık icabı bekle demesi üzerine orada beklediğini ve olay yerinden kaçtığını ve Adem"in teklifi üzerine suçta kullanılan silahı alıp üzerinde taşıdığını dile getirdiği,

18.09.2007 günlü tutanakta,  Mehmet "in öldürülmesi olayında kullanılan silahın sanık Uğur"un üzerinden çıktığı ve sanığın bu tabancayı Ahmet isimli bir kişiye karşı kullandığını söylediğinin belirtildiği,

Batın ve göğüs bölgesinden aldığı isabetler sonucu yaralanan Mehmet "in bir gün sonra tedavi gördüğü hastanede öldüğü,

İnceleme dışı olan sanık Adem "in Mehmet "i kasten öldürmekten 5237 sayılı TCK"nun 81/1 ve 62. maddeleri uyarınca 25 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin yerel mahkeme hükmünün Özel Daire tarafından onanmak suretiyle kesinleştiği,

Anlaşılmaktadır.

5237 sayılı Türk Ceza Kanununda suça iştirakta, faillik ve şeriklik ayırımı öngörülmüş, azmettirme ve yardım etme şeriklik kavramı içinde değerlendirilmiştir. Azmettirme, belli bir suçu işleme hususunda henüz bir fikri olmayan kişide, bir başkası tarafından suç işleme kararının oluşmasının sağlanmasıdır. Aynı kanunun 39. maddesi kapsamındaki yardım ise, fiili birlikte gerçekleştirmenin dışında kalan, fakat suçun meydana gelmesi bakımından nedensellik değeri taşıyan hareketleri ifade eder. Burada fiil üzerinde hâkimiyet kurulmamakta, sadece suçun icrası kolaylaştırılmaktadır. Yardım edenin hareketi fiili birlikte gerçekleştiren yani müşterek faillere nazaran, suçu oluşturan bir nitelik taşımayıp, destekleyici, hazırlayıcı veya kolaylaştırıcı bir durum arzettiğinden yardım eden ikincil bir konumda yer almaktadır.

Anılan kanunun "Yardım etme" başlıklı 39. maddesi; “(1) Suçun işlenmesine yardım eden kişiye, işlenen suçun ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirmesi hâlinde, onbeş yıldan yirmi yıla; müebbet hapis cezasını gerektirmesi hâlinde, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde cezanın yarısı indirilir. Ancak, bu durumda verilecek ceza sekiz yılı geçemez.

(2) Aşağıdaki hâllerde kişi işlenen suçtan dolayı yardım eden sıfatıyla sorumlu olur:

a) Suç işlemeye teşvik etmek veya suç işleme kararını kuvvetlendirmek veya fiilin işlenmesinden sonra yardımda bulunacağını vaat etmek.

b) Suçun nasıl işleneceği hususunda yol göstermek veya fiilin işlenmesinde kullanılan araçları sağlamak.

c) Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak” şeklinde olup, maddenin ikinci fıkrasındaki düzenlemeye göre, yardım etme; maddi yardım ve manevi yardım olarak ikiye ayrılmaktadır.

1- Maddi yardım: Bir suçun işlenmesine maddi yardımda bulunma çok çeşitli şekillerde ortaya çıkmakla birlikte maddede;

a) Suçun işlenmesinde kullanılan araçları temin etmek,

b) Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında maddi yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak olarak sayılmıştır.

2- Manevi yardım ise;

a) Suç işlemeye teşvik etmek,

b) Suç işleme kararını kuvvetlendirmek,

c) Suçun işlenmesinden sonra yardımda bulunmayı vaad etmek,

d) Suçun nasıl işleneceği konusunda yol göstermek,

Şeklinde belirtilmiştir.

                Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;

Sanık Uğur"un, kasten öldürme suçunu işleyen ve inceleme dışı olan sanık Adem ile birlikte olay yerine gelmesi,  olayın gerçekleştirildiği sırada yakın bir yerde beklemesi, sanık Adem"in eylemine taraftar olmadığını gösterecek şekilde  engelleyici bir söz söylememesi ve bu yönde herhangi bir davranışta bulunmaması, aksine sanık Adem"in eylemi gerçekleştirdiği aşamada ve sonrasında olay yerinden ayrılmaması, sanık Adem"in ateş etmesi sonrasında yaralanan Mehmet "in yanına gelerek durumuna bakması, olay sonrasında da sanık Adem"e vurduğu kişinin durumuyla ilgili bilgi vermesi birlikte değerlendirildiğinde, olayın başından itibaren sanık Adem"in isteği doğrultusunda olay yerinde bulunan sanık Uğur"un davranışları ile diğer sanık Adem"in suç işleme kararını kuvvetlendirdiği, dolayısıyla sanık Adem"in gerçekleştirdiği kasten öldürme suçuna yardım eden olarak katıldığının kabulü gerekmektedir.

Her ne kadar sanık Uğur sanık Adem"in eylemine katılmadığını, sadece arkadaşı olduğu için sanık Adem ile birlikte olay yerine geldiğini belirtmiş ise de, sanığın bu savunmaları kendisini suçtan ve cezadan kurtarmaya yöneliktir. Zira, hayatın olağan akışına göre, suça katılma kastıyla olay yerine gelmediğini belirtmiş olan ve olay tarihi itibariyle onsekiz yaşından küçük olan sanık Uğur"un sanık Adem"in Mehmet "e ateş etmesi sonrasında hemen olay yerinden kaçması beklenirken, olayın başından sonuna kadar olay yerinden kaçmamış, hatta Mehmet "in durumunu öğrenerek bu konuda sanık Adem"i bilgilendirmiş olup, bu durum sanık Uğur"un sanık Adem"in suç işleme kararını kuvvetlendirmek amacıyla olay yerine geldiğini ve orada bulunduğunu göstermektedir.

Bu itibarla, Özel Daire bozma kararı isabetli olup, sanık Uğur"un yüklenen suçtan cezalandırılması yerine beraatına karar veren yerel mahkemenin direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.

SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

1- Gaziantep 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 09.06.2011 gün ve 4-337 sayılı direnme hükmünün, sanık Uğur Kaya’nın yüklenen suçtan cezalandırılması yerine beraatına karar verilmesi isabetsizliğinden  BOZULMASINA,

 2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE,  25.12.2012 günü yapılan müzakerede tebliğnamedeki isteme aykırı olarak oybirliğiyle karar verildi.

Hemen Ara