Esas No: 2012/4-621
Karar No: 2012/1859
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2012/4-621 Esas 2012/1859 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Ceza Genel Kurulu'nun 2012/4-621 E., 2012/1859 K. sayılı kararı hakkında yapılan açıklamalara göre, cezaevi idaresine karşı ayaklanma suçundan hüküm giyen sanığın cezası 2 yıl 6 ay hapis olarak belirlenmiştir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu için ise objektif koşul gerçekleşmediğinden uygulanma imkanı bulunmamaktadır. Bu nedenle yerel mahkemenin direnme kararının isabetli olduğu ve dosyanın hükmün esasının incelenmesi için Yargıtay 4. Ceza Dairesine gönderilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Kanun maddeleri:
- 765 sayılı TCK'nın 304/1, 59 ve 36. maddeleri
- Anayasanın 174. maddesi
- 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun 23. maddesi
- 5560 sayılı Kanun'un 23. maddesi
- 5271 sayılı Kanun'un 231. maddesine eklenen 5-14. fıkralar
- 5728 sayılı Yasa'nın 562. maddesi
- 5728, 5739 ve 6008 sayılı Kanunlar
- 5271 sayılı CMK'nun 231. maddesi.
"İçtihat Metni"
Tebliğname : 2012/38958
Yargıtay Dairesi : 4. Ceza Dairesi
Mahkemesi : EYÜP 1. Asliye Ceza
Günü : 03.02.2011
Sayısı : 854-27
Cezaevi idaresine karşı ayaklanma suçundan sanığın 765 sayılı TCK"nun 304/1, 59 ve 36. maddeleri uyarınca iki yıl altı ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve müsadereye ilişkin, Eyüp 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 26.05.2004 gün ve 381-1200 sayılı hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 4. Ceza Dairesince 15.03.2006 gün ve 3776-7187 sayı ile; lehe yasa değerlendirmesi yapılması gerektiğinden bahisle bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkemece 23.02.2007 gün ve 354-208 sayı ile; sanığın 765 sayılı TCK"nun 304/3, 59 ve 36. maddeleri uyarınca dört yıl iki ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, müsadereye ve CMUK"nun 326. maddesi uyarınca ceza süresi bakımından kazanılmış hakkı gözetilerek cezasının iki yıl altı aya indirilmesine karar verilmiştir.
Hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 4. Ceza Dairesince 05.03.2008 gün ve 11425-2401 sayı ile;
"Hükümden sonra 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren ve TCY"nın 7. maddesi uyarınca sanık yararına olan 5728 sayılı Yasanın 562. maddesinin 1. fıkrası ile CYY"nın 231/5. maddesinde öngörülen hükmolunan cezanın geri bırakılması sınırının iki yıla çıkarılması ve anılan Yasanın 2. fıkrası ile 231/14. maddesindeki soruşturması ve kovuşturması şikâyete bağlı suç olması koşulunun kaldırılması karşısında, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağının tartışılması zorunluluğu" nedeniyle sair yönleri incelenmeyen hükmün bozulmasına oyçokluğuyla karar verilmiştir.
Eyüp 1. Asliye Ceza Mahkemesi ise 03.02.2011 gün ve 854-27 sayı ile;
"Sanığa verilen iki yıl altı ay hapis cezasının, yasadaki "iki yıl" sınırının üzerinde kalması karşısında, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanamayacağı" gerekçesiyle önceki hükmünde direnmiştir.
Bu hükmün de sanık ve müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının "onama" istemli 30.03.2012 gün ve 38958 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; cezaevi idaresine karşı ayaklanma suçundan iki yıl altı ay hapis cezası ile cezalandırılan sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanıp uygulanamayacağının belirlenmesine ilişkindir.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması yöntemi hukukumuzda ilk kez çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 23. maddesi ile kabul edilmiş, 19.12.2006 günü yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanunun 23. maddesiyle 5271 sayılı Kanunun 231. maddesine eklenen 5 ila 14. fıkralar ile büyükler için de uygulamaya koyulmuş, aynı Kanunun 40. maddesiyle 5395 sayılı Kanunun 23. maddesi değiştirilmek suretiyle, denetim süresindeki farklılık hariç olmak kaydıyla çocuk suçlular ile yetişkin suçlular hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı şartlara tabi kılınmıştır.
Başlangıçta yetişkin sanıklar yönünden şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak, hükmolunan bir yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezası için kabul edilen bu sistem, 5728 sayılı Kanunun 562. maddesi ile 5271 sayılı Kanunun 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklikle, Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlar istisna olmak üzere, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezalarına ilişkin tüm suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiştir.
5560, 5728, 5739 ve 6008 sayılı Kanunlar ile 5271 sayılı CMK’nun 231. maddesinde yapılan değişiklikler göz önüne alındığında, hükmün açıklanmasının geri bırakılabilmesi için;
1) Suça ilişkin olarak;
a- Yapılan yargılama sonucu hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezası olması,
b- Suçun Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlardan olmaması,
2) Sanığa ilişkin olarak;
a- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
b- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesi,
c- Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önüne alınarak, yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması,
d- Sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanmasını kabul etmediğine dair beyanının olmaması,
Koşullarının gerçekleşmesi gerekmektedir.
Tüm bu şartların varlığı halinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecek ve sanık beş yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulacaktır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanık hakkında hükmolunan sonuç cezanın, "iki yıl altı ay hapis" olarak belirlenmesi nedeniyle, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının "hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis" cezası olması gerektiğine ilişkin objektif koşulu gerçekleşmemiştir.
Bu durum karşısında, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanma imkânı bulunmadığından, cezaevi idaresine karşı ayaklanma suçundan kurulan yerel mahkeme kararının Özel Dairece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanma koşullarının değerlendirilmesi amacıyla bozulmasına karar verilmesi isabetli değildir.
Nitekim Ceza Genel Kurulunun 07.02.2012 gün ve 371–24, 07.06.2011 gün ve 86–118 ile 01.02.2011 gün ve 15–12 sayılı kararlarında da aynı sonuca ulaşılmıştır.
Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmündeki gerekçenin isabetli olduğuna, hükmün esasının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Eyüp 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 03.02.2011 gün ve 854-27 sayılı direnme kararındaki gerekçenin İSABETLİ OLDUĞUNA,
2- Dosyanın, hükmün esasının incelenmesi amacıyla Yargıtay 4. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 18.12.2012 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.