AYM 2018/5816 Başvuru Numaralı METİN HOPLAR Başvurusuna İlişkin Karar

Abaküs Yazılım
İkinci Bölüm
Esas No: 2018/5816
Karar No: 2018/5816
Karar Tarihi: 8/6/2021

AYM 2018/5816 Başvuru Numaralı METİN HOPLAR Başvurusuna İlişkin Karar

 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

METİN HOPLAR BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2018/5816)

 

Karar Tarihi: 8/6/2021

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Basri BAĞCI

Raportör

:

Mustafa İlhan ÖZTÜRK

Başvurucu

:

Metin HOPLAR

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, kamu görevlisi olan başvurucunun sosyal medya hesabından Cumhurbaşkanı"na karşı hakaret içerikli paylaşımlarda bulunması nedeniyle kınama disiplin cezası işlemine tabi tutulmasının ifade özgürlüğünü ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 22/2/2018 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

6. Başvurucu, başvuruya konu olayların yaşandığı tarihte Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü Muğla İl Müdürlüğünde (davalı İdare) iş ve meslek danışmanı olarak görev yapmaktadır.

7. Başvurucunun Facebook isimli sosyal medya hesabından Cumhurbaşkanı"na karşı hakaret içeren paylaşımlarda bulunduğuna dair davalı İdareye intikal eden şikâyetler üzerine davalı İdare başvurucu hakkında disiplin soruşturması başlatmıştır.

8. Disiplin soruşturması sonucunda başvurucu tarafından yapılan paylaşımların Cumhurbaşkanı"na karşı hakaret içeren ifadeler barındırdığı belirtilerek başvurucunun disiplin yönünden 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu"nun 125. maddesinin (B) bendinin (d) alt bendi uyarınca kınama cezası ile tecziyesine karar verilmiştir.

9. Davalı İdarenin ihbarı üzerine anılan paylaşımlar nedeniyle soruşturma işlemlerine başlayan Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı başvurucu hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiştir. Kararın gerekçesinde; paylaşımda kullanılan ifadelerin kamuoyunda ve basında yer alan birtakım haberleri içerdiği, başvurucunun bu haberlere eklemiş olduğu eleştirilerin hakaret suçunu oluşturmadığı belirtilmiştir.

10. Başvurucu, hakkında tesis edilen kınama cezası işlemine karşı Muğla 2. İdare Mahkemesinde (Mahkeme) iptal davası açmıştır. Mahkeme, başvurucuya isnat edilen fiillerin sübuta ermediği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar vermiştir.

11. Karara karşı davalı İdare tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İzmir Bölge İdare Mahkemesi 2. İdare Dava Dairesi başvurucunun sosyal paylaşım sitesinde yaptığı paylaşımları dikkate alarak hizmet dışında devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunduğu sonucuna vararak davalı İdarenin istinaf başvurusunu kabul etmiş ve Mahkemenin işlemin iptaline ilişkin kararını kaldırmıştır.

12. Nihai karar başvurucuya 30/1/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir.

13. Başvurucu 22/2/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

14. Mahkemenin 8/6/2021 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

15. Başvurucu; yaptığı paylaşımın hakaret içermeyen eleştirel düşünce açıklamaları olduğunu, yapılan paylaşımla ilgili takipsizlik kararı verilmesine rağmen davalı İdarenin disiplin cezası vermesi nedeniyle ifade özgürlüğü ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

16. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddialarının bir bütün olarak ifade özgürlüğü kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

17. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Bireysel başvuruların kabul edilebilirlik şartları ve incelenmesi” kenar başlıklı 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:

"Mahkeme, ... açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir."

18. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü"nün (İçtüzük) bireysel başvuruların içeriğini düzenleyen “Bireysel başvuru formu ve ekleri” kenar başlıklı 59. maddesinin (2), (3) ve (4) numaralı fıkralarının bireysel başvurunun yapıldığı tarihteki ilgili kısmı şöyledir:

"(2) Başvuru formunda aşağıdaki hususlar yer alır:

...

ç) Kamu gücünün ihlale neden olduğu iddia edilen işlem, eylem ya da ihmaline dair olayların ... özeti.

d) Bireysel başvuru kapsamındaki haklardan hangisinin hangi nedenle ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçeler ve delillere ait özlü açıklamalar.

e) Başvurucunun güncel ve kişisel bir temel hakkının doğrudan zedelendiği iddiasının dayanakları.

...

h) Başvurucunun talepleri.

 (3) Başvuru formuna aşağıdaki belgeler ya da onaylı örnekleri eklenir:

...

e) Dayanılan belgelerin asılları ya da onaylı örnekleri.

...

 (4) Başvurucu ihlal iddiasına dayanak gösterdiği üçüncü fıkradaki belgelere herhangi bir nedenle erişememesi hâlinde bunun gerekçelerini belirtir. Mahkeme gerekli gördüğü takdirde bu bilgi ve belgeleri resen toplar."

19. 6216 sayılı Kanun"un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında, açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir (bkz. § 17). Bu kapsamda karmaşık veya zorlama şikâyetler, kanun yolu şikâyeti niteliğindeki şikâyetler, başvurucunun ihlal iddialarını temellendiremediği şikâyetler ile temel haklara yönelik bir ihlalin olmadığı açık olan şikâyetler açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir.

20. Görüldüğü üzere Anayasa Mahkemesi ancak temellendirilebilmiş bir bireysel başvuruyu inceler. Başvurucuların şikâyetlerini hem maddi hem hukuki olarak temellendirme zorunluluğu bulunmaktadır. Maddi dayanaklar yönünden başvurucuların yükümlülüğü şikâyetlerine konu temel olay ve olguları açıklamak, bunlara ilişkin delilleri Anayasa Mahkemesine sunmak, hukuki dayanak yönünden yükümlülüğü ise bireysel başvuruya konu temel hak ve özgürlüklerden hangisinin hangi nedenle ihlal edildiğini özü itibarıyla açıklamaktır (Cemal Günsel [GK], B. No: 2016/12900, 21/1/2021, § 23).

21. Nitekim 6216 sayılı Kanun"un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasına ilave olarak İçtüzük"ün 59. maddesinde de başvurucuların yükümlülükleri kapsamında şikâyetin maddi ve hukuki temellerine başvuru formu ve eklerinde yer verilmesi gerektiği açıkça belirtilmiş (bkz. § 18), böylece başvuru koşullarının öngörülebilirliği kuvvetlendirilmiştir.

22. Bireysel başvuru incelemesinde Anayasa Mahkemesi, kamu gücü eylem ve işlemleri ile mahkeme kararlarının Anayasa"ya uygunluğunun ve müdahale gerekçelerinin denetimini kendiliğinden yapmaz. Bu sebeple başvurucunun başvurusunun esasını ve bu kapsamda kamu makamları tarafından ortaya konulan gerekçelerin ilgili ve yeterli olup olmadığını Anayasa Mahkemesine inceletebilmesi için öncelikle kendisinin ihlal iddialarını gerekçelendirmesi, buna ilişkin olay ve olguları açıklaması ve delillerini sunması zorunludur.

23. Anayasa Mahkemesinin başvurucunun yerine geçerek ihlal iddialarını gerekçelendirme, olay ve olguları ortaya koyma ve delil toplama görev ve yükümlülüğü bulunmamaktadır. Söz konusu yükümlülükler başvurucuya aittir.

24. Başvurucuların anılan yükümlülüklere uymamaları hâlinde şikâyetlerini temellendiremedikleri için başvuruları açıkça dayanaktan yoksun bulunabilir. Anayasa Mahkemesi temellendirmeye ilişkin incelemesini her başvurunun somut koşullarında yapar. Kuşkusuz başvurucuların bu yükümlülüklere ellerinde olmayan nedenlerle uymamalarının ikna edici gerekçelerini Anayasa Mahkemesine sunmaları ya da Anayasa Mahkemesinin bu durumu işin niteliğinden anlaması hâli müstesnadır.

25. Somut başvuruda başvurucunun Facebook üzerinden yapmış olduğu bir paylaşım nedeniyle aleyhine kınama disiplin cezasına hükmedilmiştir. Bu nedenle başvurucunun ifade özgürlüğüne müdahalenin varlığı konusunda bir tereddüt bulunmamaktadır.

26. Başvurucu, yaptığı paylaşımda kullandığı ifadelerin hakaret içermeyen düşünce açıklamaları olması nedeniyle ifade özgürlüğü korumasından yararlanması gerektiğini ileri sürmektedir. Bölge İdare Mahkemesi ise yapılan paylaşımın hizmet dışında devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte bir davranış olduğu kanaatindedir.

27. Anayasa Mahkemesi, kamu görevlisi olmanın sağladığı birtakım ayrıcalıklar ve avantajların yanında bazı külfet ve sorumluluklara katlanmayı ve diğer kişilerin tabi olmadığı sınırlamalara tabi olmayı da gerektirdiğini belirtmiştir. Kişinin kamu görevine kendi isteği ile girmekle bu statünün gerektirdiği ayrıcalıklardan yararlanmayı ve külfetlere katlanmayı kabul etmiş sayıldığını, kamu hizmetinin kendine has özelliklerinin bu avantaj ve sınırlamaları zorunlu kıldığını ifade etmiştir (İhsan Asutay, B. No: 2012/606, 20/2/2014, § 38). Bu kapsamda kamu görevlileri, yükümlülükleri doğrultusunda kendileri hakkında disiplin cezasına hükmedilmesini gerektirecek davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır.

28. Devletin kamu hizmetinde çalışan memurlarına bir bağlılık görevi getirmesi, ödev ve sorumluluklar yüklemesi memurların statüleri gereği meşru kabul edilebilir bir durumdur. Fakat devlet memurlarının da birer birey olduğu, siyasi görüş sahibi olma, ülke sorunlarıyla ilgilenme, tercih yapma gibi sosyal yönlere sahip olma haklarının bulunduğu şüpheden uzaktır (Hasan Güngör, B. No: 2013/6152, 24/2/2016, § 49).

29. Bununla birlikte devlet memurları söz konusu olduğunda görüşlerin dengeli ve siyaseten yansız olarak açıklanıp açıklanmadığı, kişisel tavırlar sergilenip sergilenmediği ve tarafsızlıklarının güvence altında olup olmadığı ifade özgürlüğü incelemesinde değerlendirmeye alınır. Bu bağlamda memurun bulunduğu konum, görev yaptığı alanla ilgili olarak ödev ve sorumluluk derecesini belirlemede ulusal makamların bir takdir marjı vardır (Hasan Güngör, § 48).

30. Şu hâlde söz konusu müdahalenin temel hakları ihlal edip etmediğinin belirlenebilmesi, diğer bir anlatımla Anayasa Mahkemesinin bu başvurunun esasını inceleyebilmesi için başvurucunun yaptığı paylaşımda geçen ifadelerin ve bunların hangi bağlamda dile getirildiğinin kritik önemde olduğu açıktır. Başvurucu hakkındaki disiplin cezasının, bir kamu görevlisi olarak hizmet ettiği devletin başkanına karşı son derece sert ve kaba ifadeler kullandığından bahisle tesis edildiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla başvurucunun söz konusu ifadeleri niçin kullandığını, ifadelerin dile getirilme şartlarını, kamu görevlisi statüsüne sahip biri olarak kullanılan ifadelerin tarafsızlığına gölge düşürüp düşürmediğini, bulunduğu konum ve görev yaptığı alanla ilgili ödev ve sorumluluklarına uygun olup olmadığını, siyaseten tarafsız kalma sorumluluğu ile uyuşup uyuşmadığını, ifadelerde kamu yararı bulunup bulunmadığını, kamuoyu ile diğer kişilerin düşünce açıklamaları karşısında sahip oldukları hakların ağırlığını, ifadelerin kamuoyunu bilgilendirme değerini kendi bakış açısından ortaya koyması gerekmektedir.

31. Buna karşın başvurucu, paylaşımının ifade özgürlüğü korumasından yararlanması gerektiğini soyut olarak belirtmekle yetinmiş; başvuru dilekçesinde ne ilgili paylaşıma yer vermiş ne de paylaşımlarının hangi sebeplerle ifade özgürlüğünün korumasından yararlanması gerektiğini ve bu özgürlüğün hangi nedenle ihlal edildiğini açıklama yoluna gitmiştir. Başvurucu, ifade özgürlüğünün bir kamu görevlisi olarak ödev ve sorumluluklarına niçin baskın geldiğine ilişkin hiçbir değerlendirme yapmamıştır. Başvurucu Anayasa Mahkemesinden, sunmadığı tüm olay ve olguları otomatik olarak değerlendirerek anayasal haklarına yapılan müdahalelerin bir ihlale vücut verip vermediğini tespit etmesini istemiştir. Anayasa Mahkemesinin böyle bir görevi bulunmamaktadır.

32. Sonuç olarak başvurucu, şikâyetlerine konu temel olay ve olgular ile bireysel başvuruya konu ettiği temel hak ve özgürlüklerden hangisinin hangi nedenle ihlal edildiğini açıklamak yönündeki yükümlülüğünü yerine getirmemiş; bu bağlamda ileri sürdüğü ihlal iddialarını temellendirememiştir.

33. Açıklanan gerekçelerle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA ,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 8/6/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Hemen Ara