AYM 2018/13179 Başvuru Numaralı AKAY İNŞAAT TURİZM OTELCİLİK VE YATIRIM A.Ş. VE AKAY OKUDUR Başvurusuna İlişkin Karar

Abaküs Yazılım
İkinci Bölüm
Esas No: 2018/13179
Karar No: 2018/13179
Karar Tarihi: 16/6/2021

AYM 2018/13179 Başvuru Numaralı AKAY İNŞAAT TURİZM OTELCİLİK VE YATIRIM A.Ş. VE AKAY OKUDUR Başvurusuna İlişkin Karar

 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

AKAY İNŞAAT TURİZM OTELCİLİK VE YATIRIM A.Ş. VE AKAY OKUDUR BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2018/13179)

 

Karar Tarihi: 16/6/2021

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

Raportör

:

Mahmut ALTIN

Başvurucular

:

1. Akay İnşaat Turizm Otelcilik ve Yatırım Anonim Şirketi

 

 

2. Akay OKUDUR

Başvurucular Vekili

:

Av. Zeynep Hikmet HÜNLER

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, iptal davasında ceza davasının sonucu beklenmeden ve ceza davasında alınan bilirkişi raporuna ilişkin herhangi bir değerlendirme de yapılmadan karar verilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 20/4/2018 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

A. Uyuşmazlığın Arka Planı

8. Antalya"nın Kemer ilçesine bağlı Merkez Mahallesi"nde 10 ada 4 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan Club Trapicano unvanlı günübirlik turistik tesis (tesis) başvurucu şirkete aittir.

9. Söz konusu tesis 7/3/2007 tarihinde turizm yatırım ve işletme belgesi, 23/6/2008 tarihinde yapı kullanma izin belgesi, 22/5/2009 tarihinde de işyeri açma ve çalışma ruhsatı almıştır. Ayrıca Kemer Belediye Başkanlığının (Belediye) 21/5/2009 tarihli yazısında ise tesisin imar yönünden faaliyet göstermesinde herhangi bir sakınca bulunmadığı ifade edilmiştir.

10. Tesisin Belediye arşiv dosyasında bulunan asıl mimari projesinin yapıştırma sahte bir mimari proje ile değiştirildiği, vaziyet planı ile proje kapağı arasında Belediye imza ve onayı bulunmadığından şüpheliler hakkında resmî evrakta sahtecilik suçundan 19/6/2009 tarihinde Kemer Belediye Başkanı tarafından suç duyurusunda bulunulmuştur.

B. Ceza Davası Süreci

11. Başvurucu Akay Okudur hakkında söz konusu tesisin bodrum katının projeye aykırı olması, zemin katta müştemilatların yapılması ve projede ahşap pergola görünen yerlerde betonarme döşeme yapılarak teras katı olarak kullanılmasından dolayı imar kirliliğine neden olma suçundan Kemer 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/1120 esas sayılı dosyasında görülmekte olan dosya, Kemer 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/236 esas sayılı dosyasıyla birleştirilmiştir.

12. Kemer 1. Asliye Ceza Mahkemesinde başvurucu Akay Okudur hakkında imar kirliliğine neden olma suçundan yapılan yargılamada imar planında bodrum katlar için ""binalarda bodrumlar bina izdüşümünü geçemez"" hükmü mucibince bodrumun 118 m²"yi geçmemesi gerekirken yapı ruhsatı ile yaklaşık 850 m² bodrum verilmesi nedeniyle Belediye yetkilileri hakkında 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanunu"na aykırı olacak şekilde yapı ruhsatı ve yapı kullanma izin belgesi vermek suretiyle görevlerini kötüye kullanma suçundan; yapıyı denetlemekte sorumlu olan yapı denetim firması yetkilileri hakkında ise gerekli denetimleri yapmayarak kaçak yapı yapılmasına göz yumdukları iddiasıyla 29/6/2001 tarihli ve 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun"a muhalefet suçundan yargılama yapılmıştır.

13. Kemer 1. Asliye Ceza Mahkemesince yapılan keşif sonrası üç adet bilirkişi heyeti raporu alınmış ve nihayetinde 9/12/2016 havale tarihli ek bilirkişi heyeti raporu hükme esas alınmıştır. Raporda;

i. Önceki/diğer bilirkişi raporlarındaki tespitlerin vaziyet planı ile proje kapağı arasında yapıştırma bulunan ve sahteliği ile ilgili şikâyetçi kurumlar tarafından şikâyette bulunulmuş olan mimari projenin esas alındığı vurgulanmış ve bu projeye göre rapor tanzim edilerek değerlendirme yapılmaması gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca diğer bilirkişi raporlarında plan ve yönetmelik hükümlerinin eksik veya hiç değerlendirilmemiş olduğu ifade edilmiştir.

ii. Suça konu yapıda iddianameler ve müşteki kurumların şikâyete esas tespitlerinde yer alan bodrum, zemin ve çatı katında imara ve projeye aykırı olarak yapıldığı iddia edilen alanlarla ilgili ayrıntılı inceleme ve değerlendirme neticesinde 1/1000 ölçekli uygulama imar planı ile Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği hükümleri de dikkate alınarak imara, mevzuata ve yapının ruhsatına aykırı bir durum olmadığı tespit edilmiştir.

14. Kemer 1. Asliye Ceza Mahkemesince 13/2/2017 tarihinde sanıkların atılı suçu işlemediklerinin sabit olması nedeniyle beraatlerine karar verilmiştir. Kararın gerekçesinde, bilirkişi raporlarındaki açıklamalara da değinilerek turizm belgeli turistik tesislerin bodrum katlarında yapılacak bar, gece kulübü, diskotek, mutfak, hamam, yüzme havuzu, toplantı salonu ve jimnastik salonu kullanım alanlarının inşaat emsaline dâhil olmadığı vurgulanmıştır. Buna göre iddianamede yer alan bodrumun 118 m² olabileceği ancak bodrumun bina iz düşümünü geçtiği yönündeki iddianın oluşa ve yasal düzenlemelere uygun olmadığı belirtilmiş; imara, mevzuata ve yapının ruhsatına aykırı bir durum olmadığı açıklanmıştır.

15. Katılan ve müşteki tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesince 11/7/2017 tarihinde istinaf başvurusunun kesin olarak reddine karar verilmiştir.

C. İptal Davası Süreci

16. Tesisin ruhsat ve projeye aykırı olarak bodrum katının büyütüldüğü, zemin katta müştemilat yapıldığı ve projede ahşap pergola gözüken yerlerin betonarme döşeme yapılmak suretiyle teras katı olarak kullanıldığı gerekçesiyle Belediye tarafından 21/6/2013 tarihinde Yapı Tatil Tutanağı düzenlenerek tesis mühürlenmiştir. 3/7/2013 tarihli Belediye Encümeni kararı ile idari para cezası kesilmiş ve 17/7/2013 tarihli Belediye Encümeni kararıyla da yıkım kararı verilmiştir.

17. Başvurucular, tesiste ruhsatlı projeye aykırı yapılmış imalat bulunmadığı gerekçesiyle yıkım kararının iptali talebiyle 22/8/2013 tarihinde Antalya 1. İdare Mahkemesinde (Mahkeme) iptal davası açmıştır.

18. Mahkemece yapılan keşif sonrası sunulan 22/1/2014 tarihli bilirkişi heyet raporunda;

i. Öncelikle incelemenin dosyada mevcut vaziyet planı ile proje kapağı arasında yapıştırmalı projeye göre yapıldığı vurgulanmıştır.

ii. Yapının bodrum kat projesinin bay ve bayan tuvaletleri, mutfak, merdiven ve holünün bulunduğu alan ile zemin kata bağlantının yapıldığı servis merdiveninin bulunduğu mekânlar olarak planlandığı ifade edilmiştir. Ancak projedeki mekânlara ilave olarak hamam, spa merkezi, kuaför, dinlenme, mutfak, yedi adet masaj odası, bay-bayan soyunma kabinleri, teknik merkez, koridor alanları gibi projeden farklı kullanım alanlarının yapıldığı ve bu şekilde bodrum kat alanının büyütüldüğü belirtilmiştir. Ayrıca bay-bayan tuvaletlerinin yerinin değiştirildiği, projeden farklı olarak bodrum kat alanının büyütüldüğü, ilave alanların yapıldığı ve bodrum katında yapı yaklaşma sınırlarının ihlal edildiği beyan edilmiştir.

iii. Bununla birlikte zemin kat planının projede lobi, restoran, hazırlık bölümü, depo ve tuvalet olan mekânların betonarme ve kapalı mekânlar olarak planlanmış olduğu, yine projede lobinin karşısındaki barın bulunduğu teras ile lobinin sağ ve sol bölümlerindeki terasların ise ahşap süs kolonlar üzeri pergola ile kapatılmış olarak planlandığı açıklanmıştır. Ancak girişin karşısındaki barın bulunduğu terasın üzerinin betonarme döşeme olarak yapıldığı, denize bakan cephesinin açılıp kapanabilen şeffaf plastik örtü ile kapatıldığı, girişin sağ tarafındaki teras olarak gösterilen alanın üstünün betonarme döşeme yapıldığı ve üç cephesinin de sabit alüminyum doğrama ve camlı olarak kapatıldığı zikredilmiştir. Ayrıca girişin sol tarafındaki teras olarak gösterilen alanın üstünün de betonarme döşeme olarak yapıldığı ve iki cephesinin de sabit alüminyum doğrama ve camlı olarak kapatıldığı, bu şekilde zemin kat alanının büyütüldüğü, yine zemin katında açık olarak planlanmış olan mutfak personel servis merdiveninin kapatıldığı izah edilmiştir.

iv. Öte yandan çatı katında; projede çatı arası hiçbir kullanım alanının planlanmadığı ancak mahallinde yapılan incelemede çatı arasının kullanıldığı, zemin katın üstünde teras katın oluşturulduğu, bu katta orta kısmın (dairesel olan alan) üzerinin zemin kat hizasında yükseltilerek ahşap pergola ile kapatıldığı belirtilmiştir. Ayrıca her iki yandaki dikdörtgen mahallerin üzerlerinin çatı ile kapatıldığı, bu mahallerin arka duvarlarının yükseltilerek örülmüş olduğu, deniz cephesinde ise prekast korkuluk yapıldığı, çatı ile kapatılan bölümlerde tezgâh, camlı bölme gibi uygulamalar ile bay ve bayan tuvalet bölümlerinin yapıldığı beyan edilmiştir.

v. Sonuç olarak imar planı ve imar çapına göre parseldeki inşaat alanının (emsal) 118,55 m² olduğu, mevcut yapının mimari projesine uygun olmadığı, söz konusu imalatların ruhsata bağlanma zorunluluğu olan imalatlar olduğu belirtilmiştir. Ancak mevcut imar durumuna göre taban alanı olarak kullanılabilecek maksimum alanın projesinde kullanılmış olduğu, bu nedenle söz konusu ruhsatlı projeye aykırı alanların ruhsata bağlanmasının mümkün olmadığı ve yapı yaklaşma sınırının ihlalinin de ruhsatlandırılmasının mümkün olamayacağı yönünde tespitlere yer verilmiştir.

19. Mahkemece 30/6/2014 tarihinde davanın reddine karar verilmiştir. Kararın gerekçesinde; ruhsatlı projeden farklı olarak bodrum kat alanının büyütüldüğü, ilave alanların yapıldığı ve bodrum katında yapı yaklaşma sınırlarının ihlal edildiği, zemin kat alanının büyütüldüğü, çatı arasında hiçbir kullanım alanı planlanmamasına rağmen çatı arasının kullanıldığı, bu imalatların ruhsata bağlanma zorunluluğu olan imalatlar olduğu vurgulanmıştır. Ayrıca mevcut imar durumuna göre taban alanı olarak kullanılabilecek maksimum alanın (118,55 m²) projede kullanılmış olması nedeniyle anılan ruhsatlı projeye aykırı alanların ruhsata bağlanmasının mümkün olmadığı açıklanarak ruhsatlı projeye aykırı ve kaçak imalatların yıkımına ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilmiştir.

20. Başvurucuların duruşmalı temyiz talebini inceleyen Danıştay Ondördüncü Dairesi (Daire) tarafından 6/6/2017 tarihinde, kararın ruhsatsız imalatların yıkılmasına ilişkin kısmının onanmasına, yıkım masraflarının %20 fazlası ile yapı sahibinden tahsiline ilişkin kısmının bozulmasına karar verilmiştir.

21. Başvurucuların karar düzeltme talebi de aynı Daire tarafından 14/2/2018 tarihinde reddedilmiştir.

22. Nihai karar, başvurucular vekiline 21/3/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir.

23. Başvurucular 20/4/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

24. İlgili hukuk için bkz. Erkan Akış ve diğerleri, B. No: 2013/6133, 13/4/2016, §§ 23-26.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

25. Mahkemenin 16/6/2021 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucuların İddiaları

26. Başvurucular; tesiste ruhsatlı projeye aykırı yapılmış herhangi bir imalat bulunmadığının ceza dosyasında alınan bilirkişi raporlarıyla sabit olduğunu ve ceza dosyasında beraat kararı verildiği hâlde Mahkemece ceza davasının sonucu beklenmeden ve ceza davasında alınan bilirkişi raporlarına ilişkin herhangi bir değerlendirme de yapılmadan yıkım kararının iptal edilmesi talebinin reddine karar verilmesinden yakınmaktadır. Başvurucular, Belediye arşiv dosyasında bulunan asıl mimari projenin yapıştırma diye tabir edilen sahte proje ile değiştirilmesine rağmen Mahkemece hükme esas alınan raporda incelemenin yapıştırmalı sahte projeye göre yapıldığını öne sürmüştür. Başvurucular ayrıca ceza dosyasına ve sahte mimari projeye ilişkin şikâyetlerinin derece mahkemelerince değerlendirilmediğini ve temyiz incelemesinin duruşmalı yapılması hakkında da gerekçe belirtilmeden duruşmasız yapıldığını ileri sürmüştür. Sonuç olarak başvurucular bu gerekçelerle adil yargılanma, gerekçeli karar, hukuki dinlenilme ve mülkiyet hakları ile silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğini ileri sürmektedir.

B. Değerlendirme

27. Anayasa’nın "Mülkiyet hakkı" kenar başlıklı 35. maddesi şöyledir:

 “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.

Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.

Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.”

28. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucular, mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiası yanında adil yargılanma, gerekçeli karar hakları ile silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin de ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Bununla birlikte şikâyetlerin özünün taşınmazın yıkımına ilişkin olduğu anlaşıldığından belirtilen şikâyetlerin esas itibarıyla ilgili olduğu mülkiyet hakkının ihlali iddiası kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

29. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

30. Somut olayda başvuru konusu tesisin mimari projeye aykırı olması nedeniyle yıkım kararı verilmiştir. Başvurucular tarafından yıkım kararının iptali talebiyle açılan dava, yapıştırma mimari proje esas alınarak reddedilmiştir (bkz. §§ 16-19).

31. Başvurucular ise söz konusu yapıştırma mimari projenin sahtelik iddiası ve diğer suç isnatlarıyla ilgili devam eden ceza davasının sonucunun beklenmesi gerektiğini belirtmelerine rağmen derece mahkemelerince ceza davasının sonucunun beklenmediğini ve ceza dosyasındaki lehe bilirkişi raporlarının değerlendirilmediğini ifade etmiştir. Başvurucular; nihayetinde ceza dosyasında alınan bilirkişi raporlarında, başvuru konusu tesisin mimari projeye aykırı olmadığının tespit edildiğini ve isnat edilen suçların işlenmediğinin sabit olduğu gerekçesiyle sanıkların beraatine karar verildiğini vurgulamıştır.

32. Ceza yargılamasında başvurucu Akay Okudur hakkında söz konusu tesisin bodrum katının projeye aykırı olması, zemin katta müştemilatların yapılması ve projede ahşap pergola görünen yerlerde betonarme döşeme yapılarak teras katı olarak kullanılmasından dolayı imar kirliliğine neden olma suçundan yapılan yargılamada başvurucu ve diğer sanıkların atılı suçu işlemediklerinin sabit olması nedeniyle beraatlerine karar verilmiştir. Kararın gerekçesinde; turizm belgeli turistik tesislerin bodrum katlarında yapılacak bar, gece kulübü, diskotek, mutfak, hamam, yüzme havuzu, toplantı salonu ve jimnastik salonu kullanım alanlarının inşaat emsaline dâhil olmadığı izah edilmiştir. Buna göre iddianamede yer alan bodrumun 118 m² olabileceği ancak bodrumun bina iz düşümünü geçtiği yönündeki iddianın oluşa ve yasal düzenlemelere uygun olmadığı belirtilmiş; imara, mevzuata ve yapının ruhsatına aykırı bir durum olmadığı açıklanmıştır (bkz. §§ 12-15).

33. Hâlbuki yıkım kararının iptaline ilişkin başvuru konusu davada; yapıştırma mimari proje esas alınarak hazırlanan bilirkişi raporu ve Mahkemenin kabulüne göre ruhsatlı projeden farklı olarak bodrum kat alanının büyütüldüğü, ilave alanların yapıldığı ve bodrum katında yapı yaklaşma sınırlarının ihlal edildiği, zemin kat alanının büyütüldüğü, çatı arasında hiçbir kullanım alanı planlanmamasına rağmen çatı arasının kullanıldığı, bu imalatların ruhsata bağlanma zorunluluğu olan imalatlar olduğu vurgulanmıştır. Ayrıca anılan projeye aykırı alanların ruhsata bağlanmasının da mümkün olmadığı açıklanarak ruhsatlı projeye aykırı ve kaçak imalatların yıkımına ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilmiştir (bkz. § 18).

34. Somut olayda başvuru konusu tesise ilişkin olarak ceza yargılamasında başvurucu Akay Okudur hakkında imar kirliliğine neden olma suçundan inceleme ve değerlendirme yapılmışken idari yargıda açılan davada, ruhsatlı projeye aykırı ve kaçak imalatların yıkımına dair işlemin hukukiliğine dair inceleme ve değerlendirme yapılmıştır. Her iki yargı kolunda inceleme ve değerlendirme konularının farklı olduğuna ve buna göre de ulaştıkları sonucun farklılığına işaret etmek gerekir.

35. Dolayısıyla inceleme ve değerlendirme konuları farklı olan idari yargıda görülen davada, ceza yargılamasında alınan bilirkişi raporunun değerlendirilmemesinin veya ceza yargılamasının bekletici mesele yapılmamasının tek başına mülkiyet hakkının ihlaline sebebiyet vereceği söylenemez. Öte yandan idari yargıda görülen davada, dava konusuna uygun olarak keşif yapılmış; ilgili belgelere ve mevzuata dayalı olarak detaylı bilirkişi raporu alınmış ve taraflara itirazlarını sunma imkânı verilerek ilgili ve yeterli gerekçeyle hüküm tesis edilmiştir. Bununla birlikte kararda bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan bir hususun bulunmadığı da vurgulanmalıdır.

36. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.

Kadir ÖZKAYA bu görüşe katılmamıştır.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,

B. Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının İHLAL EDİLMEDİĞİNE, Kadir ÖZKAYA"nın karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,

C. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA,

D. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 16/6/2021 tarihinde karar verildi.

 

 

 

KARŞI OY

Mahkeme kararlarının, başvurucuların davanın sonucuna etkili olabilecek nitelikteki iddia ve itirazlarına cevap oluşturabilecek ilgili ve yeterli bir gerekçe içermesi gerekmektedir.

Başvurucular ceza dosyasında alınan bilirkişi raporlarında, başvuru konusu tesisin mimari projeye aykırı olmadığının tespit edilmesi nedeniyle isnat edilen suçların işlenmediğinin sabit olduğu gerekçesiyle sanıkların beraatına karar verildiğini, bu nedenle idari yargıda görülen başvuru konusu davada söz konusu yapıştırma mimari projenin sahtelik iddiası ve diğer suç isnatlarıyla ilgili devam eden ceza davasının sonucunun beklenmesi gerekirken ceza davasının sonucu beklenmeksizin ve ceza dosyasındaki lehe bilirkişi raporları değerlendirilmeksizin karar verilmesinden yakınmaktadırlar.

Dosyada mevcut belgelerden ceza dosyasındaki bilirkişi raporlarında ve kararda iddianamede belirtilen projeye aykırılıklara ilişkin olarak ayrıntılı inceleme ve değerlendirmelerde bulunulduğu, tesiste imara, mevzuata ve ruhsata aykırı bir durum olmadığı sonucuna ulaşıldığının belirtildiği görülmektedir (Bkz. §§ 12-15).

Kural olarak konuları, inceleme ve değerlendirme yöntemlerinde farklılıklar bulunan ceza ve idari yargı kollarında/davalarında alınan bilirkişi raporlarının diğer davada değerlendirilmesi ve diğer davanın sonucunun beklenilmesi zorunluluğu bulunmamaktadır.

Ancak somut olayda bireysel başvuruya dayanak davanın konusu ve uyuşmazlığın niteliği dikkate alındığında asıl mimari projenin mi yoksa yapıştırma mimari projenin mi incelemeye esas alınacağı önem kazanmaktadır. Zira başvurucu, Belediye arşiv dosyasında bulunan asıl mimari projenin yapıştırma diye tabir edilen sahte proje ile değiştirilmesine rağmen idari yargıda hükme esas alınan raporda incelemenin yapıştırmalı sahte projeye göre yapıldığını ve aleyhine karar verildiğini, hâlbuki ceza dosyasında asıl mimari proje üzerinden yapılan incelemede tesiste imara, mevzuata ve ruhsata aykırı bir durum bulunmadığının ispatlandığını vurgulamıştır.

İdari yargı mercilerince ise yapıştırmalı mimari proje yerine asıl mimari proje üzerinden inceleme yapılması gerektiği kanaatine ulaşılmış ve neticede başvurucular lehine ayrıntılı ve kapsamlı tespitler içerdiği ileri sürülen ceza dosyasındaki bilirkişi raporları hakkında herhangi bir değerlendirme yapılmadan karar verilmiştir.

Hal böyle olunca idari ve yargısal sürecin bütününe bakıldığında mülkiyet hakkının korunmasına ilişkin usul güvencelerinin somut olayda yerine getirilmediği, başvurucuların bu güvencelerden yararlandırılmadığı, bu sebeple de başvurucuların mülkiyet hakkı ile müdahalenin dayandığı kamu yararı arasında olması gereken adil dengenin başvurucular aleyhine bozulduğu kanaatine varılmıştır.

Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerektiğini değerlendirdiğimden, ihlal olmadığı yönündeki çoğunluk görüşüne iştirak edemedim.

 

 

 

 

Başkan

 Kadir ÖZKAYA

 

 

Hemen Ara