Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2018/358 Esas 2019/193 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
19. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/358
Karar No: 2019/193
Karar Tarihi: 16.01.2019

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2018/358 Esas 2019/193 Karar Sayılı İlamı

19. Hukuk Dairesi         2018/358 E.  ,  2019/193 K.

    "İçtihat Metni"



    Davacı ... vek. Av. ... ile davalı ... arasında görülen dava hakkında Sinop 1. Asliye Ticaret Mahkemesi"nden verilen 22.03.2016 gün ve 2015/119 E. - 2016/174 K. sayılı hükmün bozulmasına ilişkin Dairemizin 02/10/2017 gün ve 2016/11993 E. - 2017/6508 K. sayılı ilamına karşı davacı vekili tarafından süresi içinde karar düzeltme yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

    - KARAR -

    Davacı vekili, davacının, davalının babasına verdiği açık senedi, davalının, anlaşmaya aykırı doldurarak, davacı hakkında takip başlattığını, davacı senet bedelini ödediğinden, takip konusu senet nedeniyle davacının, davalıya borçlu olmadığının tespiti ile davalı aleyhine tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğunu davacının ispat etmesi gerektiğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda, tüm dosya kapsamına göre, senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğunu davacının yazılı delille ispat edemediği, davacının iddia ettiği borç miktarı karşılığında açığa imza atmanın hayatın olağan seyrine aykırı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiş ve Dairemizin 02/10/2017 tarih, 2016/11993 E. 2017/6508 K. sayılı ilamıyla “Dava, bonodan kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir. Davacı tarafından ....Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/97 E. 2014/130 K. sayılı dosyası tarafları, konusu ve hukuki sebebi aynı olan menfi tespit istemine ilişkin olup söz konusu dava hakkında mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, söz konusu karar ise 14.4.2015 tarihinde kesinleşmiştir. Elimizdeki dava da ise, dava 13.3.2015 tarihinde açılmış olup, davanın açıldığı tarihte daha önce açılan menfi tespit davasına yönelik karar kesinleşmemiştir. HMK 114/1 maddesi uyarınca derdestlik dava şartlarından sayılmış olup, mahkemece re’sen göz önüne alınmış olması gerekir. Mahkemece açılan davanın derdestlik nedeniyle reddi gerekirken işin esasına girilerek esastan reddi doğru olmamıştır.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
    Davacı vekilinin karar düzeltme talebi üzerine yeniden yapılan incelemede; ... Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2013/97 E. sayılı dosyasının 28.11.2013 tarihli celsede takipsiz bırakıldığı için işlemden kaldırıldığı ve H.M.K."nun 150. maddesi gereğince 28.02.2014 tarihi itibariyle açılmamış sayıldığı anlaşılmıştır. Bu durumu tespit eden mahkeme kararının 14.04.2015 tarihinde kesinleşmiş olması, iş bu davanın 28.02.2014 tarihi itibariyle açılmamış sayıldığı hukuki gerçeğinin kesinleştiğini gösterir. Ancak bu ilk davanın açılmasıyla doğan derdestlik hali 28.02.2014 tarihi itibariyle sona ermiştir.
    Temyiz incelemesine konu ikinci dava 28.02.2014 tarihinden sonra 13.03.2015 tarihinde açıldığından davanın derdestlik nedeniyle reddedilmesi doğru olmaz. Bu itibarla Dairemizce yerel mahkeme kararının esastan incelenmesi gerekirken, davanın derdestlik nedeniyle reddedilmesi gerektiği yönünde bozma yapılması doğru olmadığından, davacının karar düzeltme talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.


    Bu durumda, davacının temyizinin işin esası yönünden incelenmesine gelince, davacının, davalı ve dava dışı davalının babası Selahattin Keskin hakkında yaptığı şikayet üzerine açılan davada dava konusu senedin bedelsiz olarak tahsile konulduğunun saptandığı ve bu konuda mahkumiyete karar verildiği, daha sonra hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Her ne kadar bu karar kesin bir mahkumiyet kararı olmadığından T.B.K.’nun 74. maddesi (B.K. m. 53) gereğince hukuk hakimini bağlamaz ise de, iş bu ceza davası içinde davalı ...’in hazırlıkta alınan 06/11/2012 tarihli ve mahkeme aşamasında İstanbul 35. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2013/40 Tal. sayılı dosyasından alınan 12/04/2013 tarihli ifadeleri olup, bu ifadelerde, kendisinin, davacıdan herhangi bir alacağı olmadığını belirttiği görülmektedir. Davalının bu ikrarları yerel mahkemece değerlendirilmemiştir. Bu itibarla, yerel mahkemece bu ikrarlar yönünden değerlendirme yapılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüyle Dairemizin 02/10/2017 tarih, 2016/11993 E. 2017/6508 K. sayılı bozma kararının kaldırılmasına, yerel mahkemenin 22.03.2016 gün ve 2015/119 E. - 2016/174 K. sayılı kararının yukarıda yazılı gerekçe doğrultusunda BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 16/01/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.






    Hemen Ara