Esas No: 2018/15596
Karar No: 2018/15596
Karar Tarihi: 30/6/2021
AYM 2018/15596 Başvuru Numaralı MEHMET ERDOĞAN Başvurusuna İlişkin Karar
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
MEHMET ERDOĞAN BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2018/15596) |
|
Karar Tarihi: 30/6/2021 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Hasan Tahsin GÖKCAN |
Üyeler |
: |
Hicabi DURSUN |
|
|
Muammer TOPAL |
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ |
|
|
İrfan FİDAN |
Raportör |
: |
M. Emin ŞAHİNER |
Başvurucu |
: |
Mehmet ERDOĞAN |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, kesinleşmiş bir mahkeme kararını ortadan kaldıracak şekilde ikinci bir hüküm kurulması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 23/5/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
A. Başvuru Konusu Olayın Arka Planı
9. Başvurucu, Çorum Valiliği İl Millî Eğitim Müdürlüğünde (İdare) eğitim denetmeni olarak görev yapmakta iken ilköğretim müfettişlerinin yol giderlerine ilişkin olarak Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) Rehberlik ve Denetim Başkanlığı tarafından yapılan denetim sonucu 12/2/2014 tarihli soruşturma ve inceleme raporu düzenlenmiş; raporda, başvurucuya Eylül 2011-Ağustos 2013 tarihleri arasında belirli dönemlerde yollukların fazla ödendiği tespitine yer verilmiştir.
10. Anılan tespit üzerine İdare 7/4/2014 tarihli işlemi ile başvurucudan yollukların hatalı ödenmesinden kaynaklanan 2.643,20 TL anaparanın faizi ile birlikte toplam 2.933,70 TL olarak iade edilmesini istemiştir. Başvurucudan iadesi talep edilen miktarın 2.951,30 TL"si tahsil edilmiştir. Ayrıca İdare, başvurucu hakkında borç bildirim belgeleri düzenlemiş ve başvurucu tarafından söz konusu belgelere yönelik yapılan itirazı da yazılı olarak reddetmiştir.
B. İdari Yargı Süreci
11. Başvurucu, İdarece hakkında tesis edilen yol giderlerine ilişkin borç bildirim işleminin iptali ve tahsil edilen yol gideri tutarlarının tarafına ödenmesi istemiyle Çorum İdare Mahkemesinde (İdare Mahkemesi) iptal davası açmış; İdarenin hatalı olarak yaptığı ödemeyi ancak ödeme tarihinden itibaren dava açma süresi olan altmış gün içinde geri alabileceğini belirterek İdarenin iadeye yönelik işleminin iptal edilmesini istemiştir.
12. İdare Mahkemesi 21/11/2014 tarihinde dava konusu işlemin iptaline, başvurucunun tazminat talebinin kabulüne ve başvurucudan tahsil edilen 2.951,30 TL"nin davalı İdareden alınarak başvurucuya yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde, yerleşik içtihatlara göre İdarenin hatalı ödemeyi ancak ödeme tarihinden itibaren dava açma süresi olan altmış gün içinde geri alabileceği ve İdarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu ifadelerine yer verilmiştir.
13. Karara karşı İdare tarafından yapılan itiraz başvurusu, Kırıkkale Bölge İdare Mahkemesince (Bölge İdare Mahkemesi) 3/2/2015 tarihinde reddedilerek karar onanmıştır. Bu karara karşı yasal süresi içinde karar düzeltme yoluna gidilmediğinden karar 18/2/2015 tarihinde kesinleşmiştir.
14. Akabinde İdare 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 28. maddesi hükmü mucibince süresi içinde yerel mahkeme kararlarını uygulamış ve tahsil ettiği fazla ödeme konusu yol giderlerini başvurucuya iade etmiştir.
C. Adli Yargı Süreci
15. İdare bu defa, tüzel kişiliği aleyhine haklı bir sebep olmaksızın başvurucunun da aralarında bulunduğu bazı eğitim denetmenleri aleyhine sebepsiz zenginleştiklerini ileri sürerek 3/3/2016 tarihinde Çorum 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde (Mahkeme) kurum zararı nedeniyle alacak davası açmıştır.
16. Mahkeme 19/12/2017 tarihli kararı ile davanın kabulüne karar vererek fazla ödeme konusu yollukların davalılardan tahsili ile davacı İdareye ödenmesine karar vermiştir.Kararda, dosya kapsamındaki bilirkişi görüşünde de tespit edildiği üzere Mart 2010-Eylül 2012 döneminde her kilometre yol masrafının 2 TL olması gerekirken davalıların 3 TL yol masrafı almış oldukları, Ekim 2012-Ağustos 2013 döneminde her kilometre için uygulanması gereken yol masrafının da 2,33 TL olması gerekirken davalıların her kilometre için 3,85 TL yol masrafı almış oldukları ve İdarenin toplam 25.460,74 TL fazla yol masrafı ödemiş olduğu gerçeğine vurgu yapılmıştır. Kararda ayrıca İdare Mahkemesince tesis edilen karar öncesi yapılan incelemenin şeklî bir inceleme olduğu saptaması yapılmıştır. Kararda son olarak davalıların haklı bir sebep olmaksızın fazla aldıkları yol masrafı nedeniyle sebepsiz zenginleştikleri ifade edilmiştir. Sonuç olarak kararda mezkûr yargı kararınca tekrar başvurucuya iade edilen 2.643,20 TL"nin ödeme tarihi olan 30/9/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte başvurucudan tahsiline hükmedilmiştir.
17. Başvurucu, Mahkeme kararına karşı istinaf başvurusunda bulunmuştur. Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 4/4/2018 tarihinde istinaf başvurusunu başvurucu yönünden usulden reddetmiştir. Kararın başvurucuyla ilgili kısmında, başvurucu aleyhine hükmedilen bedelin 3.110 TL olan istinaf sınırı altında kalması nedeniyle hükmün kendisi yönünden kesin olduğu ve başvurucunun istinaf başvurusunun 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 352. maddesi uyarınca başvuru şartlarını taşımadığı ifadelerine yer verilmiştir.
18. Nihai karar 25/4/2018 tarihinde başvurucu vekiline tebliğ edilmiştir.
19. Başvurucu 23/5/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
20. Mahkemenin 30/6/2021 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
21. Başvurucu, yolluk ödemelerine ilişkin olarak idare mahkemesince lehine verilmiş ve kesinleşmiş bir yargı kararı bulunmakta iken asliye hukuk mahkemesindeaçılan, konusu ve tarafları aynı olan ikinci bir davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddedilmeyip kabul edilmesinden yakınmaktadır. Başvurucuya göre derece mahkemesi kararları bariz takdir hatası içermektedir. Başvurucu, dava şartı yokluğu itirazına rağmen hakkında kanunda karşılığı olmayan bir yargılama yapılmasının haksızlık olduğunu belirterek adil yargılanma ve mülkiyet hakları ile eşitlik ve suçta ve cezada kanunilik ilkelerinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
22. Bakanlık görüşünde, somut olaydaki uyuşmazlığın idare mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi kararları arasındaki çelişkinin varlığına dayandığına ve başvurucunun Uyuşmazlık Mahkemesine başvurabilmesinin mümkün olduğuna dikkat çekilmiştir. Bakanlık bu tespitten hareketle mevcut başvuruda başvuru konusu uyuşmazlık yönünden etkili başvuru yollarının tüketilmediği kanaatinde olduğunu belirtmiştir.
B. Değerlendirme
23. Anayasa"nın "Mülkiyet hakkı" kenar başlıklı 35. maddesi şöyledir:
"Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.
Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.
Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz."
24. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddialarının mülkiyet hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
25. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması gerekir.
26. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun bireysel başvuru konusu şikâyetini öncelikle yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara sunması ve bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).
27. Başvuru yollarının tüketilmesi gereğinden söz edilebilmesi için öncelikle hukuk sisteminde hakkının ihlal edildiğini iddia eden kişinin başvurabileceği idari veya yargısal bir hukuki yolun öngörülmüş olması gerekmektedir. Ayrıca bu hukuki yolun iddia edilen ihlalin sonuçlarını giderici, etkili ve başvurucu açısından makul bir çabayla ulaşılabilir nitelikte olması ve sadece kâğıt üzerinde kalmayıp fiilen de işlerliğe sahip bulunması gerekmektedir. Olmayan bir hukuki yolun tüketilmesi başvurucudan beklenemeyeceği gibi hukuken veya fiilen etkili bulunmayan, ihlalin sonuçlarını düzeltici bir vasıf taşımayan veya aşırı ve olağan olmayan birtakım şeklî koşulların öngörülmesi nedeniyle fiilen erişilebilir ve kullanılabilir olmaktan uzaklaşan başvuru yollarının tüketilmesi zorunluluğu bulunmamaktadır (Fatma Yıldırım, B. No: 2014/6577, 16/2/2017, § 39).
28. Başvuru konusu ile ilgili ilkeler daha önce Anayasa Mahkemesi tarafından Erol Güler (B. No: 2013/8173, 14/4/2016) kararında ortaya konmuştur. Anılan kararda Anayasa Mahkemesi; yersiz ödeme yapıldığı iddiasıyla ahizlerinden iadesi istenen ödemelere ilişkin tesis edilen idari işlemlere karşı yine ahizlerince idare mahkemelerinde açılan davaların iptal kararı verilmek suretiyle ahizleri lehine sonuçlandığı ancak bu defa idari mercilerce ahizler aleyhine sebepsiz zenginleşme iddiasıyla adliye mahkemelerinde açılan tazminat davalarının da kabul edilmek suretiyle idare lehine sonuçlandığı ve böylece taraf, sebep ve konuları aynı olup kesinleşen bu davalarda çelişkili kararların ortaya çıktığı durumlarda, hüküm uyuşmazlığının çözümü amacıyla Uyuşmazlık Mahkemesine başvuru yolunu etkin, ulaşılabilir ve tüketilmesi gereken bir yol olup olmadığı yönlerinden inceleyerek bu yolun etkililiğini tartışmıştır (Erol Güler, §§ 26-37).
29. Anayasa Mahkemesi Erol Güler kararında özetle sulh hukuk mahkemesinde ve idare mahkemesinde açılan davaların konusunun başvurucuya yapılan ödemenin niteliği ile bu ödemenin idare tarafından geri istenip istenmeyeceği olduğunu ve bu iki kararın birbiriyle çeliştiğini belirtmiştir. Anayasa Mahkemesi ayrıca daha önceki bir tarihte Uyuşmazlık Mahkemesinin fazladan ödenen denetim tazminatıyla ilgili idare mahkemesi ve sulh hukuk mahkemesi kararları arasında oluşan çelişkinin hüküm uyuşmazlığı niteliğinde olduğunu belirterek başvuruyu esastan karara bağladığını ve bu kararın bireysel başvuruya konu olayla aynı olduğunu dile getirmiştir (Erol Güler, §§ 32, 34). Anayasa Mahkemesi sonuç olarak bireysel başvuruya konu mahkeme kararları arasındaki çelişkinin de hüküm uyuşmazlığı niteliğinde olduğunu, tarafların bir başvuru süresi olmadan hüküm uyuşmazlığının çözümü için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurabileceklerini, başvurucunun etkili bir çözüm yolu olan hüküm uyuşmazlığına başvurmadan bireysel başvuru yoluna müracaat edemeyeceğini belirtmiş ve başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle başvurunun kabul edilemez olduğunu hükme bağlamıştır (Erol Güler, §§ 36, 37).
30. Başvuru konusu somut olayda ise belirli bir dönem Çorum Valiliği İl Millî Eğitim Müdürlüğünde eğitim denetmeni olarak görev yapan başvurucunun İdarece hakkında tesis edilen yol giderlerine ilişkin borç bildirim işleminin iptali ve tahsil edilen yol gideri tutarlarının tarafına ödenmesi istemiyle Çorum İdare Mahkemesinin E.2014/345 sayılı dosyasında dava açtığı; Mahkemenin 21/11/2014 tarihli kararı ile dava konusu işlemin iptaline, başvurucunun tazminat talebinin kabulüne ve başvurucudan tahsil edilen 2.951,30 TL"nin davalı İdareden alınarak başvurucuya yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmettiği anlaşılmıştır. Ayrıca karara karşı yapılan itiraz başvurusu Bölge İdare Mahkemesince 3/2/2015 tarihinde reddedilerek karar onanmış ve onama kararına karşı yasal süresi içinde karar düzeltme yoluna gidilmediğinden karar 18/2/2015 tarihinde kesinleşmiştir.
31. Öte yandan idari yargı süreci tamamlandıktan sonra İdare tarafından tüzel kişiliği aleyhine haklı bir sebep olmaksızın başvurucunun da aralarında bulunduğu bazı eğitim denetmenleri aleyhine sebepsiz zenginleştikleri ileri sürülerek 3/3/2016 tarihinde Çorum 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2016/183 sayılı dosyasında kurum zararı nedeniyle alacak davası açılmıştır. Mahkemenin 19/12/2017 tarihinde davanın kabulüne karar vererek fazla ödeme konusu yollukların davalılardan tahsili ile davacı İdareye ödenmesine hükmettiği anlaşılmıştır. Ayrıca başvurucu aleyhine hükmedilen bedelin 3.110 TL olan istinaf sınırının altında kalmış olması nedeniyle hüküm kesinleşmiştir.
32. 12/6/1979 tarihli ve 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun"un 24. maddesinde farklı yargı kollarındaki yargı mercilerinden en az ikisi tarafından görevle ilgili olmaksızın kesin olarak verilmiş veya kesinleşmiş, aynı konu ve sebebe ilişkin, taraflardan en az biri aynı olan kararlar arasındaki hüküm uyuşmazlığının Uyuşmazlık Mahkemesince giderilebileceği belirtilmiştir. Buna göre somut olayda da yargı yolu farklı mahkeme kararları arasında ortaya çıkan hüküm uyuşmazlığına ilişkin olarak etkili bir çözüm yolu olan Uyuşmazlık Mahkemesine başvuru yolu bulunmasına rağmen bu yolun tüketilmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda somut başvuru yönünden de Anayasa Mahkemesinin Erol Güler kararından ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
33. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 30/6/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.