Esas No: 2018/31619
Karar No: 2018/31619
Karar Tarihi: 19/10/2021
AYM 2018/31619 Başvuru Numaralı GÜNEYGAZ LPG DOLUM TEVZİİ TİCARET VE SANAYİ A.Ş. Başvurusuna İlişkin Karar
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
GÜNEYGAZ LPG DOLUM TEVZİİ TİCARET VE SANAYİ A.Ş. BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2018/31619) |
|
Karar Tarihi: 19/10/2021 |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Kadir ÖZKAYA |
Üyeler |
: |
Celal Mümtaz AKINCI |
|
|
M. Emin KUZ |
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU |
|
|
Basri BAĞCI |
Raportör |
: |
M.Emin ŞAHİNER |
Başvurucu |
: |
Güneygaz LPG Dolum Tevzii Ticaret ve Sanayi A.Ş. |
Vekili |
: |
Av. Ahmet KİRKİL |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, akaryakıt istasyonunda yapılan denetimler sonucu teknik düzenlemelere uygun olmadığı tespit edilen sıvılaştırılmış petrol gazının değeri kadar paranın müsaderesine karar verilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 31/10/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
A. Başvuruya Konu Uyuşmazlığın Arka Planı
8. Başvurucu, Karapınar Mahallesi Karapınar Caddesi No: 271 Merkez/Adıyaman adresinde dağıtıcı lisansı ile depolama tesisi işleten bir şirkettir.
9. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından yapılan denetimler kapsamında 25/8/2015 tarihinde başvurucu Şirkete ait tesisten petrol gazı (LGP) numunesi alınarak analiz için Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Petrol Araştırma Merkezine gönderilmiştir.
10. ODTÜ Petrol Araştırma Merkezi tarafından düzenlenen analiz raporunda, alınan numunenin teknik düzenlemelere aykırı nitelik taşıdığı belirtilmiştir. Bunun üzerine Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (Kurul) tarafından 10/3/2016 tarihinde başvurucunun savunmasının alınmasına karar verilmiştir. Başvurucunun savunması ve Denetim Daire Başkanlığının görüşlerini değerlendiren Kurul 2/3/2005 tarihli ve 5307 sayılı Kanun"un 16. maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinin (4) numaralı altı bendi uyarınca 8/6/2017 ve 8/3/2018 tarihlerinde başvurucu hakkında ayrı ayrı 419.205 TL tutarlarında idari para cezası uygulanmasına karar vermiştir. Kurul ayrıca 5307 sayılı Kanun"un 17. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca denetim tarihi itibarıyla numune alınan tankta bulunan ürün miktarı esas alınarak müsadere işlemlerinin başlatılmasına karar vermiştir.
B. İdari Dava Süreci
11. Başvurucu, hakkında tesis edilen idari para cezasının kesilmesi işlemlerine karşı sırasıyla farklı tarihlerde Ankara 17. ve 18. İdare Mahkemelerinde iptal davaları açmıştır.
12. Ankara 17. İdare Mahkemesi 28/11/2018 tarihli kararıyla, depolama tesisinden alınan LPG numunelerine ilişkin düzenlenen analiz raporlarında başvurucunun teknik düzenlemelere aykırı LPG ikmalinde bulunduğunun sabit olduğu gerekçesiyle davanın reddine hükmetmiştir.
13. Ankara 18. İdare Mahkemesi de 27/3/2019 tarihli kararıyla, dava konusu idari para cezasının mükerreren verildiği anlaşılmakla dava konusu Kurul kararının başvurucunun hukukunu etkileyen, tek başına sonuç doğuran, bu hâliyle de iptal davasına konu edilebilecek kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlem olduğunu belirtmiş ancak Ankara 17. İdare MahkemesininE.2017/2675 sayılı esasına kayıtlı dava ile bu davanın tarafları, konusu ve sebebinin aynı olduğu anlaşıldığından sonradan açılan davanın esasının derdestlik nedeniyle incelenmesine hukuken olanak bulunmadığı gerekçesiyle davanın incelenmeksizin reddine hükmetmiştir.
14. Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgelere göre başvuru tarihi itibarıyla söz konusu davalar istinaf aşamasında olup bireysel başvurunun incelenmesi tarihi itibarıyla derdesttir.
C. Müsadere Süreci
15. EPDK 25/8/2015 tarihli numune alma tutanağında belirtilen LPG"nin değeri kadar paranın başvurucudan müsadere edilmesi istemiyle 27/3/2018 tarihinde Adıyaman Sulh Ceza Hâkimliğine (Hâkimlik) başvuruda bulunmuştur. Dilekçede EPDK, yapılan laboratuvar analizlerine göre numunesi alınan LPG"nin teknik kriterlere aykırı olduğunu belirtmiştir. Ayrıca -muhafaza altına alınmadığından- mevcut olmadığı için ürünün değeri kadar paranın müsaderesi gerektiğini ifade etmiştir.
16. Hâkimlik, numune alma tutanağındaki müsadere konusu edilen LPG"nin parasal değerinin tespiti için Adıyaman Valiliği Sanayi ve Teknoloji İl Müdürlüğüne (Müdürlük) müzekkere yazmıştır. Müdürlük 10/7/2018 tarihli yazısı ekinde Hâkimliğe gönderdiği yazıda LPG"nin parasal değerinin 14.910,28 TL olduğunu bildirmiştir.
17. Hâkimlik 1/8/2018 tarihli kararıyla davanın kabulüne, 25/8/2015 tarihli numune alma tutanağındaki 11.000 kg LPG"nin parasal değeri olan 14.910,28 TL"nin müsaderesine karar vermiştir. Kararın gerekçesi özetle şöyledir:
i. 5307 sayılı Kanun"un 4. maddesinin dördüncü fıkrasının (ğ) bendinde söz konusu Kanun"a göre faaliyette bulunanların piyasa faaliyetlerinde teknik düzenlemelere uygun LPG sağlamak ile yükümlü olduğu, yine aynı Kanun"un 17. maddesinin ikinci fıkrasına göre ise teknik düzenlemelere uygun olmayan LPG ile piyasa faaliyetinde bulunan lisans sahiplerinin lisansının iptal edileceği ve teknik düzenlemelere uygun olmayan LPG"nin mahkeme kararı ile müsadere edileceği belirtilmiştir.
ii. LPG"yi ikmal eden kişi ve firmalar zararı tazmin etmekle yükümlü olup 5/6/2007 tarihli ve 26543 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) Piyasasında Uygulanacak Teknik Düzenlemeler Hakkında Yönetmelik"in 4. maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre piyasaya arz olunacak LPG"nin sırasıyla TS, EN veya ISO standartlarına uygun olması zorunluluk arz etmektedir.
iii. 10/5/2006 tarihli ve 26164 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) Piyasasında Yapılacak Denetimler ile Ön Araştırma ve Soruşturmalarda Takip Edilecek Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik"in (Yönetmelik) 15. maddesinin (6) numaralı fıkrasına göre test ve analiz sonuçlarının ilgili teknik düzenlemeye aykırı çıkması ve lisans sahibinin olaya ilişkin olarak yapacağı savunmasının kurulca yetersiz görülmesi hâlinde, geçici mühürleme yapılarak kanun uyarınca mahkemeden müsadere kararı alınmasını teminen kurumca ilgili mahkemeye başvuruda bulunulabilecektir.
iv. Numune alınmasından müsadere kararının verilmesine kadar geçecek süre zarfında numune alınan ürünün ortadan kaldırılması, elden çıkarılması, tüketilmesi veya müsaderesinin başka bir surette imkânsız kılınması hâlinde ilgili mahkemeden numune alma tutanağında belirtilen ürün miktarının değeri kadar para tutarının müsaderesine karar verilmesi talep edilebilecektir. Nitekim bu durum 5307 sayılı Kanun"un 16. ve 17. maddelerinde öngörülen idari para cezası ve/veya idari yaptırımların uygulanmasına engel teşkil etmeyecektir.
18. Başvurucu, karara itiraz etmiş; Şanlıurfa 4. Sulh Ceza Hâkimliğinin 18/9/2018 tarihli kararıyla itirazın reddine karar verilmiştir.
19. Nihai karar başvurucu vekiline 2/10/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir.
20. Başvurucu 31/10/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
21. İlgili hukuk için bkz. Torsan Orman San. ve Tic. Ltd. Şti., B. No: 2014/13677, 20/9/2017, §§ 27-34.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
22. Anayasa Mahkemesinin 19/10/2021 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
23. Başvurucu, mülkiyet hakkına müdahalenin kanuni bir dayanağı bulunması gerekirken müsadere kararının tek başına yönetmelik hükümlerine dayandırılmış olmasından yakınmaktadır. Başvurucu, idari para cezasının iptali için açılan dava akabinde EPDK tarafından şahsına gönderilen yazıda şahit numunenin yeniden analiz ettirilmesi hususunun bildirildiğini belirtmektedir. Başvurucu, söz konusu yazı gereğince alınan Türk Akreditasyon Kurumunun 27/12/2017 tarihli raporu ile numunenin test edilen özelliklerinin TS 2178 kriterlerine uygun olduğunun tespit edildiğini, LPG"nin tüm teknik verilere uygun olduğunu ifade etmektedir. Başvurucu ayrıca numune alınan LPG"nin Türkiye Petrol Rafinerilerinden (TÜPRAŞ) alınan faturalı ürün olduğunu da iddia etmektedir. Başvurucuya göre tüm bu hususlar değerlendirilmeden ve gerekçeli kararda tartışılmadan müsadere kararı verilmesi hukuka aykırıdır. Başvurucu, sonuç olarak bu gerekçelerle Anayasa"nın 13., 35., 36. ve 38. maddelerinde düzenlenen ilke ve hakların ihlal edildiğini ileri sürmektedir.
B. Değerlendirme
24. Anayasa’nın "Mülkiyet hakkı" kenar başlıklı 35. maddesi şöyledir:
"Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.
Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.
Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz."
25. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucu, Anayasa"nın 13., 36. ve 38. maddelerinde düzenlenen ilke ve hakların da ihlal edildiğini ileri sürmüş ise de başvurucunun şikâyetlerinin özü; sahibi olduğunu belirttiği LPG"nin kaim değerinin müsaderesi hakkındadır. Dolayısıyla şikâyetin konusu başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan müdahaleye ilişkin olduğundan başvurucunun bütün şikâyetlerinin mülkiyet hakkının ihlali iddiası kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
26. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
a. Mülkün Varlığı
27. Anayasa"nın 35. maddesi kapsamındaki mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri süren başvurucu, böyle bir hakkın varlığını kanıtlamak zorundadır (Cemile Ünlü, B. No: 2013/382, 16/4/2013, § 26; İhsan Vurucuoğlu, B. No: 2013/539, 16/5/2013, § 31). Somut olayda başvuruya konu müsadere edilen LPG"nin kaim değeri olan para tutarı başvurucunun mal varlığına dâhil olduğundan bunun mülk teşkil ettiği kuşkusuzdur.
b. Müdahalenin Varlığı ve Türü
28. Anayasa’nın 35. maddesi ile mülkiyet hakkına temas eden diğer hükümleri birlikte değerlendirildiğinde Anayasa"nın mülkiyet hakkına müdahaleyle ilgili üç kural ihtiva ettiği görülmektedir. Buna göre Anayasa"nın 35. maddesinin birinci fıkrasında herkesin mülkiyet hakkına sahip olduğu belirtilmek suretiyle mülkten barışçıl yararlanma hakkına yer verilmiş, ikinci fıkrasında da mülkten barışçıl yararlanma hakkına müdahalenin çerçevesi belirlenmiştir. Maddenin ikinci fıkrasında genel olarak mülkiyet hakkının hangi koşullarda sınırlanabileceği belirlenerek aynı zamanda mülkten yoksun bırakmanın şartlarının genel çerçevesi de çizilmiştir. Maddenin son fıkrasında ise mülkiyet hakkının kullanımının toplum yararına aykırı olamayacağı kurala bağlanmak suretiyle devletin mülkiyetin kullanımını kontrol etmesine ve düzenlemesine imkân sağlanmıştır. Anayasa"nın diğer bazı maddelerinde de devlet tarafından mülkiyetin kontrolüne imkân tanıyan özel hükümlere yer verilmiştir. Ayrıca belirtmek gerekir ki mülkten yoksun bırakma ve mülkiyetin düzenlenmesi, mülkiyet hakkına müdahalenin özel biçimleridir (Recep Tarhan ve Afife Tarhan, B. No: 2014/1546, 2/2/2017, §§ 55-58).
29. Somut olayda teknik düzenlemelere aykırı olduğu gerekçesiyle başvurucunun sahibi olduğu depolama istasyonunda numune alınan tanktaki LPG"nin değeri kadar para tutarının müsaderesine karar verilmiştir. Buna göre müsadere yoluyla başvurucunun mülkünden yoksun bırakılmasının mülkiyet hakkına müdahale teşkil ettiği kuşkusuzdur. Müdahalenin türünün ise yol açtığı sonuçlar yanında ayrıca amacı da gözetilerek belirlenmesi gerekmektedir. Dolayısıyla esas itibarıyla mülkün toplum yararına aykırı olarak kullanılmasının önlenmesi kontrol edilerek düzenlendiğine göre başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin mülkiyetin kullanımının kontrolüne veya düzenlenmesine ilişkin üçüncü kural çerçevesinde incelenmesi gerekir (konu ile ilgili çok sayıdaki karar arasından bkz. Bekir Yazıcı [GK], B. No: 2013/3044, 17/12/2015, §§ 54-58; Arif Güven, B. No: 2014/13966, 15/2/2017, §§ 42-48).
c. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı
i. Genel İlkeler
30. Genel ilkeler için bkz. Torsan Orman San. ve Tic. Ltd. Şti., §§ 52-59.
ii. İlkelerin Olaya Uygulanması
31. Başvuru konusu olayda başvurucunun akaryakıt istasyonunda EPDK tarafından yapılan denetimler kapsamında 25/8/2015 tarihinde akaryakıttan numune alınmıştır. Alınan numunenin laboratuvarda yapılan analizleri sonucu teknik düzenlemelere aykırı olduğu saptanmıştır. Başvurucu öncelikle Türk Akreditasyon Kurumunun raporu ile numunenin test edilen özelliklerinin TS 2178 kriterlerine uygun olduğunun tespit edildiğini, LPG"nin tüm teknik verilere uygun olduğunu ve numune alınan LPG"nin TÜPRAŞ"tan alınan faturalı ürün olduğunu ifade etmiş ve bu hususların Hâkimlikçe gözardı edilerek müsadere kararı verildiğini belirtmiştir. Ancak bireysel başvuru bakımından Anayasa Mahkemesinin görevi başvuruya konu olguların ceza hukuku veya idare hukuku anlamında bir değerlendirmesini yapmak değildir.
32. Başvurucu bunların yanında müsadere kararının hukuka aykırı olduğunu da ileri sürmektedir. Anayasa Mahkemesinin hukuk kurallarının uygulanmasına yönelik şikâyetler bakımından görevi sınırlı olup Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren durumlar dışında derece mahkemelerinin hukuk kurallarını uygulama ve yorumlama bakımından takdir yetkisine karışamaz. Ancak yukarıda da değinildiği üzere somut olayda müsadere yoluyla başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan bir müdahalenin mevcut olduğu kuşkusuzdur (bkz. § 29). Mülkiyet hakkına yapılan bir müdahalenin ise Anayasa"nın 13. ve 35. maddelerinde öngörülen koşullara uygun olması zorunludur. Bunun için ise öncelikle müdahalenin belirli, ulaşılabilir ve öngörülebilir bir kanuni temelinin bulunması gerekmektedir. Diğer bir deyişle somut başvuru bakımından Anayasa Mahkemesi, öncelikle mülkiyet hakkına müdahale teşkil eden müsadere tedbirinin belirtilen şekilde kanuni bir dayanağının olup olmadığını tespit etmek durumundadır.
33. Anayasa Mahkemesi Torsan Orman San. ve Tic. Ltd. Şti. kararında benzer iddiayı incelemiştir. Anılan kararda müsadere kararının dayanağı olan 5307 sayılı Kanun"un 17. maddesinde yalnızca LPG"nin müsadere edileceği belirtilmekle birlikte mahkemesince ayrıca ilgili Kanun"un 54. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre ürünün kaim değerinin de müsaderesinin mümkün olduğunun kabul edildiği hususuna işaret edilmiştir. Kararda ayrıca26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ile suçlar ve karşılığı ceza ve güvenlik tedbirlerinin türlerinin düzenlendiği, 30/3/2015 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu ile de "karşılığında idarî yaptırım uygulanmasının öngörüldüğü haksızlık" olarak nitelendirilen kabahatler ve idari yaptırımların hükme bağlandığı hatırlatılmıştır. Anayasa Mahkemesinin tespitine göre 5326 sayılı Kanun"un 18. maddesinin (1) numaralı fıkrasında, kabahatin konusunu oluşturan veya işlenmesi suretiyle elde edilen eşyanın mülkiyetinin kamuya geçirilmesine yalnız kanunda açık hüküm bulunan hâllerde karar verilebileceği düzenlenmiştir. Aynı maddenin (6) numaralı fıkrasına göre kaim değerinin mülkiyetinin kamuya geçirilmesine de karar verilebilir. Dolayısıyla 1/6/2005 tarihinden sonra suçlar için müsadere hükümleri, kabahatler için ise mülkiyetin kamuya geçirilmesi hükümleri uygulanmaktadır. Ayrıca 5307 sayılı Kanun"da teknik düzenlemelere uygun LPG bulundurmama fiilî bir suç olarak düzenlenmemiş, anılan fıkrada -üç defa işlenmesi koşuluyla- lisans iptali yaptırımını gerektiren idari bir kabahat olarak tanzim edilmiştir (Torsan Orman San. ve Tic. Ltd. Şti., §§ 64-67).
34. Anayasa Mahkemesinin mezkûr kararında sonuç olarak 4/11/2004 tarihli ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"un geçici 1. maddesi, 5237 sayılı Kanun"un 2. ve 5. maddeleri ile konuya ilişkin Yargıtay içtihatları birlikte dikkate alınmış ve başvuruya konu olayda teknik düzenlemelere aykırı olduğu gerekçesiyle LPG"nin kaim bedelinin müsaderesinin açık, belirli ve öngörülebilir bir kanun hükmüne dayanmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Anayasa Mahkemesine göre bu durumda başvurucunun mülkiyet hakkına müsadere yoluyla yapılan müdahale Anayasa"nın 13. ve 35. maddelerinde öngörülen kanunilik ilkesini ihlal etmiştir (Torsan Orman San. ve Tic. Ltd. Şti., § 76).
35. Somut olayda LPG"nin değil kaim bedelinin müsaderesine karar verilmiştir. 5307 sayılı Kanun"un 17. maddesinin ikinci fıkrasında ise yalnızca LPG"nin müsadere edileceği açık olarak belirtilmiş olup bu düzenlemede ürünün kaim değerinin müsaderesine ilişkin kurala yer verilmemiştir. Sulh Ceza Hâkimliği ise LPG"nin kaim bedelinin müsadere edilebileceği sonucuna varmıştır. Ancak konuya ilişkin 5237 sayılı Kanun"un 54. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre yalnızca aynı maddenin birinci fıkrasında sayılan "kasıtlı bir suçun işlenmesinde kullanılan" veya "suçun işlenmesine tahsis edilen" ya da "suçtan meydana gelen eşyanın" kaim değerinin müsaderesine imkân tanınmıştır. Bu durumda bir suç olarak düzenlenmediği açık olan teknik düzenlemelere aykırı LPG bulundurma fiili yönünden LPG"nin kaim değerinin müsaderesine ilişkin açık, belirli ve öngörülebilir bir kanun hükmünün bulunduğu söylenemez.
36. Müdahalenin kanunilik şartını sağlamadığı tespit edildiğinden Anayasa"nın 13. ve 35. maddelerinde öngörülen diğer unsurlar olan meşru amaç ve ölçülülük kriterlerine riayet edilip edilmediğinin ayrıca değerlendirilmesine gerek görülmemiştir. Sonuç olarak mevcut başvuruda Torsan Orman San. ve Tic. Ltd. Şti. kararında ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir neden bulunmayıp başvurucunun mülkiyet hakkına müsadere yoluyla yapılan müdahalenin Anayasa"nın 13. ve 35. maddelerinde öngörülen kanunilik ilkesini ihlal ettiği kanaatine varılmıştır.
37. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun"un 50. Maddesi Yönünden
38. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun"un 50. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
39. Başvurucu, ihlalin tespiti ve yargılamanın yenilenmesi taleplerinde bulunmuş olup tazminat talebinde bulunmamıştır.
40. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Doğan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018) kararında ihlal sonucuna varıldığında ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağı hususunda genel ilkeler belirlenmiştir. Anayasa Mahkemesi diğer bir kararında ise bu ilkelerle birlikte ihlal kararının yerine getirilmemesinin sonuçlarına da değinmiş ve bu durumun ihlalin devamı anlamına geleceği gibi ilgili hakkın ikinci kez ihlal edilmesiyle sonuçlanacağına işaret etmiştir (Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019).
41. Bireysel başvuru kapsamında bir temel hakkın ihlal edildiğine karar verildiği takdirde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırıldığından söz edilebilmesi için temel kural, mümkün olduğunca eski hâle getirmenin yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin sağlanmasıdır. Bunun için ise öncelikle ihlalin kaynağı belirlenerek devam eden ihlalin durdurulması, ihlale neden olan karar veya işlemin ve bunların yol açtığı sonuçların ortadan kaldırılması, varsa ihlalin sebep olduğu maddi ve manevi zararların giderilmesi, ayrıca bu bağlamda uygun görülen diğer tedbirlerin alınması gerekmektedir (Mehmet Doğan, §§ 55, 57).
42. İhlalin mahkeme kararından kaynaklandığı veya mahkemenin ihlali gideremediği durumlarda Anayasa Mahkemesi 6216 sayılı Kanun"un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 79. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere kararın bir örneğinin ilgili mahkemeye gönderilmesine hükmeder. Anılan yasal düzenleme, usul hukukundaki benzer hukuki kurumlardan farklı olarak ihlali ortadan kaldırmak amacıyla yeniden yargılama sonucunu doğuran ve bireysel başvuruya özgülenen bir giderim yolunu öngörmektedir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi tarafından ihlal kararına bağlı olarak yeniden yargılama kararı verildiğinde usul hukukundaki yargılamanın yenilenmesi kurumundan farklı olarak ilgili mahkemenin yeniden yargılama sebebinin varlığını kabul hususunda herhangi bir takdir yetkisi bulunmamaktadır. Dolayısıyla böyle bir kararın kendisine ulaştığı mahkemenin yasal yükümlülüğü, ilgilinin talebini beklemeksizin Anayasa Mahkemesinin ihlal kararı nedeniyle yeniden yargılama kararı vererek devam eden ihlalin sonuçlarını gidermek üzere gereken işlemleri yerine getirmektir (Mehmet Doğan, §§ 58, 59; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), §§ 57-59, 66, 67).
43. Anayasa Mahkemesi, başvurucuya ait akaryakıt istasyonunda yapılan denetimler sonucu teknik düzenlemelere uygun olmadığı tespit edilen sıvılaştırılmış petrol gazının değeri kadar paranın müsaderesine karar verilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği sonucuna varmıştır. Dolayısıyla somut başvuruda ihlalin mahkeme kararından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
44. Bu durumda mülkiyet hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Yapılacak yeniden yargılama ise usul hukukunda yer alan benzer kurumlardan farklı ve bireysel başvuruya özgü düzenleme içeren 6216 sayılı Kanun"un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Bu kapsamda yapılması gereken iş, öncelikle hak ihlaline yol açan mahkeme kararının ortadan kaldırılmasından ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar verilmesinden ibarettir. Bu sebeple kararın bir örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere Adıyaman Sulh Ceza Hâkimliğine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
45. Dosyalardaki belgelerden tespit edilen 294,70 TL harç ve 3.600 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 3.894,70 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin mülkiyet hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Adıyaman Sulh Ceza Hâkimliğine (2018/2044 D. İş) GÖNDERİLMESİNE,
D. 294,70 TL harç ve 3.600 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 3.894,70 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
E. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına ve ilgisi nedeniyle Enerji Piyasası Düzenleme Kurumuna GÖNDERİLMESİNE 19/10/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.