Esas No: 2018/4568
Karar No: 2018/4568
Karar Tarihi: 20/10/2021
AYM 2018/4568 Başvuru Numaralı MEHMET EROL ALSAN Başvurusuna İlişkin Karar
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
MEHMET EROL ALSAN BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2018/4568) |
|
Karar Tarihi: 20/10/2021 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Hasan Tahsin GÖKCAN |
Üyeler |
: |
Muammer TOPAL |
|
|
Recai AKYEL |
|
|
Selahaddin MENTEŞ |
|
|
İrfan FİDAN |
Raportör |
: |
Ayhan KILIÇ |
Başvurucu |
: |
Mehmet Erol ALSAN |
Vekili |
: |
Av. Bedii Özkan KOÇAK |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, imar planında kamu hizmetine ayrılan taşınmazın uzun süre kamulaştırılmaması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 15/2/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu 1958 doğumlu olup Antalya"nın Kumluca ilçesinde ikamet etmektedir.
9. Ankara"nın Yenimahalle ilçesi İvedik Mahallesi"nde kâin 42808 ada 1 parsel sayılı 27.011 m² yüz ölçümlü taşınmaz Yenimahalle Belediye Meclisinin 31/5/1995 tarihli kararıyla onaylanan Güneşevler Kuzeyi Uygulama İmar Planı"nda "temel eğitim alanı" olarak ayrılmıştır. Başvurucu 9/11/2012 tarihinde taşınmazın 99/27011 oranındaki hissesini satın alarak taşınmaza hissedar olmuştur.
10. Başvurucu 20/11/2012 tarihinde Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde (Asliye Hukuk Mahkemesi) hukuki el atma nedeniyle tazminat davası açmıştır. Asliye Hukuk Mahkemesi 12/7/2013 tarihinde davanın idari yargıda açılması gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. Temyiz istemi Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 10/6/2014 tarihli, karar düzeltme istemi de aynı Dairenin 2/3/2015 tarihli kararıyla reddedilmiştir.
11. Başvurucu 21/4/2015 tarihinde Ankara 13. İdare Mahkemesinde (İdare Mahkemesi) tazminat davası açmıştır. Dava dilekçesinde, idarenin taşınmazı uzun süre kamulaştırmamasının mülkiyet hakkını ihlal ettiği belirtilerek fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak suretiyle 69.300 TL tazminata hükmedilmesi talebinde bulunulmuştur.
12. İdare Mahkemesi 12/12/2015 tarihli kararla davayı reddetmiştir. Kararın gerekçesinde başvurucunun ihtilaf konusu taşınmazı edindiği tarihte kısıtlılık durumunun mevcut olduğuna dikkat çekilmiştir. Gerekçede, mülkiyet hakkının kullanımının uzun bir süre engellenmiş olma durumu eski malik yönünden gerçekleşmiş olsa da taşınmazı 9/11/2012 tarihinde satın alan başvurucu açısından mülkiyet hakkının belirsiz bir süreyle kısıtlanmasının henüz söz konusu olmadığı, dolayısıyla tazminat talebinin yerinde bulunmadığı belirtilmiştir.
13. Başvurucunun temyiz istemi Danıştay Altıncı Dairesinin (Daire) 24/10/2016 tarihli kararıyla reddedilerek İdare Mahkemesi kararı onanmıştır. Karar düzeltme istemi Dairenin 9/11/2017 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Nihai karar 23/1/2018 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
14. Başvurucu 15/2/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
15. İlgili hukuk için bkz. Hüseyin Ünal, B. No: 2017/24715, 20/9/2018, §§ 17-29.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
16. Anayasa Mahkemesinin 20/10/2021 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
17. Başvurucu, Anayasa Mahkemesinin Yunis Ağlar (B. No: 2013/1239, 20/3/2014) kararında beş yıllık sürenin uygulama imar planının kesinleştiği tarihten itibaren işlemeye başlayacağı belirtilmesine rağmen İdare Mahkemesinin taşınmazın satın alınma tarihini esas almasının mülkiyet hakkını ihlal ettiğini belirtmiştir. Başvurucu, taşınmazın el değiştirmesinin mülkiyet hakkı ihlali üzerinde bir etkisinin bulunmadığını iddia etmiş ve derece mahkemelerinin yorumunun adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini savunmuştur.
B. Değerlendirme
18. Anayasa"nın "Mülkiyet hakkı" kenar başlıklı 35. maddesi şöyledir:
“Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.
Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.
Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.”
19. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun şikâyetinin özü, kamu hizmetine ayrılan taşınmazın uzun süre kamulaştırılmamasına yöneliktir. Bu sebeple başvurucunun tüm şikâyetlerinin mülkiyet hakkı kapsamında incelenmesi uygun bulunmuştur.
20. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğinden şikâyet eden bir kimse, önce böyle bir hakkının var olduğunu kanıtlamak zorundadır. Bu nedenle öncelikle başvurucunun Anayasa"nın 35. maddesi uyarınca korunmayı gerektiren mülkiyete ilişkin bir menfaate sahip olup olmadığı noktasındaki hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekir (Cemile Ünlü, B. No: 2013/382, 16/4/2013, § 26; İhsan Vurucuoğlu, B. No: 2013/539, 16/5/2013, § 31). Olayda başvurucu, ihtilaf konusu taşınmazın hissedarıdır. Dolayısıyla mülkün var olduğu hususunda tereddüt bulunmamaktadır.
21. Uygulama imar planında bu taşınmazın kamu hizmeti alanı olarak ayrılması mülkiyet hakkına müdahale teşkil etmektedir. Söz konusu müdahalenin niteliği sebebiyle mülkiyetten barışçıl yararlanmaya ilişkin genel kural çerçevesinde incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir (benzer yönde bkz. Hüseyin Ünal, §§ 38-41).
22. Anayasa’nın 35. maddesinde mülkiyet hakkı sınırsız bir hak olarak düzenlenmemiş, bu hakkın kamu yararı amacıyla ve kanunla sınırlandırılabileceği öngörülmüştür. Mülkiyet hakkına müdahalede bulunulurken temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına ilişkin genel ilkeleri düzenleyen Anayasa"nın 13. maddesinin de gözönünde bulundurulması gerekmektedir. Anılan madde uyarınca temel hak ve özgürlükler, demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olmaksızın Anayasa"nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Dolayısıyla mülkiyet hakkına yönelik müdahalenin Anayasa"ya uygun olabilmesi için müdahalenin kanuna dayanması, kamu yararı amacı taşıması ve ayrıca ölçülülük ilkesi gözetilerek yapılması gerekmektedir (Recep Tarhan ve Afife Tarhan, B. No: 2014/1546, 2/2/2017, § 62).
23. Anayasa"nın 35. maddesinin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabileceği belirtilmek suretiyle mülkiyet hakkına yönelik müdahalelerin kanunda öngörülmesi gereği ifade edilmiştir. Öte yandan temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına ilişkin genel ilkeleri düzenleyen Anayasa"nın 13. maddesi de hak ve özgürlüklerin ancak kanunla sınırlanabileceğini temel bir ilke olarak benimsemiştir (Ali Ekber Akyol ve diğerleri, B. No: 2015/17451, 16/2/2017, § 51). Başvurucunun ihlal iddiasına konu uygulamanın 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanunu"nun 10. maddesi uyarınca yapıldığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla müdahalenin kanuni dayanağı bulunmaktadır.
24. Anayasa"nın 13. ve 35. maddeleri uyarınca mülkiyet hakkı ancak kamu yararı amacıyla sınırlandırılabilmektedir. Kamu yararı kavramı, mülkiyet hakkının kamu yararının gerektirdiği durumlarda sınırlandırılması imkânı vermekle bir sınırlandırma amacı olmasının yanı sıra mülkiyet hakkının kamu yararı amacı dışında sınırlanamayacağını öngörerek ve bu anlamda bir sınırlama sınırı oluşturarak mülkiyet hakkını etkin bir şekilde korumaktadır (Nusrat Külah, B. No: 2013/6151, 21/4/2016, § 53).
25. 3194 sayılı Kanun"un 1. maddesinde, Kanun"un yerleşme yerleri ile bu yerlerdeki yapılaşmaların plan, fen, sağlık ve çevre şartlarına uygun teşekkülünü sağlamak amacıyla düzenlendiği belirtilmiştir. Kanun"un amacı çerçevesinde arazi ve arsaların düzenlemesi sırasında bir kısım taşınmazın kamu hizmetine tahsis edilmesi, bu bağlamda somut olayda olduğu gibi bazı taşınmazların yol olarak ayrılması noktasında kamusal hizmetlerden herkesin istifade edebileceği değerlendirildiğinde müdahalenin kamu yararına dayalı meşru bir amacının bulunduğu kabul edilmiştir (Hüseyin Ünal, § 50).
26. Son olarak müdahalenin ölçülü olup olmadığı incelenmelidir. Ölçülülük ilkesi elverişlilik, gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. Elverişlilik öngörülen müdahalenin ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olmasını, gereklilik ulaşılmak istenen amaç bakımından müdahalenin zorunlu olmasını yani aynı amaca daha hafif bir müdahale ile ulaşılmasının mümkün olmamasını, orantılılık ise bireyin hakkına yapılan müdahale ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin gözetilmesi gerekliliğini ifade etmektedir (AYM, E.2011/111, K.2012/56, 11/4/2012; E.2014/176, K.2015/53, 27/5/2015; E.2016/13, K.2016/127, 22/6/2016; Mehmet Akdoğan ve diğerleri, B. No: 2013/817, 19/12/2013, § 38).
27. Anayasa Mahkemesi Yunis Ağlar kararında imar planında kamu hizmetine ayrılan taşınmazın uzun süre kamulaştırılmamasına yönelik şikâyeti incelemiştir. Anılan kararda Yargıtayın istikrar kazanmış içtihadı ile bazı Danıştay kararlarına atıfta bulunularak 3194 sayılı Kanun’un 10. maddesinin tatbik edildiği hâllerde somut başvuruya konu karara benzer şekilde tazminat talebinde bulunulabilmesi için belirtilen maddede öngörülen beş yıllık sürenin taşınmaz kamulaştırılmaksızın geçirilmesi gerektiği ifade edilmiştir (Yunis Ağlar, § 41). Sözü edilen kararda imar planı ile getirilen esasların bir anda gerçekleştirilebilmesinin hukuki, mali ve teknik sebeplerden dolayı mümkün olmadığına, bu nedenle imar planlarının uygulanması amacıyla yapılması gereken imar, yapı ve kamulaştırma işlemlerinin bir programa bağlanarak imar planı uygulamasının bölümlere ayrılmasında ve bunların belirli zaman diliminde gerçekleştirilmesinde zorunluluk bulunduğuna işaret edilmiş, böylelikle kamulaştırma için kamu makamlarına tanınan beş yıllık sürenin ölçülü olduğu kabul edilmiştir (Yunis Ağlar, § 45). Öte yandan aynı kararda uygulama imar planlarının mahiyetine değinildikten sonra beş yıllık sürenin uygulama imar planının kesinleştiği tarihten itibaren başlatılmasının makul olduğu sonucuna ulaşılmıştır (Yunis Ağlar, § 43).
28. Anayasa Mahkemesi Yunis Ağlar kararında -nihai olarak- imar planlaması gibi karmaşık ve düzenleme yapılmasını gerektiren alanlarda kamu makamlarının sahip olduğu takdir payını ve ilgili idarece kamulaştırma yapılmaksızın geçirilen sürenin iki yıl on bir ay olmasını nazara alarak sınırlamanın başvurucunun mülkiyet hakkının korunması ile kamusal menfaatin gerekleri arasında sağlanması gereken dengeyi bozmadığı ve başvurucuya ferdî ve aşırı bir külfet yüklemediği kanaatine varmıştır (Yunis Ağlar, § 48).
29. Somut olayda başvurucunun hissedarı bulunduğu taşınmaza ilişkin uygulama imar planı 31/5/1995 tarihinde onaylanarak kesinleşmiştir. Dolayısıyla taşınmazın kısıtlılık hâlinin -uygulama imar planının onaylanma tarihi esas alındığında- başvurucunun İdare Mahkemesinde tazminat davası açtığı 21/4/2015 tarihine kadar on dokuz yıl on aydan fazla sürdüğü anlaşılmaktadır. Taşınmazın yaklaşık yirmi yıl boyunca kamulaştırılmamasının mülkiyet hakkı üzerinde makul olmayan bir kısıtlamaya yol açtığı açıktır.
30. Ancak başvurucunun ihtilaf konusu taşınmaz hissesini 9/11/2012 tarihinde satın aldığı gözetilmelidir. Başvurucunun mağduriyeti bu tarih itibarıyla başlamıştır. Söz konusu tarihten önceki kısıtlamaların mağduru önceki maliktir. Bu itibarla imar kısıtlamasının başvurucunun mülkiyet hakkı üzerindeki etkisi değerlendirilirken başvurucunun malik sıfatını kazandığı dönemden sonrasına bakılması gerekir. Buna göre başvurucunun malik olduğu tarih ile İdare Mahkemesinde dava açtığı tarih (21/4/2015) arasında yaklaşık iki yıl beş aylık, idare mahkemesinin karar verdiği tarih (12/12/2015) arasında ise yaklaşık üç yıl bir aylık süre geçmiştir. Her iki durumda da Anayasa Mahkemesinin Yunis Ağlar kararında makul olduğuna karar verdiği beş yıllık süre henüz dolmamıştır. Bu durumda İdare Mahkemesinin tazminat istemini belirsiz bir süreyle kısıtlanmadığı gerekçesiyle reddetmesinin ilgili ve yeterli bir gerekçeye dayandığı sonucuna ulaşılmıştır.
31. Sonuç olarak müdahalenin ölçülü olduğuyla ilgili olarak Yunis Ağlar kararında ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum somut olayda bulunmamaktadır.
32. Açıklanan gerekçelerle mülkiyet hakkına yönelik bir ihlalin bulunmadığının açık olduğu anlaşıldığından başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 20/10/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.