Esas No: 2018/32235
Karar No: 2018/32235
Karar Tarihi: 16/11/2021
AYM 2018/32235 Başvuru Numaralı SEMRA ÖZAYDINLIK (2) Başvurusuna İlişkin Karar
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
SEMRA ÖZAYDINLIK BAŞVURUSU (2) |
(Başvuru Numarası: 2018/32235) |
|
Karar Tarihi: 16/11/2021 |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Kadir ÖZKAYA |
Üyeler |
: |
Engin YILDIRIM |
|
|
M. Emin KUZ |
|
|
Rıdvan GÜLEÇ |
|
|
Basri BAĞCI |
Raportör |
: |
Tuğba YILDIZ |
Başvurucu |
: |
Semra ÖZAYDINLIK |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, idari işlemin iptali istemiyle açılan davada hakkaniyete aykırı karar verilmesi ve yargılamanın uzun sürmesi nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 7/11/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünde (DSİ) makine mühendisi olarak çalışmaktayken 1998 yılı sicil raporunun orta düzeyde belirlenmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle 14/6/2012 tarihinde dava açmıştır.
9. Erzurum 1. İdare Mahkemesi (Mahkeme) 3/12/2012 tarihli kararla davanın süre aşımı yönünden reddine karar vermiştir.
10. Başvurucunun temyiz talebi üzerine Danıştay İkinci Dairesi 7/5/2014 tarihli kararla mahkeme kararını bozmuştur. Karar gerekçesinde, dava konusu işlemi başvurucunun kendisine bizzat yapılan tebligatla öğrendiği ve Mahkemenin süreyi yanlış tarihten başlattığı belirtilmiştir.
11. DSİ karar düzeltme talebinde bulunmuş, Danıştay İkinci Dairesi 18/12/2014 tarihli kararla talebi reddetmiştir.
12. Mahkeme 5/3/2015 tarihli kararla bozmaya uymuş, davayı esastan incelemiş ve başvurucuya düşük sicil notu verilmesine ilişkin olarak idare tarafından bir sebep sunulamadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline, tazminat koşulları oluşmadığı gerekçesiyle de manevi tazminat talebinin reddine karar vermiştir.
13. Başvurucu, manevi tazminata hükmedilmemesi, DSİ ise işlemin iptali nedenleriyle karşılıklı temyiz talebinde bulunmuş; Danıştay İkinci Dairesi 12/4/2017 tarihli kararla mahkeme kararını onamıştır.
14. Danıştay İkinci Dairesi tarafların karar düzeltme taleplerini 10/9/2018 tarihli kararla reddetmiştir. Karar başvurucuya 16/10/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir.
15. Başvurucu 7/11/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
16. Anayasa Mahkemesinin 16/11/2021 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun iddiaları
17. Başvurucu 2012 yılında açtığı davanın altı yıl sürdüğünü, uzun süren yargılama nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
2. Değerlendirme
a. Kabul Edilebilirlik Yönünden
18. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
19. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin idari yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak davanın ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği, yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Selahattin Akyıl, B. No: 2012/1198, 7/11/2013, §§ 45, 47).
20. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin idari yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Selahattin Akyıl, § 41).
21. Somut davaya bir bütün olarak bakıldığında 14/6/2012 tarihinde açılan davanınnihai karar tarihi olan 10/9/2018 tarihinde sonuçlandığı, aradan geçen 6 yıl 2 aylık sürenin anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında makul olmadığı sonucuna varılmıştır.
22. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
B. Hakkaniyete Uygun Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun iddiaları
23. Başvurucu, mevzuat hükümlerinin açıkça yanlış uygulanması nedeniyle manevi tazminat alamadığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
24. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
25. Mahkemenin gerekçesi ve başvurucunun iddiaları incelendiğinde, iddiaların özünün derece mahkemeleri tarafından hukuk kurallarının ve delillerin değerlendirilmesinde ve yorumlanmasında isabet olmadığına ve esas itibarıyla yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
26. Başvuru konusu dava incelendiğinde; dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması hususunda bariz takdir hatası veya açık keyfîlik içeren bir durum da tespit edilmemiştir.
27. Açıklanan gerekçelerle kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılan başvurunun bu kısmının da diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. 6216 Sayılı Kanun"un 50. Maddesi Yönünden
28. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun"un 50. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir."
29. Başvurucu, 30.000 TL tazminat ödenmesi talebinde bulunmuştur.
30. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
31. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararı karşılığında başvurucuya net 13.500 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
32. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 294,70 TL harçtan oluşan yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya net 13.500 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
D. 294,70 TL harçtan oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin bilgi için Erzurum 1. İdare Mahkemesine (3/12/2012 tarihli ve E.2012/817, K.2012/1497) ve bir örneğinin de Danıştay İkinci Dairesine (10/9/2018 tarihli ve E.2018/347, K.2018/4504) GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 16/11/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.