Esas No: 2021/3424
Karar No: 2022/2463
Karar Tarihi: 27.04.2022
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/3424 Esas 2022/2463 Karar Sayılı İlamı
6. Hukuk Dairesi 2021/3424 E. , 2022/2463 K.Özet:
Davacı kooperatif ortağı, yönetim kurulu kararıyla ortaklıktan çıkarılmış, ancak yargıtayın iptal kararı sonucu halen kooperatif üyesi olduğu tespit edilmiştir. Davalı kooperatif, davacının yükümlülüklerini yerine getirmediği gerekçesiyle ortaklıktan çıkarmıştır. Davacı, davalının yeni ortak aldığını ve kendisini çekilişe davet etmediğini ileri sürmüştür. Kooperatif yönetim kurulunun davacının çıkarma kararını verirken TEFE oranlarının hesaplanması gerektiği yargıtay kararlarına uyulması gerektiğini belirten kararı emsal niteliğinde olmuştur. Davacı, kooperatifin konutların mülkiyetinin ortaklara devrini kararının ardından şimdilik 15.000 TL tazminat talebinde bulunmuştur. İlk derece mahkemesi, ihraç kararının mahkeme kararıyla iptal edildiği ve davacının kooperatif üyeliği nedeniyle hak talep edemediği ancak davacının alacak hakkı bulunduğu gerekçesiyle davayı kabul etmiştir. Bölge adliye mahkemesi ise istinaf talebini reddetmiştir. Yargıtay, davacının temyiz talebini reddetmiş ve faizin talep edilen asıl alacağa bağlı olduğunu hatırlatarak, davacının çektiği ihtarın temerrüt oluşturacak nitelikte olmadığı ancak mahkemenin tazminatın faizi üzerinden hükmetmesinin doğru olduğunu belirtmiştir. Kanun maddeleri: Temyiz ve istinaf kesinlik sınırı belirlenirken sadece taşınmaz malın veya alacağın değeri dikkate alınır. Faiz, icra (inkar) tazminatı, vekalet ücreti ve yargılama giderleri hesaba katılmaz. (HUMK md. 315)
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı olan bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen kararın temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davacının 1992 yılında davalı kooperatife ortak olduğunu, yönetim kurulu kararıyla ortaklıktan çıkarıldığını, yargılama sonucu çıkarma kararının iptal edildiğini, ancak bu süreç zarfında davacının yerine yeni ortak alındığını, çekilen kuraya müvekkilinin davet edilmediğini, Yargıtay'ın yerleşik kararları gereği TEFE oranları üzerinden tazminat hesaplanması gerektiğini, 19.10.2014 günlü genel kurulda konutların mülkiyetinin ortaklara devredilmesi kararı alındığını, davalının elinde konut kalmayacağını ileri sürerek şimdilik 15.000,00-TL tutarındaki tazminatın faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının ortaklık yükümlülüklerini yerine getirmediğini,farklı tarihlerde ihtarlar çekilerek eşitlik ilkesi doğrultusunda kooperatif ortaklarının ödediği aidat, ara ödeme ve şerefiye bedellerinin ödenmesinin talep edildiğini, davacının ödeme yapmaması üzerine ortaklıktan çıkarıldığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesi'nce, davacı hakkında kooperatif yönetim kurulunca verilen ihraç kararının mahkeme kararı ile iptal edildiği ve kararın kesinleştiği, bu nedenle davacının kooperatife halen üye olduğu, üyelik nedeniyle hak talep edilebileceği, davacıya tahsis edilecek daire bulunmadığından, borç ve alacak durumu ile daire değerine göre yapılan altılı formül esasları gereği davacının 84.084,22-TL alacağının bulunduğu tespit edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23.Hukuk Dairesinin 2018-497E., 2021-510 K. sayılı kararı ile, davacı vekilince istinaf talebi, başvurunun kesinlik sınırı altında kaldığı gerekçesiyle istinaf dilekçesinin reddine; davalı vekilinin istinaf talebinin ise kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
1) Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2) Davacı vekilinin verilen kararı istinaf hakkı olduğuna dair temyiz itirazı yönünden;
Kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgilidir. Temyiz ve istinaf kesinlik sınırı belirlenirken yalnız dava konusu edilen taşınmaz malın veya alacağın değeri dikkate alınır. Faiz, icra (inkar) tazminatı, vekalet ücreti ve yargılama giderleri hesaba katılmaz. Açıklandığı üzere faiz,talep edilen asıl alacağa bağlı olup temyiz ve istinaf sınırı asıl alacak üzerinden belirlenir. Bu itibarla uyuşmazlık konusunun istinaf sınırının üzerinde olması nedeniyle verilen karar istinaf incelemesine tabi bir karar olması nedeniyle Bölge Adliye Mahkemesinin davacı yönünden verdiği ret kararına ilişkin gerekçe doğru değil ise de davacının çekmiş olduğu ihtarın bedel içermediği ve bu nedenle temerrüd oluşturacak mahiyette bir ihtar olmadığı, mahkemenin dava tarihinden faize hükmetmesinde yanlışlık olmadığından sonucu itibariyle doğru olan kararın gerekçesi değiştirilmek suretiyle onanmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenle davacı vekilinin tsair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, hükmün GEREKÇESİ DEĞİŞTİRİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 27.04.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.