Esas No: 2014/890
Karar No: 2014/930
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2014/890 Esas 2014/930 Karar Sayılı İlamı
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ HUKUK BÖLÜMÜ ESAS NO : 2014 / 890 KARAR NO : 2014 / 930 KARAR TR : 13.10.2014 |
ÖZET : Davacının; sevk ve idaresindeki araç ile taşıdığı mobil beton santralinin, Hakkari bölgesinde karayolu tüneline girerken tünel tavanına sürtünmesi sureti ile meydana gelen kaza sonucu araçta meydana gelen hasarın, olayda kusuru bulunan davalıdan tazmini istemi ile açtığı davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
|
K A R A R
Davacı :M.E.
Vekili :Av.A.S.
Davalı :Karayolları Genel Müdürlüğü
Vekili :Av.M.F.
O L A Y : Davacı dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait 71 DV 130 plakalı araç ile taşınan mobil beton santralinin Hakkari bölgesinde karayolu tüneline girerken tünel tavanına sürtünmesi nedeni ile mobil beton santralinde hasar meydana geldiğini, mobil beton santralinin Güneş Sigorta A.Ş.’ye sigortalı olmasından ötürü sigorta şirketince Kırıkkale 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/246 Esas, 2012/454 Karar sayılı dosyasıyla müvekkili aleyhine tazminat davası açıldığını, dosyada alınan bilirkişi raporuna göre müvekkilinin 2/8, Karayolları Genel Müdürlüğü’nün ise 6/8 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiğini, hasarın müvekkili tarafından ödendiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 17.464,00 TL alacağının olayda kusuru bulunan davalı Karayolları Genel Müdürlüğü’nden 04.04.2013 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsili istemi ile 08.04.2013 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.
Kırıkkale 1.Asliye Hukuk Mahkemesi: 07.06.2013 tarih ve 2013/185 Esas, 2013/324 Karar sayılı kararı ile: “..Davacı tarafça 71 DV 130 plakalı araçtaki mobil beton santralin Hakkari bölgesinde kara yolu tünelinden geçerken hasar görmesinden ötürü sigorta şirketine ödenen tazminatın kusur durumu dikkate alınarak davalı kurumdan tahsili istemine yönelik olarak eldeki dava açılmış ise de; Davacının dava gerekçesi ile davalı kurumun hizmet kusuruna dayandığı, hizmet kusuruna dayalı açılan rucuen tazminat davasının tam yargı davası şeklinde idare mahkemesinin görev alanı içerisine girdiği, mahkememizin açılan davada görevsiz olduğu anlaşıldığından davacının dava dilekçesinin yargı yolu yönünden reddine karar vermek gerekmiş, hüküm kurulurken Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin 03.04.2006 tarih 2006/1518 Esas, 2006/2857 Karar sayılı içtihatı ve diğer emsal içtihatlar göz önünde bulundurulmuş...” şeklindeki gerekçesi ile davacının davasının ve dava dilekçesinin yargı yolu yönünden reddine, mahkemelerinin görevsizliğine karar vermiş, verilen karar davacı vekiline 23.09.2013 tarihinde, davalı vekiline 24.09.2013 tarihinde tebliğ edilmiş olup, tarafların temyiz etmemesi üzerine 10.10.2013 tarihinde kesinleşmiş ve karara şerh edilmiştir.
Davacı vekili 31.06.2013 tarihli dilekçesi ile dava dosyasının Kırıkkale Nöbetçi İdare Mahkemesi’ne gönderilmesini talep etmiş ve 04.11.2013 tarihli dilekçesi ile aynı olaya ilişkin olarak Kırıkkale İdare Mahkemesi’nde alacak davası açmıştır.
Kırıkkale İdare Mahkemesi: 15.11.2013 tarih ve 2013/588 Esas, 2013/533 Karar sayılı kararı ile özetle; 2577 sayılı Kanun’un 14 ve 15/1-a maddeleri uyarınca davanın yetki yönünden reddine, dava dosyasının yetkili Van İdare Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermiştir.
Van 1.İdare Mahkemesi: 08.05.2014 tarih ve 2014/66 Esas sayılı kararı ile; “Konu ile ilgili benzer bir uyuşmazlıkta 11.11.2013 tarih ve E:2013/1562, K:2013/1725 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi kararında aynen: ‘2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. Maddesi ile Anayasa Mahkemesinin benzer bir konuda İdare Mahkemesinin davaya bakmakla görevli bulunmadığı yolundaki kararları gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır’ gerekçesine yer verilerek adli yargı tarafından verilen görevsizlik kararı kaldırılmıştır.
Olayda, yukarıda yer verilen 2918 sayılı Kanunun 110. Maddesi hükmü ile Uyuşmazlık Mahkemesinin kararı birlikte değerlendirildiğinde, Karayolları Trafik Mevzuatından kaynaklandığı açık olan bu uyuşmazlığın çözümünde adli yargı merciilerinin görevli olduğu..” gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiş olup, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19. maddesi hükümleri uyarınca görevli yargı merciinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine, Uyuşmazlık Mahkemesi’nce karar verilinceye kadar davanın ertelenmesine karar vererek dosya Mahkememize gönderilmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU, Mehmet AKBULUT ’un katılımlarıyla yapılan 13.10.2014 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan sorumluluk davasında adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Kanunun 19.maddesinde öngörülen biçimde görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı dosyasına ilişkin evrak da temin edilmek suretiyle, son görevsizlik kararını veren mahkemece, Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül Yiğit’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, davacının sahibi olduğu 71 DV 130 plakalı araç ile dava dışı üçüncü kişiye ait mobil beton santralin taşındığı esnada; beton santralin Hakkari ili yakınlarında bulunan tünel tavanına sürtünmesi ile meydana gelen maddi hasarlı kaza nedeniyle uğradığı maddi zararın, olayda kusuru bulunan davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1.maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.
Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.
Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.
Dosyanın incelenmesinde, davacıya ait 71 DV 130 plakalı araç ile taşınan mobil beton santralinin Hakkari bölgesinde karayolu tüneline girerken tünel tavanına sürtünmesi sonucu mobil beton santralinde hasar meydana geldiği, mobil beton santralinin Güneş Sigorta A.Ş.’ye sigortalı olmasından ötürü meydana gelen zararın sigorta şirketince karşılandığı ve kazada kusuru bulunan davacıya karşı Kırıkkale 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/246 Esas, 2012/454 Karar sayılı dosyasıyla tazminat davası açıldığı, dosyada aldırılan bilirkişi raporuna göre davacının 2/8, Karayolları Genel Müdürlüğü’nün ise 6/8 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği ve Kırıkkale 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin bahsi geçen kararı ile meydana gelen zararın davacıdan rucuen tahsiline karar verildiği, davacının ödemek zorunda kaldığı zarardan davalının kusuruna isabet eden tutarın rucuen tahsili amacı ile adli yargıda alacak davası açtığı, Kırıkkale 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 07.06.2013 tarih ve 2013/185 Esas, 2013/324 Karar sayılı kararı ile davada idari yargının görevli olduğuna hükmetmesi üzerine bu kez aynı istemle idari yargıda dava açtığı, Van 1.İdare Mahkemesi’nin de açılan davada görevli olmadığı görüşü ile görevli yargı yerinin belirlenmesi için 2247 sayılı Kanun’un 19.maddesi uyarınca dosyanın Mahkememize gönderilmesine karar verdiği anlaşılmıştır.
2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayrımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)
Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.
Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden, Van 1.İdare Mahkemesi’nce yapılan başvurunun kabulü ile, Kırıkkale 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Van 1.İdare Mahkemesi’nce yapılan BAŞVURUNUN KABULÜ ile, Kırıkkale 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 07.06.2013 tarih ve 2013/185 Esas, 2013/324 Karar sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 13.10.2014 gününde Üye Eyüp Sabri BAYDAR’IN KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Serdar ÖZGÜLDÜR
|
Üye Eyüp Sabri BAYDAR
Üye Alaittin Ali ÖĞÜŞ |
Üye Ali ÇOLAK
Üye Ayhan AKARSU |
Üye Nurdane TOPUZ
Üye Mehmet AKBULUT |