Esas No: 2021/2316
Karar No: 2022/2546
Karar Tarihi: 09.05.2022
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/2316 Esas 2022/2546 Karar Sayılı İlamı
6. Hukuk Dairesi 2021/2316 E. , 2022/2546 K.Özet:
Davacı tarafından açılan rücuen tazminat davasında, davalı tarafın çalıştırdığı işçinin açtığı bir dava sonucu ödenen miktarın sözleşmeye göre davalının sorumluluğunda olduğu iddiasıyla 18.891,04 TL'nin faiziyle birlikte tahsil edilmesi talep edilmiştir. Mahkeme ilk olarak kararı kabul etse de, tarafların temyiz itirazları sonucu Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesi, dava konusu işçinin başka yükleniciler nezdinde de çalışmış olması halinde her yüklenicinin çalıştırdığı dönemle sınırlı olarak kıdem tazminatından sorumlu olduğu gerekçesiyle kararı bozmuştur. Mahkeme, bu bozma kararına uyarak, borcun nihai sorumlusunun son alt işveren olduğunu belirterek davanın kısmen kabulüne karar vermiştir. Ancak mahkemenin hüküm kısmının ve gerekçe ile hüküm arasındaki çelişkinin HMK'nın 297. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle karar bozulmuştur. Kanun maddeleri olarak, HMK'nın 297/1-c maddesi hükmün gerekçe bölümünün kapsayacağı hususları, 297/2. maddesi ise hükmün sonuç kısmında açıklanacak hususları düzenlemektedir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen hüküm süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili; taraflar arasında hizmet alım sözleşmesi bulunduğunu, sözleşme kapsamında davalı tarafından çalıştırılan dava dışı işçinin müvekkili aleyhine açtığı işçilik alacakları ile ilgili davanın işçi lehine sonuçlandığını ve bu kapsamda müvekkili tarafından dava dışı işçiye icra takibi sonucunda ödeme yapıldığını, yapılan bu ödemeden sözleşme hükümlerine göre davalının sorumlu olduğunu ileri sürerek 18.891,04 TL'nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davaya konu taleplerin muhatabının işçinin çalıştığı son kamu ve kuruluşları olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne dair verilen kararın taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin (Kapatılan 23. Hukuk Dairesi’nin) 13.01.2020 tarihli 2019/308 Esas, 2020/36 Karar sayılı ilamı ile; işçinin davalıdan başka yükleniciler nezdinde de çalışmış olması halinde her yüklenici çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak kıdem tazminatından sorumlu olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; işyeri devri kurallarına göre son alt işverence ödenmesi gerektiği, nihai borçlunun son alt işveren olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK'nın 297/1-c maddesinde hükmün gerekçe bölümünün, 2. fıkrada ise hükmün sonuç bölümünün kapsayacağı hususlar düzenlenmiştir. Anılan 297/1-c maddesinde, hükmün, iki tarafın iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri de kapsaması gerektiği öngörülmüştür.
HMK'nın 297/2. maddesinde, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu öngörülmüştür. Kararın hüküm fıkrası ile gerekçesi birbirine sıkı sıkıya bağlı olup, arasında çelişki bulunmaması gerekmektedir. Mahkeme kararının gerekçe bölümü ile hüküm sonucunun çelişkili olması, mahkeme kararlarının tereddüt doğurmayacak şekilde açık olması kuralına aykırılık oluşturur.
Mahkemece kararın gerekçe kısmında, borcun nihai sorumlusunun en son alt işveren olduğu belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiş olmasına rağmen hüküm kısmına davanın kısmen kabulüne yönelik hüküm kurulması ve gerekçe ile hüküm arasında çelişki oluşturularak HMK'nın 297. maddesine aykırı davranılması doğru olmamıştır.
Kabule göre de; mahkemenin “davanın kabulüne” dair ilk kararına karşı tarafların temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesi davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra davalının temyiz itirazlarını kabul ederek “her yüklenici çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak kıdem tazminatından sorumlu” olduğu belirterek kararı bozmuştur.
Bozmaya uyduktan sonra mahkemece yapılacak iş davalının kendi dönemindeki süreyle sınırlı olarak kıdem tazminatını hesaplatarak yeniden karar vermekten ibarettir. Ancak hükme esas alınan bilirkişi raporunda sözleşmede hüküm bulunmayan dönemde yapılan hesapta yarı oranında indirim yapıldığı anlaşılmakla bozma kararının yerine getirilmediği anlaşılmaktadır.
Mahkemenin izah edilen kurallara aykırı kararının bozulması gerekmiştir.
2-Bozma nedenine göre, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 09.05.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.