Esas No: 2018/36718
Karar No: 2018/36718
Karar Tarihi: 17/11/2021
AYM 2018/36718 Başvuru Numaralı RAMAZAN ŞAHİN Başvurusuna İlişkin Karar
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
RAMAZAN ŞAHİN BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2018/36718) |
|
Karar Tarihi: 17/11/2021 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Hasan Tahsin GÖKCAN |
Üyeler |
: |
Hicabi DURSUN |
|
|
Muammer TOPAL |
|
|
Recai AKYEL |
|
|
Selahaddin MENTEŞ |
Raportör |
: |
Tuğba YILDIZ |
Başvurucu |
: |
Ramazan ŞAHİN |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, davanın sonucuna etkili iddiaların mahkeme ve temyiz merciince karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının; yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 19/12/2018 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu, Nevşehir vali yardımcısı olarak görev yapmaktayken Ordu"nun Aybastı ilçesi kaymakamlığı görevinden alınarak Hakkâri vali yardımcılığına atanmasına ilişkin 10/11/1998 tarihli kararname ile hakkında mülkiye başmüfettişince düzenlenen 19/10/1998 tarihli değerlendirme raporunun iptali istemiyle 8/7/2005 tarihinde dava açmıştır.
9. Kayseri İdare Mahkemesi 3/5/2006 tarihinde davanın süre aşımı yönünden reddine karar vermiştir.
10. Başvurucunun temyiz istemi üzerine Danıştay Beşinci Dairesi 24/9/2007 tarihli kararla yetkisiz mahkemede dava açıldığını belirterek idare mahkemesi kararını bozmuştur.
11. Kayseri 1. İdare Mahkemesi 31/12/2007 tarihli kararla yetki yönünden dosyanın Ordu İdare Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.
12. Ordu İdare Mahkemesi 10/7/2008 tarihli kararla atama kararnamesine ilişkin kısmın süre aşımından reddine, değerlendirme raporuna ilişkin kısmın ise kesin ve yürütülebilir bir işlem olmaması nedeniyle incelenmeksizin reddine karar vermiştir.
13. Başvurucunun temyiz talebi üzerine Danıştay Beşinci Dairesi 17/9/2009 tarihli kararla süre aşımına ilişkin kısmın onanmasına, incelenmeksizin ret kararına ilişkin kısmın bozulmasına karar vermiştir.
14. Karar düzeltme talebi Danıştay Beşinci Dairesince 15/6/2010 tarihli kararla reddedilmiştir.
15. Bozma kararı üzerine Ordu İdare Mahkemesi 7/12/2010 tarihli kararla ilk verdiği kararda ısrar etmiştir.
16. Başvurucunun temyiz talebi üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu (İDDK) 28/3/2013 tarihli kararla mülki idare amirlerinin meslek yaşamlarını etkileyecek hukuki sonuçlar doğurabilen icrailik niteliği taşıdığı açık olan değerlendirme raporunun tek başına iptal davası konusu yapılabileceği gerekçesiyle bozma kararı vermiştir.
17. Karar düzeltme talebi İDDK tarafından 10/3/2016 tarihli kararla reddedilmiştir.
18. Ordu İdare Mahkemesi 29/9/2016 tarihli kararla bozma kararına uymuş, davanın esasını inceleyerek reddine karar vermiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısmı şu şekildedir:
"Söz konusu 09/10/1998 tarih 156/54 sayılı İnceleme-Değerlendirme Raporu"nun içeriği ve dosyadaki diğer bilgi ve belgelerin incelenmesinden; davacının birlikte çalıştığı bazı valiler ve kamu görevlilerince takdir edildiği görülmekle beraber, bazıları tarafından ise "çalışmalarında güven vermediği, yalan söyleme alışkanlığının bulunduğu, ilişki kurduğu kişilere dikkat etmesi gerektiği" yolunda açıklamalara yer verildiği ve meslek geçmişinde uyarma cezası ile kademe ilerlemesinin durdurulması cezalarının bulunduğu anlaşılmış olup, meslek yaşamında genel olarak başarılı ve istikrarlı bir yöneticilik vasfı gösteremeyen davacının kaymakamlık görevinin önem ve özelliği ile ağırlığına aykırı davrandığı hususlarının tespiti üzerine yasa ve yönetmeliklerin idareye tanıdığı takdiryetkisi içerisinde ve mülkiye müfettişinin gözleme dayalı kanaati çerçevesinde kamu yararı ve hizmet gerekleri de gözetilerek tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmemiştir."
19. Başvurucunun temyiz talebi Danıştay Beşinci Dairesinin 15/1/2018 tarihli kararıyla reddedilmiştir.
20. Karar başvurucuya 18/12/2018 tarihinde tebliğ edilmiş, başvurucu 19/12/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
21. Başvurucunun karar düzeltme talebi Danıştay Beşinci Dairesinin 24/12/2019 tarihli kararıyla reddedilmiştir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
22. Anayasa Mahkemesinin 17/11/2021 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Gerekçeli Karar Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
23. Başvurucu; dava konusu uyuşmazlıkla ilgili ileri sürdüğü iddiaların derece mahkemesi ve temyiz mahkemesince karşılanmadığını, toplanmasını istediği delillerin Mahkemece toplanmadığını, aleyhine olacak deliller dikkate alınarak karar verildiğini, keyfî ve yetersiz incelemeyle karar verildiğini, mahkemenin tarafsız olmadığını belirterek gerekçeli karar hakkının ve eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
24. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). İddiaların özü, ilk derece ve temyiz aşamasında gerekçesiz karar verildiğine ilişkin olduğundan başvuru adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkı yönünden incelenmiştir.
25. Anayasa"nın 36. maddesinin birinci fıkrasında herkesin adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş ancak gerekçeli karar hakkından açıkça söz edilmemiştir. Bununla birlikte Anayasa"nın 36. maddesine "adil yargılanma" ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye"nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılama hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının kapsamına gerekçeli karar hakkının da dâhil olduğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin birçok kararında vurgulanmıştır. Dolayısıyla Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının gerekçeli karar hakkı güvencesini de kapsadığının kabul edilmesi gerekir (Abdullah Topçu, B. No: 2014/8868, 19/4/2017, § 75).
26. Anayasa"nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında da “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” denilerek mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma yükümlülüğü yüklenmiştir. Anayasa’nın bütünlüğü ilkesi gereği anılan Anayasa kuralı da gerekçeli karar hakkının değerlendirilmesinde gözönünde bulundurulmalıdır (Abdullah Topçu, § 76).
27. Gerekçeli karar hakkı, yargılamada ileri sürülen tüm iddialara ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Bu nedenle gerekçe gösterme zorunluluğunun kapsamı kararın niteliğine göre değişebilir (Mehmet Yavuz, B. No: 2013/2995, 20/2/2014, § 51). Kanun yolu incelemesi yapan mercinin yargılamayı yapan mahkemeyle aynı sonuca ulaşması ve bunu aynı gerekçeyi kullanarak veya atıfla kararına yansıtması, kararın gerekçelendirilmiş olması bakımından yeterlidir (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 57).
28. Somut olayda Mahkeme, başvurucunun hukuki durumunu ve mevzuatı değerlendirerek sonuca ulaşmıştır. Bu bağlamda yapılan yargılama sonunda tarafların davanın sonucuna etkili olabilecek tüm iddia ve savunmaları tartışılarak verilen kararda hükme ulaşılması için yeterli gerekçe bulunduğu görülmektedir (bkz. § 18). Ayrıca temyiz aşamasında değerlendirme konusu hüküm ve gerekçesinin uygun bulunduğu belirtilmiştir. Bu durumda gerekçeli karar hakkına yönelik bir ihlalin olmadığının açık olduğu anlaşılmaktadır.
29. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun iddiaları
30. Başvurucu, açtığı davada yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
a. Kabul Edilebilirlik Yönünden
31. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
32. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin idari yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak davanın ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği, yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Selahattin Akyıl, B. No: 2012/1198, 7/11/2013, §§ 45, 47).
33. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin idari yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Selahattin Akyıl, § 41).
34. Somut davaya bir bütün olarak bakıldığında 8/7/2005 tarihinde açılan davanın nihai kararın verildiği 24/12/2019 tarihinde sonuçlandığı, iki dereceli yargılamada aradan geçen yaklaşık 14 yıl 5 aylık sürecin anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında makul olmadığı sonucuna varılmıştır.
35. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının da Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
C. 6216 Sayılı Kanun"un 50. Maddesi Yönünden
36. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun"un 50. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir."
37. Başvurucu 100.000 TL manevi ve 156.180 TL maddi tazminat talep etmiştir.
38. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
39. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararı karşılığında başvurucuya 48.600 TL net manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
40. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 294,70 TL harçtan oluşan yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya 48.600 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
D. 294,70 TL harçtan oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin bilgi için Ordu İdare Mahkemesine (29/9/2016 tarihli ve E.2016/1141, K.2016/904 sayılı kararına ait dava dosyası ile ilgilidir.) GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 17/11/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.