Esas No: 2013/1172
Karar No: 2013/1767
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2013/1172 Esas 2013/1767 Karar Sayılı İlamı
Hukuk Bölümü 2013/1172 E. , 2013/1767 K.- İDARENIN DAVA KONUSU TAŞINMAZA KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMASINDAN DOĞAN ZARARIN TAZMINI ISTEMIYLE AÇILAN DAVADA, DAVANIN HAKSIZ FIILLERE ILIŞKIN ÖZEL HUKUK HÜKÜMLERINE GÖRE ADLİ YARGI YERİNDE, ÇÖZÜMLENMESI GEREKTIĞI
- UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAKKINDA KANUN (2247) Madde 10
"İçtihat Metni" Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.
Davacılar: 1- A.B., 2- S.Y., 3- H.E., 4- O.Y., 5- Y.T., 6- A.T., 7- A.E.T. Vekili : Av. E.A. Davalılar : 1.Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı Vekili : Av. İ.E.K. 2. Çankaya Belediye Başkanlığı Vekili : Av. A.D. O L A Y : Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin dava konusu 147 Parselde kayıtlı taşınmazın hissedarı olduklarını, dava konusu taşınmaza fiilen el atıldığını, yol ve park alanı olarak kullanıldığını, bu nedenle davacıların zarara uğradıklarını belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 1000.00 TL’nin ilk dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacılara verilmesi istemi ile adli yargı yerinde dava açmıştır. Davalılar Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı vekili ile Çankaya Belediye Başkanlığı vekili süresi içerisinde verdikleri cevap dilekçelerinde özetle; görev itirazında bulunmuşlardır. Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesi; 26.04.2013 gün ve 2013/66 Esas sayılı kararı ile görev itirazının reddine karar vermiştir. Davalılar Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı vekili ile Çankaya Belediye Başkanlığı vekilinin idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolunda süresi içinde verdikleri dilekçeler üzerine dava dosyasının onaylı bir örneği Danıştay Başsavcılığı’na gönderilmiştir. Danıştay Başsavcısı; İdarelerin 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 8"inci maddesi uyarınca tek yanlı irade açıklamaları ile tesis ettikleri, genel ve düzenleyici imar planları ile bu planlara dayanılarak tesis edilen parselasyon, kamulaştırma, ruhsat gibi bireysel işlemler, "idari işlem, bu imar planı uyarınca yapmak zorunda oldukları program ve uygulamaları bunun için gerekli zamanda gerçekleştirmemeleri yani, bu konudaki hareketsizliklerin de, idari eylem niteliği taşıdığını belirterek, davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 2"nci maddesinin 1"inci fıkrasının (b) bendinde yer alan "idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları," hükmü gereğince idari yargı yerinde görülmesinin gerektiği belirtilerek, 2247 sayılı Yasa"nın 10"uncu maddesi uyarınca, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermiştir. İNCELEME VE GEREKÇE : Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Ayhan AKARSU, Mehmet AKBULUT ’un katılımlarıyla yapılan 30.12.2013 günlü toplantısında: l-İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa"nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı vekili ile Çankaya Belediye Başkanlığı vekilinin anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunmaları üzerine Danıştay Başsavcısı"nca, davalılar Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı ve Çankaya Belediye Başkanlığı bakımından 10.maddede öngörülen biçimde, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi. II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN’ın ve Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, davacıların taşınmazına, park ve yol alanı olarak fiilen el atılması nedeni ile davacıların uğradığı zararın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1000.00’sinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacılara verilmesi istemi ile açılmıştır. Mahkememizce yapılan inceleme neticesinde, dava konusu parselin başka hissedarları tarafından Ankara 10. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/292 Esas sayılı dosyasında kamulaştırmasız el atma nedeni ile tazminat davası açıldığı tespit edilmesi üzerine mahkemesinden söz konusu dava dosyası istenmiş; yapılan tetkikte, davalı Çankaya Belediye Başkanlığı vekilinin bu dosyada da görev itirazında bulunduğu, görev itirazının mahkemece reddi üzerine davalı Çankaya Belediye Başkanlığı vekilinin talebi ile dosyanın Danıştay Başsavcılığı’na uyuşmazlık çıkartılması talebi ile gönderildiği; Danıştay Başsavcılığı’nın 27.03.2013 gün ve 2013/367 numaralı kararı ile davaya konu işlemin bir idari işlem niteliğinde olmadığını gerekçesi ile uyuşmazlık çıkartılması talebinin reddine karar verdiği; Danıştay Başsavcılığı’nın kararı üzerine, Ankara 10. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin dava konusu alanda keşif icra ettiği ve mahkemeye sunulan 15.07.2013 günlü Fen Bilirkişisi B.Ç.’a ait raporda dava konusu parselle fiilen el atıldığı, halihazırda park ve yol olarak kullanıldığının belirlendiği anlaşılmakla, davaya konu 147 parsele fiilen yol ve park alanı olarak kullanılmak sureti ile fiilen el atıldığı tespit edilmiştir. Belediyelerin 3194 sayılı imar Kanunu 8. maddesi ve 18. maddesinin verdiği yetki ile arazi ve arsalar üzerinde imar planlarının hazırlanması ve yürürlüğe konulması, arazi ve arsa düzenlemesi gibi faaliyetleri kapsamında yaptıkları imar planlarından kaynaklanan işlemlerin tek yanlı ve kamu gücüne dayanan irade açıklamaları ile tesis edilen genel ve düzenleyici işlemler olduğu bu yönü ile de idari eylem ve işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargı yerlerinde çözümlenmesi gerektiği tartışmasızdır. Buna karşılık, Belediyece, Kamulaştırma Kanunu’nda öngörülen usul ve yöntemlere uygun idari nitelikte uygulama işlemleri yapılmaksızın, dava konusu taşınmazlardan bir tanesine fiilen el atılması karşısında, idarenin bu eyleminin kamulaştırmasız el atma niteliğini taşıdığı açıktır. Öte yandan, İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men’i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır. Nitekim, yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 11.2.1959 günlü, E:1958/17, K:1959/15 sayılı kararının III. bölümünde, “İstimlaksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlak Kanunu’na uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.” görüşüne yer verilmiştir. İdarenin dava konusu 147 parsel numaralı taşınmaza kamulaştırmasız el atması karşısında, bu taşınmaz bakımından el atmadan doğan zararın tazminine yönelik olan davanın, haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girmektedir. Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun reddine karar verilmesi gerekmiştir. SONUÇ : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle, Danıştay Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 30.12.2013 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.