Esas No: 2021/7019
Karar No: 2022/660
Karar Tarihi: 26.01.2022
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/7019 Esas 2022/660 Karar Sayılı İlamı
2. Hukuk Dairesi 2021/7019 E. , 2022/660 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı erkek tarafından kadının kabul edilen davası, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri, yoksulluk nafakası ve ortak çocuk ...'un velâyeti yönünden temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 26.01.2022 günü temyiz eden davalı-davacı ... geldi, vekilleri gelmedi. Karşı taraf davacı-davalı ... vekili Av.... geldi. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-davacı erkeğin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davalarının yapılan yargılaması sonucunda ilk derece mahkemesince davacı-davalı kadın ağır kusurlu kabul edilerek tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer’ilerine karar verilmiştir. Kararı her iki taraf istinaf etmiş, bölge adliye mahkemesince tarafların eşit kusurlu oldukları kabul edilerek erkeğin tazminat taleplerinin reddine ve kadın yararına yoksulluk nafakasına karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden davacı-davalı kadının ilk derece mahkemesi ve bölge adliye mahkemesince güven sarsıcı davranış olarak kabul edilen eylemlerinin sadakatsizlik niteliğinde olduğu, kadının son tartışmada evi terkettiği; davalı-davacı erkeğin ise eşinin ailesini istemediği, eşine hakaret ettiği anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu duruma göre boşanmaya sebep olan olaylarda davacı-davalı kadının ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu husus gözetilmeden yanılgılı değerlendirme sonucu tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.
3-Yukarıda 2. bentte açıklandığı üzere boşanmaya neden olan olaylarda davacı-davalı kadın ağır kusurlu olup, bu kusurlu davranışlar aynı zamanda erkeğin kişilik haklarına saldırı teşkil eder niteliktedir. Davalı-davacı erkek, boşanma sonucu eşinin maddi desteğinden yoksun kalacaktır. Türk Medeni Kanunu'nun 174/1-2. maddesi koşulları erkek yararına oluşmuştur. Bu durumda tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kusurun ağırlığı, hakkaniyet kuralları gözetilerek davalı-davacı erkek yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak davalı-davacı erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
4-Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. (TMK m. 175) Yukarıda 2. bentte açıklandığı üzere, Türk Medeni Kanunu'nun 175. maddesi koşulları ağır kusurlu davacı-davalı kadın yararına gerçekleşmemiştir. O halde, davacı-davalı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir
5-İlk derece mahkemesince ortak çocuk 2013 doğumlu...’un velâyeti anneye verilmiş, bölge adliye mahkemesince davalı-davacı babanın velayete yönelik istinaf talebinin reddine karar verilmiştir. Ortak çocuk ... inceleme tarihi itibarıyla idrak çağına ulaşmıştır.
Velayet düzenlemesi yapılırken; göz önünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun "Üstün yararı" (Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme m.3; Çocuk Haklarının Kullanılmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi m. l;TMK m. 339/1, 343/K 346/1; Çocuk Koruma Kanunu m. 4/b) dır. Çocuğun üstün yararını belirlerken; onun bedensel, zihinsel ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları; ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur. Velâyet düzenlemesi kamu düzenine ilişkin olup re'sen araştırma ilkesi geçerlidir. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesinin 3. ve 6. maddeleri idrak çağındaki çocukların kendilerini ilgilendiren konularda görüşünün alınması ve görüşlerine gereken önemin verilmesini öngörmektedir. Bu nedenle ortak çocuk ...’un bizzat ya da istinabe yoluyla eğitim, kültür, yaşam olanakları bakımından nerede yaşamak istediği konusunda bilgilendirilerek, velayet hakkındaki tercihinin hakim tarafından kendilerinden sorulması (Yargıtay HGK 16.03.2012 tarih, 2011/2-884 esas ve 2012/197 karar ile 22.01.2014 tarih, 2013/2-2085 esas ve 2014/30 karar sayılı kararları) ve babanın temyiz dilekçesinde ortak çocuk ...’un fiilen bakımının halen kendisi tarafından üstlenildiğine dair beyanı da dikkate alınarak bu hususun araştırılması, psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacı niteliğindeki uzman veya uzmanlardan (4787 sayılı Kanun m. 5) adı geçen ortak çocuğun anne ve baba yanındaki barınma ve yaşama koşullarını da değerlendirir içerikte sosyal inceleme raporu alınması ve tüm deliller birlikte değerlendirilip ebeveynlerinden hangisi yanında kalmasının menfaatine olacağı tespit edilip, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetli bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2., 3., 4. ve 5. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcın istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine, oy birliğiyle karar verildi.
26.01.2022 (Çrş.)