Esas No: 2021/10277
Karar No: 2022/1020
Karar Tarihi: 08.02.2022
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/10277 Esas 2022/1020 Karar Sayılı İlamı
2. Hukuk Dairesi 2021/10277 E. , 2022/1020 K.Özet:
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi, bir babalık davasında verilen kararı incelemiş ve mahkemenin kararını bozmuştur. Dava, annenin babalığın hükmen tespitine ilişkindir. Adli Tıp Kurumu'nun raporu, davalının biyolojik babalığının reddedildiği yönündedir. Mahkeme, raporu gerekçe göstererek davayı reddetmiştir. Ancak kararı alan mahkeme, taraf teşkili sağlanmadan yazılı şekilde karar vermiştir. Davacı tarafından rapor sonucunun doğruyu yansıtmadığı iddiası dile getirildi. Mahkeme, davacı anne, soybağı düzenlenecek olan çocuk ve baba olduğu iddia edilen davalının aynı anda birlikte DNA örneği vermek üzere tekrar Adli Tıp Kurumu'ndan rapor alınması gerektiğini belirtmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'na göre, Ana baba arasında evlilik birliği bulunmaması halinde velayetin anaya ait olacağı; yasal temsilcisi ile küçüğün menfaati çatıştığında küçüğe kayyım atanacağı; babalık davasının, Cumhuriyet Savcısı ile Hazineye, dava ana tarafından açıldığında kayyıma, kayyım tarafından açılmış ise anaya ihbar edileceği hükme bağlanmıştır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Babalık Davası
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, anne tarafından açılan babalığın hükmen tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, Ankara Adli Tıp Kurumu’nun 12.02.2018 tarihli raporunda davalının biyolojik babalığın reddedildiği mütalaasında bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi yapan bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 337. maddesinde, ana baba arasında evlilik birliğinin bulunmaması halinde velayetin anaya ait olacağı; 426/2. maddesinde ise yasal temsilci ile küçüğün menfaati çatıştığında küçüğe kayyım atanacağı; 301. maddesinde de, babalık davasının, Cumhuriyet Savcısı ile Hazineye, dava ana tarafından açıldığında kayyıma, kayyım tarafından açılmış ise anaya ihbar edileceği hükme bağlanmıştır.
Somut olayda, soybağı düzenlenecek çocuk 2016 doğumlu olup, dava 2017 yılında anne tarafından açılmıştır. Ancak, küçüğe kayyım atanmadan karar verilmiştir. Mahkemece, küçüğe kayyım atandıktan ve taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken, taraf teşkili sağlanmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Ayrıca yargılama sırasında davacı tarafından DNA örneklerinin aynı zamanda alınmaması sebebiyle rapor sonucunun doğruyu yansıtmadığı iddia edilmiştir. Bu durumda davacı anne, soybağı düzenlenecek olan çocuk ve baba olduğu iddia edilen davalının aynı anda birlikte DNA örneği vermek üzere sevk edilerek yeniden Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru görülmemiş, bu nedenle de kararın bozulmasına gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, temyiz peşin harcın istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oy birliğiyle karar verildi. 08.02.2022 (Salı)