Esas No: 2021/1333
Karar No: 2022/2761
Karar Tarihi: 23.05.2022
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/1333 Esas 2022/2761 Karar Sayılı İlamı
6. Hukuk Dairesi 2021/1333 E. , 2022/2761 K.Özet:
Davalı idare ile davacı yüklenici şirket arasındaki hizmet alım sözleşmesi kapsamında, davacının kaçak elektrik kullanım ihbarlarına ilişkin kesme-açma ücretini tam olarak talep edemeyeceği belirtilmiştir. Hakediş raporlarında davalı idare tarafından yapılan tahakkuklarla ilgili itirazların Hizmet İşleri Genel Şartnamesi'nin 42. maddesi gereğince belirli bir şekilde yapılması gerektiği vurgulanmıştır. Somut olayda, davacının bu usule uygun şekilde itiraz etmediğinden hakedişlerin kesinleştiği ve bu nedenle davacının dava konusu bedeli talep edemeyeceği kararlaştırılmıştır. Bu sebeple, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi'nin kararı kaldırılarak ilk derece mahkemesi kararı bozulmuştur.
Kanun Maddeleri: HMK'nin 193/1. maddesi, Hizmet İşleri Genel Şartnamesi'nin 42. maddesi.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen hüküm davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vekili Avukat ... ile davacı vekili Avukat ...'ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili, davalı idare ile müvekkil şirket arasında 10.09.2010 tarihinde Avcılar İşletme Müdürlüğü’ne ait el bilgisayarı/Endeksör ile (GPRS) Endeks Okuma Hizmet Alım Sözleşmesi imzalandığını, kaçak elektrik kullanan abonelerin bildirilmesi halinde EPDK Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 25. maddesi gereğince kesme-bağlama birim bedelinin ödenmesi gerektiğini, sözleşme gereği müvekkili yüklenici şirketin görevinin kaçak elektrik kullananların tespiti ile davalıya bildirilmesi olduğunu, davalının kaçak elektrik bildirimiyle ilgili eksik ödemelerde bulunduğu ileri sürerek, 11.800,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 13.11.2017 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 714.167,64 TL'ye çıkarmıştır.
Davalı vekili, davacıya kaçak elektrik bildirimiyle ilgili ödeme yapılabilmesi için kaçak elektrik kullanıldığının tutanağa bağlanmasının gerektiğini, davacıya, müvekkili idare tarafından yerinde inceleme yapılarak zapta bağlanmış abonelere göre tahakkuk yapılarak ödeme yapıldığını, her ihbarın kaçak elektrik bildirimi sayılamayacağı, kaçak elektrik kullanım ihbarının davacı yüklenici tarafından fotoğraf yada video görüntüsü ile de desteklenmesi ve bu kayıtlara ait tutanakların müvekkili idareye teslim edilmesi gerektiğini, ayrıca davacının düzenlenen hakediş ödemelerine herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının sözleşme ilişkisi içerisinde düzenlenen hakedişlerde dava konusu ihbarlara ilişkin ücrete yer verilmemesine rağmen itiraz etmemesinin ve bunlara faturada yer vermemesinin bu ihbarlara ilişkin verdiği hizmet bedeli talep etmesine engel teşkil etmeyeceği, yüklenicinin sözleşme kapsamında kaçak kullanım ihbarlarına ilişkin kesme-açma ücretini tam olarak hak edebilmesinin ihbara konu abonelerin kaçak kullanımının yerinde tespit edilerek tutanağa bağlanmasının taraflar arasındaki sözleşmede hüküm altına alındığından, tam ücreti talep edemeyeceği, davacı yanın ancak dava konusu ihbarlar yönünden sayaç okuma hizmet bedeli talep edebileceği gerekçesiyle, davanın kabulü ile 714.167,64 TL'nin 11.800,00 TL'lik kısmına dava tarihi, bakiye kısmına ıslah tarihinden itibaren değişen oranlarda avansı faizi uygulanmak suretiyle davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekilinin yaptığı istinaf başvurusunu inceleyen bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince, davacının sözleşmede kararlaştırılan kaçak bildirime ilişkin edimini yerine getirdiği, durum kodlarının tutanağa bağlanmasının davalı idarenin yükümlülüğünde olduğu gerekçesiyle başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki Sözleşmenin eki Hizmet İşleri Genel Şartnamesi'nin 42. maddesinde yüklenicinin geçici hakedişlere itirazı olduğu takdirde, karşı görüşlerinin neler olduğunu ve dayandığı gerekçeleri, idareye vereceği ve bir örneğini de hakediş raporuna ekleyeceği dilekçesinde açıklaması ve hakediş raporunu “idareye verilen ... tarihli dilekçemde yazılı ihtirâzi kayıtla.” cümlesini yazarak imzalaması gereklidir. Eğer yüklenicinin, hakediş raporunun imzalanmasından sonra tahakkuk işlemi yapılıncaya kadar, yetkililer tarafından hakediş raporunda yapılabilecek düzeltmelere bir itirazı olursa hakedişin kendisine ödendiği tarihten başlamak üzere en çok on gün içinde bu itirazını dilekçe ile idareye bildirmek zorunda olduğu, bu şekilde itiraz edilmediği takdirde hakedişi olduğu gibi kabul etmiş sayılacağı düzenlemesine yer verilmiştir.
Buna göre, Hizmet İşleri Genel Şartnamesi’nin 42. maddesi HMK’nin 193/1. maddesi anlamında davalı idare ile davacı yüklenici arasında delil sözleşmesi niteliğinde olup hakedişlere itirazın ne şekilde yapılacağı açıkça düzenlendiğinden belirtilen usule uygun olarak itiraz edilmediği takdirde geçici hakedişler hizmet veren açısından kabul edilmiş sayılacaktır.
Somut olayda, geçici hakedişlerin icmal tablolarında davacının imzasının bulunduğu, davaya konu alacak kaleminin icmal tablolarında yer alıp hakedişlerde yer almadığının davacı tarafça bilindiği, davacının bu hakediş raporlarına Hizmet İşleri Genel Şartnamesi'nin 42. maddesinde gösterilen şekilde itiraz etmediğinden hakedişlerin kesinleştiği ve bu nedenle davacının davaya konu bedeli talep edemeyeceği gözetilerek, davanın reddine karar karar verilmesi gerekirken istinaf başvurusunun esastan reddi kararı doğru olmamış, istinaf mahkemesi kararı kaldırılarak ilk derece mahkemesi kararının bozulması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin 25.03.2021 tarih ve 2018/1385 esas 2021/427 karar sayılı kararın kaldırılarak ilk derece mahkemesi kararının davalı yararına BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davalı yararına takdir olunan 3.815 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HMK 373/1 maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine karardan bir örneğin ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 23.05.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.