Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/6493 Esas 2022/2732 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/6493
Karar No: 2022/2732
Karar Tarihi: 23.05.2022

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/6493 Esas 2022/2732 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi, konkordato davasında verilen kararın duruşmalı olarak temyiz edilmesini incelemiş ve usulden reddedilmesinin yanılgılı olduğuna karar vermiştir. İlk derece mahkemesindeki tasdik kararı, kesin mühletin hitamından sonra verildiği gerekçesiyle düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesi ve konkordato istemlerinin usulden reddine hükmedilmişti. Ancak, İİK'nın 304/2. maddesi gereği hakim, konkordato kararını verilinceye kadar mühlet hükümlerinin devamına karar verebilir. Bu nedenle, istinaf incelemesi yapılması gerekirken istemin usulden reddedilmesi doğru olmamıştır. SGK vekilinin temyiz itirazları ise bozma nedenine göre şimdilik incelenmemiştir. İİK'nın 304/1. maddesi, mahkemenin konkordato kararını kesin mühlet içinde vermesi gerektiğini belirtirken, 304/2. maddesi hakime 6 aylık bir süre tanımaktadır. Somut olayda, mahkeme 6 aylık süreyi kullanarak konkordatoyu sonuçlandırmalıdır.
6. Hukuk Dairesi         2021/6493 E.  ,  2022/2732 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi

    Taraflar arasındaki konkordato davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen hüküm süresi içinde davacılar vekilince duruşmalı, alacaklı SGK vekilince duruşmasız olarak temyiz edilmiştir. Temyize konu karar niteliği gereği duruşmaya tâbi olmadığından duruşma isteminin reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

    -KARAR-

    Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle, davacı şirketlerin klima ve havalandırma kanalları imalatı alanında faaliyet gösterdiğini, ancak zaman içinde ekonomik durumlarının bozulduğunu ileri sürerek, İİK’nın 286.maddesi kapsamında davanın kabulü ile 3 aylık geçici mühlet kararı ve sonrasında kesin mühlet kararı verilmesini ve konkordato projesinin tasdikini talep ve dava etmiştir.
    İlk derece mahkemesince, davacı şirketin konkordato projesinin tasdikine karar verilmiştir.
    İlk derece mahkemesi kararına bir kısım alacaklılar vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda, kesin mühletin hitamından sonra tasdik kararı verilmiş olduğu gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararı düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesi ve davacı şirketlerin konkordato istemlerinin usulden reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davacı vekili ve alacaklı SGK vekili temyiz etmiştir.
    1) Talep, borçlu şirketler hakkında, İİK’nın 285. vd. maddeleri uyarınca geçici ve kesin mühlet kararları verilmesi ile konkordato projesinin tasdiki istemine ilişkindir.
    İİK'nın 304/1. maddesi mahkemenin konkordato hakkındaki kararını herhalde kesin mühlet içinde verilmesi hükmünü getirmiştir. İkinci fıkrası ise "Konkordato hakkında yapılan yargılamada kesin mühlet içinde bir karar verilemeyeceği anlaşılırsa; mahkeme, gerekli görürse komiserden gerekçeli bir rapor da alarak, karar verilinceye kadar mühlet hükümlerinin devamına karar verebilir" hükmünü içermektedir.
    Bahsi geçen maddede yargılamanın gidişatına göre, bilhassa özel güçlük arz eden durumlarda, kesin mühlet içinde kararın verilemeyeceğinin anlaşılması halinde mahkemece konkordato kararının verilmesine kadar mühlet hükümlerinin devamına karar verilebilecektir. Zira mühlet içinde karar verilemediğinde mühletin kalkması halinde, takip yasağının kalkması gibi konkordatonun amacına ulaşmasını engelleyecek sonuçlar ortaya çıkabilecektir.
    İİK'nın 304. maddesinin 1. maddesi düzenleyici bir hüküm içermekte olup, bu hükme bir sonuç bağlanmamıştır. Kaldı ki ikinci fıkrada kesin mühlet içinde bir karar verilemeyeceğinin anlaşılması halinde hakime 6 aylık bir mühlet tanınmıştır. Kanun koyucu abesle iştigal etmez. Kesin mühlet içinde konkordato konusunda karar verilmemesi haline bir sonuç bağlanacaksa bu hükmün kanuna dercedilmesi gerekir. Ayrıca bir sonraki fıkrada hakime 6 aylık bir süre verilmez.
    Hakim; kanunda belirlenen bu süreyi ara kararına geçirerek kullanmaya başladığını belirtmek durumunda mıdır? Bu süre kesin mühlet tedbirleri ile ilgili olup, yargılamanın sonuçlandırılması ile ilgisi olmadığından bu soruya olumsuz cevap verilmelidir.
    Bu durumda hakim, kendisine komiser tarafından rapor ibraz edilmesini müteakip gereken hızda yargılamasını yapıp konkordatoyu sonuçlandırmalıdır. İİK 304/2. maddesinde yazılı 6 aylık sürenin hakim tarafından yargılama sırasında kullanılması mümkündür.
    Somut olayda mahkemece, kesin mühletin hitamından sonraki bir tarihe duruşma günü tayin edilmesi suretiyle 304/2 madde kapsamında verilmiş olan 6 aylık uzatma yetkisinin zımnen kullanıldığının kabul edilmesi gerekir. Kaldı ki, komiser heyetince nihai rapor 20.03.2020 günü ibraz edilmiş olup araya Covid-19 tedbirleri kapsamında uzatma süresi girmiş ve nihayet uzatma süresinin eklenerek kesin mühletin dolmasıyla karar tarihi arasında 13 günlük süre kalmıştır. Bu süre mahkemece itirazların değerlendirilmesi amacıyla duruşma açılarak geçirilmiş olup makul kabul edilebilecek niteliktedir. Ayrıca yargılama sürecine etkisi bulunmayan, hiçbir kusuru olmayan talep edenlerin ve konkordatoya kabul oyu kullananların makul süre olarak kabul edilebilecek gecikme nedeniyle cezalandırılmaları doğru görülmemiştir. Böyle bir durum, sadece borçlunun değil; alacaklıların da zarara uğramasına neden olabilecektir. Zira, kanunun aradığı nisapla kabul edilen ve alacaklıların kendilerine iflasa nazaran daha avantajlı bir durum yaratacağı inancıyla muvafakat verdikleri konkordato projesinin salt geç tayin edilmiş duruşma günü nedeniyle usulden reddedilmesi, onların da daha az oranda tatmin edilmesi sonucunu doğurabilecektir. Oysa, böyle ağır sonuçlar doğuran işlemin sorumlusu, ne alacaklılar ne de borçludur.
    Açıklanan nedenlerle; istinaf incelemesini yapan Bölge Adliye Mahkemesince işin esasına girilerek, tasdik şartlarının oluşup oluşmadığının tartışılması gerekirken, yanılgılı gerekçelerle istemin usulden reddi doğru olmamış, kararın bozulması uygun görülmüştür.
    2) Bozma nedenine göre, SGK vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temiyiz itirazlarının kabulü ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin, 03.11.2021 tarih, 2021/1192 Esas, 2021/1613 Karar sayılı kararının BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle bozma nedenine göre SGK vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde davacılara iadesine, HMK 373/2. maddesi gereğince dosyanın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 23.05.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.




    Hemen Ara