Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/10283 Esas 2022/2218 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
2. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/10283
Karar No: 2022/2218
Karar Tarihi: 09.03.2022

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/10283 Esas 2022/2218 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi, bir karşılıklı boşanma davasında davacı-karşı davalı erkek tarafından yapılan temyiz başvurusunu değerlendirdi. Kararda, ilk derece mahkemesince kabul edilen kusurlu davranışlar uyarınca davacı-karşı davalı erkeğin daha fazla kusurlu olduğunun kabulüne karar verilmiştir. Ancak, davacı-karşı davalı erkek tarafından dilekçeler aşamasında eşi tarafından şiddet uygulandığı belirtilerek açıkça fiziksel şiddet vakıasına dayanılmış, bu sebeple kararın hatalı kusur belirlemesine dayandığı belirtilerek hüküm bozulmuştur. Boşanmaya sebebiyet veren olaylarda taraflar eşit kusurludur. Bu sebeple boşanmaya sebep olan olaylarda eşit kusurlu eş yararına maddi ve manevi tazminata karar verilemez. Kadının yararına Türk Medeni Kanunu’nun 174/1-2. maddesi koşulları oluşmamıştır ve dolayısıyla davalı-karşı davacı kadının maddi-manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekirken, yanlış kusur belirlemesi nedeniyle kadın lehine maddi ve manevi tazminata karar verilmesi hatalıdır. Kararda belirtilen kanun maddeleri Türk Medeni Kanunu'nun 166/1, 174/1-2. maddeleridir.
2. Hukuk Dairesi         2021/10283 E.  ,  2022/2218 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
    DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma

    Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından, kusur belirlemesi ve aleyhine hükmedilen maddî ve manevî tazminat yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
    1-Tarafların Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesi uyarınca açmış oldukları karşılıklı boşanma davalarının yapılan yargılaması neticesinde, ilk derece mahkemesince tarafların birbirlerine karşı fiziksel şiddete varan eylemlerinin olduğu, ayrıca davacı karşı davalı erkeğin eşine ilgi göstermediği, iğneleyici söylemlerde bulunduğu ve evliliğin başından beri boşanmayı istediği, davalı karşı davacı kadının ise eşine karşı aşırı tepkiler verdiği ve eşini toplum içinde küçük düşürdüğü, böylelikle de evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında eşit oranda kusurlu olduklarının kabulü ile karşılıklı boşanma davalarının kabulüne karar verilmiş, hüküm münhasıran davalı-karşı davacı kadın tarafından kusur belirlemesi ve reddedilen tazminat talepleri yönünden istinaf edilmiştir.
    İstinaf incelemesini yapan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi, 12/10/2021 tarihli ve 2019/1072 Esas, 2021/1585 Karar sayılı ilamı ile “ mahkemece kadının erkeğe fiziksel şiddete varan davranışları olduğu kabul edilerek kusur olarak yüklenmişse de, erkek tarafından vakıa olarak dayanılan kavanoz fırlatmak ispatlanamadığından, kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, mahkemece erkeğe yüklenen kusurların erkek tarafından istinaf yoluna baş vurulmadığından kesinleştiği, kadının istinafı nedeniyle dayanılan vakıalara yönelik yapılan incelemede erkeğe yüklenecek başkaca kusurun sabit olmadığı, mevcut kusurlara göre kadının kusura yönelik istinaf talebinin kabulüne, erkeğin ağır kadının hafif kusurlu olduğunun tespitine karar verilmiştir” şeklinde gerekçe ile ilk derece mahkemesinin kusur belirlemesine karşı, davalı-karşı davacı kadın tarafından yapılan istinaf başvurusu kabul edilmiş, bu kapsamda daha fazla kusurlu bulunan davacı-karşı davalı erkek aleyhine 12.500 TL maddî ve 12.500 TL manevî tazminata hükmedilmiştir.
    Hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından temyiz edilmiştir.
    Bölge adliye mahkemesince davacı-karşı davalı erkek tarafından dayanılan kadının kendisine kavanoz kapağı fırlattığı vakıasının ispatlanmadığı gerekçesi ile ilk derece mahkemesince davalı-karşı davacı kadına yüklenen “fiziksel şiddete varan eylemlerde bulunmak” kusuru gerekçeden çıkartılarak, ilk derece mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışlar uyarınca davacı-karşı davalı erkeğin daha fazla kusurlu olduğunun kabulüne karar verilmiş ise de; davacı-karşı davalı erkek tarafından dilekçeler aşamasında eşinin kendisine saldırdığı, üstünü başını yırttığı ve şiddet uyguladığı belirtilerek açıkça fiziksel şiddet vakıasına dayanılmış, davacı-karşı davalı erkeğin tanıkları ... ve ... ’in yeminli anlatımları kapsamında ilk derece mahkemesince davalı-karşı davacı kadına yüklenen fiziksel şiddet kusuru sübut bulmuştur. Şu halde ilk derece mahkemesince davacı-karşı davalı erkeğe yüklenen ve davacı-karşı davalı erkek tarafından
    istinaf edilmeyerek kesinleşen erkeğin kusurlu davranışları ile bölge adliye mahkemesince davalı-karşı davacı kadının sabit kabul edilen kusurlu davranışları yanında davalı-karşı davacı kadının ayrıca eşine karşı “fiziksel şiddete varan eylemlerde bulunmak” kusurunun gerçekleştiği, buna göre evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında tarafların eşit kusurlu oldukları gözetilmeden, yanılgılı değerlendirme ile davacı-karşı davalı erkeğin daha fazla kusurlu olduğunun kabulü doğru olmayıp, hükmün bozulması gerekmiştir.
    2-Yukarıda 1. bentte açıklandığı üzere boşanmaya sebebiyet veren olaylarda taraflar eşit kusurludur. Boşanmaya sebep olan olaylarda eşit kusurlu eş yararına maddî ve manevî tazminata karar verilemez. Kadın yararına Türk Medeni Kanunu’nun 174/1-2. maddesi koşulları oluşmamıştır. O halde, davalı-karşı davacı kadının maddî-manevî tazminat taleplerinin reddine karar vermek gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde kadın lehine maddî ve manevî tazminata karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 1. ve 2. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcın istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oy birliğiyle karar verildi.09.03.2022(Çrş.)

    Hemen Ara