Esas No: 2021/6068
Karar No: 2022/3333
Karar Tarihi: 06.04.2022
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/6068 Esas 2022/3333 Karar Sayılı İlamı
2. Hukuk Dairesi 2021/6068 E. , 2022/3333 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ :Nüfus Kayıtlarının Düzeltilmesi - Kanun Yararına Temyiz
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda, mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünün 21.05.2021 tarihli yazısı ile istenilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı ...... tarafından açılan dava ile ... ile olan evlilik birlikleri sırasında 09.07.2015 tarihinde doğan, Manisa İli, Salihli İlçesi, ...’te ...ve Kasım kızı olarak 13.04.2016 tarihinde nüfusa tescil edilen...’ın, kendi kızı olmadığı iddiası ile nüfus kaydından silinmesi talep edilmiş, davalı karşı davacı ... tarafından da kızı ...’ın, Gürcistan vatandaşı ...’den alınan yumurtaların, Gürcistan vatandaşı ...’ye Gürcistan’da aşılanması neticesinde dünyaya geldiği, nüfus kayıtlarında anne olarak gözüken ......’ın çocuğun annesi olmadığı iddia edilerek, nüfus kayıtlarındaki ...olan anne adının silinerek, annelik hanesine Teona Kapanadze’nin yazılması talep ve dava edilmiştir.
Salihli 3. Asliye Hukuk Mahkemesince, dava 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 36. maddesi uyarınca “Nüfus Kayıtlarının Düzeltimi” davası olarak nitelendirilerek yapılan yargılama neticesinde; karşılıklı davaların kabulü ile ... T.C. kimlik numaralı...’ın davacı ......'ın nüfusundan silinmesine, küçüğün nüfustaki anne hanesine Gürcistan nüfus kimlik numarası ... olan taşıyıcı anne ...'nin isminin yazılmasına, küçüğün biyolojik annesinin Gürcistan vatandaşı ... olduğunun tespitine ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 6. maddesine göre...'ın nüfus kaydının açıklamalar kısmına tesciline karar verilmiş, anılan karar olağan kanun yollarına başvurulmaksızın kesinleşmiştir.
Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürülüğü’nün 21.05.2021 tarihli ve 39152028-153.01-108-2020-E. 817/14620 sayılı yazısı ile;
“4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanununun 4 üncü maddesinde, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun “Vesayet” başlıklı üçüncü kısımı hariç olmak üzere “Aile Hukuku” başlıklı ikinci kitabından (m.118 ila 395 arası) kaynaklanan davalara bakmak görevi aile mahkemelerine ait olup aynı kanunun “hısımlık” başlıklı 282 ila 363 üncü maddeleri arasında yer alan soybağına ilişkin davaların, aile mahkemeleri tarafından çözümleneceği, diğer taraftan 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36 ncı maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi gereğince, nüfus kayıtlarının düzeltilmesi istemlerine ilişkin davalarda asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiştir.
Öte yandan 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 282 nci maddesinde, anne ile çocuk arasındaki soybağı doğumla, baba ile çocuk arasındaki soybağının ise “anne ile evlenme”, “tanıma” ve “hâkimin hükmü” ile kurulacağı düzenlenmiştir. Yine aynı Kanunun 285 inci maddesinde ise “babalık karinesi” uyarınca, evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün içinde doğan çocuğun babasının koca olduğu belirtilmiştir.
Şu halde mahkemece, çocuk ile anne arasındaki soybağının doğum ile kendiliğinden kurulacağı, eş zamanlı olarak evlilik içinde doğan çocukla baba arasında da babalık karinesine istinaden bağ kurulacağı, öte yandan anne hanesinde yer alan kadının çocuğun annesi olmadığının anlaşılması halinde babalık karinesinin de geriye yürüyeceği ve anne ile baba yönünden soybağının tespiti davasına dönüşeceği değerlendirilerek biri hakkında verilecek kararın diğerini doğrudan etkileyeceği bu gibi uyuşmazlıkların özel yetkili aile mahkemelerinde görülmesi gerektiği gözetilip dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesinin doğru olmadığı,
Diğer yandan, mahkemenin görevli olduğu düşünülse bile, davada hukuki durumu etkilenecek olan kişiler davaya dahil edilerek gerekli inceleme ve araştırma yapılmadan karar verilmiş olması da usul ve yasaya aykırı olduğu” belirtilerek hükmün kanun yararına bozulması talep edilmiştir.
1) Mahkemenin görevli olmadığına ilişkin kanun yararına bozma talebinin değerlendirilmesi;
04.06.1958 tarihli ve 15/6 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı gereğince, maddi olayları açıklamak taraflara; ileri sürülen olayları hukuken nitelemek, uygulanacak Kanun hükümlerini tespit etmek ve uygulamak görevi hakime aittir. Nitekim 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 33 üncü maddesinde hâkimin, Türk Hukuku'nu resen uygulayacağı belirtilmiştir. Bu ilke gereği açılan davayı nitelemek ve açılmış bir dava hakkında doğru hukuk kurallarını bulup uygulamak hâkime düşen bir görevdir.
Karşılıklı açılan davalarda, ...... ile ...’ın evlilik birlikleri sırasında, nüfus kayıtlarına göre davacı karşı davalı anne ......’dan doğumla 09.07.2015 dünyaya geldiği şekliyle tescil edilen ...ve Kasım kızı...’ın esasen, Gürcistan vatandaşı ...’den alınan yumurtaların, Gürcistan vatandaşı ...’ye Gürcistan’da aşılanması neticesinde dünyaya geldiği iddiası ile nüfus kayıtlarındaki anne hanesinin değiştirilmesi talep edilmiş, ilk derece mahkemesince dava 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 36. maddesi uyarınca “Nüfus Kayıtlarının Düzeltimi” davası olarak nitelendirilerek yargılama yapılarak hüküm kurulmuştur.
Bilindiği üzere, soybağı birbirinin soyundan gelen kişiler arasındaki ilişkiyi ifade ettiğinden bu kavram içerisinde kan bağının yanında hukuki münasebetin de bulunması, diğer bir ifadeyle kan bağının hukuk düzeninin aradığı koşullar içerisinde oluşması zorunludur. Türk Medeni Kanunu'nun 282. maddesi uyarınca, çocuk ile ana arasında soybağı doğumla, baba ile arasında soybağı ise ana ile evlilik, tanıma veya hakim hükmüyle kurulur. Soybağı ayrıca evlat edinme yoluyla da kurulur, ayrıca af kanunları olarak nitelendirilen bir evlenme aktine dayanmayan birleşmelerden doğan çocukların neseplerinin düzeltilmesine ilişkin kanunlara göre de soybağı düzeltilebilir (HGK'nin 30.01.2008 tarihli ve 2008/2-36-47 sayılı kararı).
Kayıt düzeltilmesi, aile kütüğüne işlenmiş kaydın bir kısmının düzeltilmesi veya değiştirilmesidir. Nüfus kütüklerindeki doğru olmayan kayıtların düzeltilmesi için mahkemeden karar alınması zorunludur. İşte bu noktada, nüfus kütüğünde yer alan doğru olmayan kayıtlar, ilgilileri veya Cumhuriyet savcısı tarafından açılacak olan kayıt düzeltme davası ile gerçek durumuna uygun hale getirilebilir ki, bu dava uygulamada nüfus kaydının düzeltilmesi davası olarak adlandırılmakta olup zamanaşımı ve hak düşürücü süreye bağlı olmayan nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davalarda, her türlü kanıta başvurulabilir (YHGK'nin 11.02.1998 tarihli ve 2-87/77 sayılı kararı). Soybağının reddi davası ile kayıt düzeltme davası, sonuçları (hane dışına çıkarmak) bakımından benzerlik göstermekte ise de, içerik ve yargılama kuralları açısından kendi özel hükümlerine bağlıdır. Soybağının reddinde, kişisel duruma ilişkin nüfus kaydında yer alan bilgi doğru olarak meydana gelmiş ve kütüğe tescil edilmiştir. Ancak bu doğru, daha sonra soybağının reddi davası ile teknik anlamda bir yanlışlığa dönüştürülmüştür. Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında ise, nüfus kaydının gerçek durumu yansıtmadığı, baştan itibaren yanlış olarak kütüğe geçirilmesi söz konusudur (HGK'nin 30.01.2008 tarihli ve 2008/2-36-47 sayılı kararı).
Dosya kapsamına göre, dava ve karşı davada tarafların iddiası özü itibari ile küçük ... ...’ın gerçek dışı beyanla ......’ın kızı gibi nüfus kayıtlarına tescil edildiği yönündedir. Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler dikkate alındığında tarafların gerçeğe aykırı beyanıyla oluşturulduğu iddia olunan nüfus kaydının iptaline ilişkin dava, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 36. maddesi uyarınca nüfus kayıt düzeltme davası olup asliye hukuk mahkemesi görev alanında kalmaktadır. Bu nedenle Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü’nün bu yöne ilişkin kanun yararına bozma istemi yerinde görülmemiştir.
2- Davada hukuki durumu etkileneceklerin davaya dahil edilmediğine ilişkin kanun yararına bozma talebinin değerlendirilmesine gelince;
Karşı dava ile küçük...’ın nüfus kayıtlarında anne olarak gözüken ...ın düzeltilmesi talep edilmiştir. Mahkemece yargılama sonucunda verilecek karar anne hanesine yazılacak olan kişinin haklarını etkileyecek niteliktedir. Taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olup mahkemece kendiliğinden gözetilmesi gerekir. Hal böyle olunca mahkemece yapılacak işlem anne olduğu iddiası ile nüfus kayıtlarına tescili istenen kişiye ve hukuki durumu etkilenecek olanlara da dava dilekçesi ve duruşma gününü tebliğ ederek davaya dahil etmek ve gösterdikleri takdirde delillerini toplayıp hasıl olacak sonuca göre bir karar vermek gerekirken, eksik hasım ve eksik tahkikatla yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünün, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 363/1. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin yukarıdan 1. bentte gösterilen sebeple mahkemenin görevine ilişkin talep yönünden REDDİNE, isteğin yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 06.04.2022 (Çar.)