AYM 2018/3573 Başvuru Numaralı FATMA BETÜL ÖRER Başvurusuna İlişkin Karar

Abaküs Yazılım
Birinci Bölüm
Esas No: 2018/3573
Karar No: 2018/3573
Karar Tarihi: 13/1/2022

AYM 2018/3573 Başvuru Numaralı FATMA BETÜL ÖRER Başvurusuna İlişkin Karar

 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

FATMA BETÜL ÖRER BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2018/3573)

 

Karar Tarihi: 13/1/2022

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Hicabi DURSUN

 

 

Muammer TOPAL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

İrfan FİDAN

Raportör

:

Ferhat YILDIZ

Başvurucu

:

Fatma Betül ÖRER

Vekili

:

Av. Menekşe Merve TEKTEN

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; yazılı haberleşmenin kısıtlanması nedeniyle haberleşme hürriyetinin, avukatla görüşlerinin sınırlanması ve gizlilik içerisinde gerçekleşmemesi nedeniyle savunma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 23/1/2018 tarihinde yapılmıştır.

3. Komisyon başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

4. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.

5. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

III. OLAY VE OLGULAR

6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

7. Başvurucu, başvuru tarihinde silahlı terör örgütüne üye olma suçundan Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (İnfaz Kurumu) hükmen tutuklu olarak bulunmaktadır. Başvurucu hâlen Salihli T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak tutulmaktadır. Başvurucunun 26/12/2017 tarihinde Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve/veya Paralel Devlet Yapılanmasına (PDY) üye olma suçundan 10 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hükmen tutukluluğunun devamına ve avukat kısıtlama kararının kaldırılmasına karar verilmiş ve istinaf ile temyiz incelemesinden geçen hüküm onanarak kesinleşmiştir.

A. Yazılı Haberleşmenin Kısıtlanmasına İlişkin Süreç

8. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının (Cumhuriyet Başsavcılığı) 12/8/2016 tarihli talimat yazısıyla FETÖ/PDY soruşturmaları kapsamında ceza infaz kurumlarında tutuklu olarak bulunan şüphelilerin OHAL süresince yazılı haberleşme araçlarını kullanmalarının yasaklanmasına karar verilmiştir. Ceza infaz kurumu müdürlüklerine gönderildiği belirtilen yazı şöyledir:

"Cumhuriyet Başsavcılığımızca; 15/7/2016 tarihinde vuku bulan, FETÖ/PYD silahlı terör örgütü mensuplarının gerçekleştirdiği, kısa adıyla darbeye teşebbüs suç ve eylemlerine ilişkin yürütülen soruşturmalar kapsamında halen Silivri Kapalı Ceza Evlerinde tutuklu bulunan şüphelilerin olağanüstü hal süresince 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun"un 114. maddesi gereğince mektup ve faks gibi haberleşme araçlarını kullanmalarının yasaklanmasına karar verilmiştir.

Verilen karar gereğince uygulama ve işlem yapılması rica olunur."

9. Anılan yazıya istinaden başvurucunun yazılı haberleşmenin kısıtlanmasına ilişkin İnfaz Kurumu uygulamasına karşı şikâyeti ilk olarak Bakırköy İnfaz Hâkimliğinin (İnfaz Hâkimliği) 22/3/2017 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Kararın gerekçesinde; konu ile ilgili olarak soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcılığının veya kovuşturmayı gerçekleştiren mahkemenin yetkili olduğu vurgulanmıştır. Anılan karara karşı yapılan itiraz, Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 13/4/2017 tarihli kararıyla İnfaz Hâkimliği kararının usul ve yasaya uygun olduğu belirtilmek suretiyle reddedilmiştir.

10. Başvurucunun yine yazılı haberleşmenin kısıtlanmasına ilişkin İnfaz Kurumu uygulamasına karşı şikâyet yoluna başvurduğu, İnfaz Hâkimliğinin 19/4/2017 tarihli kararıyla bu şikâyetin de reddine karar verildiği görülmüştür. Karar gerekçesinde konuya ilişkin daha önce karar verildiği ve anılan kararın kesinleştiği belirtilmiştir. Bu karara karşı yapılan itiraz da Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 11/5/2017 tarihli kararıyla, İnfaz Hâkimliği kararının usul ve yasaya uygun olduğu belirtilmek suretiyle reddedilmiştir.

11. Başvurucu son olarak 11/9/2017 tarihinde yazılı haberleşmenin kısıtlanmasına ilişkin İnfaz Kurumu uygulamasına karşı şikâyet yoluna başvurmuş ve bu şikâyeti de İnfaz Hâkimliğinin 21/9/2017 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Kararın gerekçesinde; başvurucunun FETÖ/PDY"ye üyelik suçundan tutuklandığı, mektuplaşma yasağına ilişkin kararın mevzuata uygun olduğu vurgulanmıştır. Anılan karara karşı itirazı inceleyen Bakırköy 1. Ağır Ceza Mahkemesi 23/10/2017 tarihli kararıyla konu ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına hükmetmiştir. Kararın gerekçesinde; İnfaz Kurumunda tutuklu bulunan ve hakkında kamu davası açılan başvurucunun haberleşme araçlarını kullanmayı isteme talebinin yargılamayı yapan mahkeme tarafından değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.

12. Başvurucunun yazılı haberleşmenin kısıtlanmasına ilişkin olarak son tükettiği başvuru yoluna ilişkin Bakırköy 1. Ağır Ceza Mahkemesinin karar verilmesine yer olmadığına dair nihai kararı ise başvurucuya 22/11/2017 tarihinde tebliğ edilmiştir.

B. Müdafi ile Görüşmelerin Kısıtlanmasına İlişkin Süreç

13. Başvurucu; Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 26/7/2016 tarihli yazısına istinaden gerçekleştirilen 29/3/2017 tarihinde müdafii ile görüşmelerine getirilen sınırlamalara ilişkin İnfaz Kurumu uygulamasını şikâyet amacıyla İnfaz Hâkimliğine başvurmuştur. İnfaz Hâkimliği 19/4/2017 tarihli kararıyla şikâyetin reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde; OHAL sürecinin hâlen devam ettiği, talebin yerinde olmadığı vurgulanmıştır. Anılan karara karşı yapılan itiraz da Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 8/5/2017 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Bunun yanında başvurucunun avukatla görüşmelerine ilişkin kısıtlamaların yargılamayı yapan mahkemece hükümle birlikte kaldırılmasına 26/12/2017 tarihinde karar verildiği tespit edilmiştir.

14. Başvurucu hakkında verilen mahkûmiyet kararı, başvuru tarihinden sonra verilen Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 25/9/2019 tarihli kararıyla onanarak kesinleşmiştir.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

15. Anayasa Mahkemesinin 13/1/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Adli Yardım Talebi Yönünden

16. Başvurucu, bireysel başvuru harç ve masraflarını karşılayacak gelirinin olmadığını belirterek adli yardım talebinde bulunmuştur.

17. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

B. Haberleşme Hürriyetinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

18. Başvurucu; 27/2/2017 tarihinden bu yana yakınları ile mektuplaşma hakkından mahrum bırakıldığını, bu konuda yaptığı şikâyetlerin İnfaz Hâkimliğince reddedildiğini, son olarak Bakırköy 1. Ağır Ceza Mahkemesince konu ile ilgili olarak kovuşturmayı yapan mahkemenin yetkili olduğunun belirtildiğini ancak yargılamayı yapan mahkemece de talebiyle ilgili herhangi bir karar verilmediğini ileri sürmüştür.

2. Değerlendirme

19. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurunun haberleşme hürriyeti kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

20. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun"un "Bireysel başvuru usulü" kenar başlıklı 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası şöyledir:

"Bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği tarihten; başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir. Haklı bir mazereti nedeniyle süresi içinde başvuramayan/ar, mazeretin kalktığı tarihten itibaren onbeş gün içinde ve mazeretlerini belgeleyen delillerle birlikte başvurabilirler ... "

21. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü"nün "Başvuru süresi ve mazeret" kenar başlıklı 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"Bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği tarihten, başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir."

22. İnfaz Kurumlarındaki uygulama ve işlemlere ilişkin etkili yargı yolu infaz hâkimliğine şikâyet yoludur. Bu anlamda başvurucu son olarak İnfaz Hâkimliğine 11/9/2017 tarihinde şikâyet yoluna başvurmuş ve anılan şikâyet İnfaz Hâkimliğinin 21/9/2017 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Anılan karara karşı yapılan itirazla ilgili olarak ise Bakırköy 1. Ağır Ceza Mahkemesince 23/10/2017 tarihinde kesin olarak karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmiştir. Anılan nihai kararın 22/11/2017 tarihinde başvurucuya tebliğ edildiği, başvurucunun otuz günlük başvuru süresi geçtikten sonra 23/1/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunduğu anlaşıldığından başvurunun bu kısmının süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

C. Müdafi Yardımından Yararlanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

23. Başvurucu, tutuklandığı günden itibaren müdafii ile görüşmelerinin sınırlandırıldığını, kamera ile kaydedildiğini, infaz koruma memuru nezaretinde gerçekleştirildiğini, müdafii ile yapılan belge alışverişinde belgelerin okunup incelendiğini ileri sürmüştür. Başvurucu ayrıca bu kısıtlamanın diğer hükümlü ve tutuklular yönünden kaldırıldığını, bu nedenlerle eşitlik ilkesinin, adil yargılanma ve savunma haklarının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

24. Bakanlık görüşünde; başvurucu ve müdafiinin suçlamalara karşı etkin bir şekilde savunma yapabilme imkânı bulabildikleri, bu çerçevede başvurunun açıkça dayanaktan yoksun ve kabul edilemez bulunması gerektiği belirtilmiştir.

2. Değerlendirme

25. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, § 16). Başvurucunun şikâyetinin özü, soruşturma aşamasında ceza infaz kurumunda müdafii ile yaptığı görüşmelerin kayda alınarak görüşme sırasında bir görevlinin hazır bulundurulması ve müdafii ile arasındaki belge alışverişinin denetlenmesi nedenleriyle müdafi yardımından etkili bir şekilde yararlanamadığına ve bu durumun yargılamanın adilliğini zedelediğine ilişkindir. Başvurucunun anılan iddiaları adil yargılanma hakkı kapsamındaki müdafi yardımından yararlanma hakkı yönünden incelenmiştir. Öte yandan başvurucunun müdafi ile görüşmesinin sınırlanmasına ve kayda alınmasına yönelik olarak özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin bir iddiası yoktur.

26. Başvuru konusu olayda ileri sürülen ihlal iddiaları yönünden daha önce bireysel başvuruda bulunulduğu ve başvurucunun anılan şikâyetiyle ilgili olarak 2018/7419 sayılı dosya üzerinden İkinci Bölüm Birinci Komisyon tarafından yapılan inceleme sonunda 28/1/2020 tarihinde başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilmezlik kararı verildiği tespit edilmiştir. Bahsi geçen karar incelendiğinde başvurucunun müdafii ile görüşmesinin kısıtlanması iddiasını, hakkında FETÖ/PDY üyeliği suçundan verilen mahkûmiyet kararına konu yargılama açısından dile getirdiği ancak bu iddiasını kanun yolu başvurularında ileri sürmediği anlaşılmıştır.

27. Somut olayda başvurucu, müdafii ile görüşmelerinin kısıtlanması nedeniyle savunma hakkının FETÖ/PDY üyeliği suçundan verilen mahkûmiyet kararına konu yargılama dosyası açısından ihlal edildiğini ileri sürmüş olup anılan iddiaların benzer nitelikte olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

28. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının mükerrer başvuru olması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin iddia yönünden başvurunun süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. Müdafi yardımından yararlanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddia yönünden başvurunun mükerrer olması nedeniyle REDDİNE,

D. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 13/1/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Hemen Ara