Esas No: 2021/622
Karar No: 2021/622
Karar Tarihi: 19/1/2022
AYM 2021/622 Başvuru Numaralı SERKAN ÖZBİLGİN Başvurusuna İlişkin Karar
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
SERKAN ÖZBİLGİN BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2021/622) |
|
Karar Tarihi: 19/1/2022 |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Kadir ÖZKAYA |
Üyeler |
: |
Engin YILDIRIM |
|
|
Rıdvan GÜLEÇ |
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU |
|
|
Basri BAĞCI |
Raportör |
: |
Murat BAŞPINAR |
Başvurucu |
: |
Serkan ÖZBİLGİN |
Vekili |
: |
Av. Ahmet Köksal BAYRAKTAR |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, tutuklama tedbirinin hukuki olmaması, resen yapılması gereken tutukluluk incelemelerinin kanuni süresi içinde yapılmaması ve tutukluluk incelemelerinin hâkim/mahkeme önüne çıkarılmaksızın yapılması nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının; soruşturma sürecindeki bazı uygulamalar nedeniyle de adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 22/12/2020 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
6. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
8. Doğal gaz ithal eden özel bir şirket olan Bosphorus Gaz A.Ş.nin Ankara temsilcisi (enerji uzmanı ve yöneticisi) olan başvurucunun da aralarında bulunduğu bir kısım süpheli hakkında devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askerî casusluk amacıyla temin etme ve rüşvet alma veya verme suçlamalarıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca (Başsavcılık) soruşturma başlatılmıştır.
9. Başvurucu, Başsavcılığın talimatıyla 1/9/2020 tarihinde evinde yapılan arama ve elkoyma işlemleri sonrasında gözaltına alınmıştır.
10. Başvurucu 10/9/2020 tarihinde İstanbul Emniyet Müdürlüğünde müdafii huzurunda ifade vermiştir. İfadesinde özetle E.Ö.nün kendisini aradığını, gümrükten doğal gaz geçişinde sigorta belgeleri sorulduğunu ve sigortanın gerekli olup olmadığını sorduğunu, kendisinin de bilmediğini söylediğini, E.Ö.nün kendisine sormasının sebebinin tamamen Ankara’da bir personel var, ona soralım mantığıyla olduğunu, hiçbir şekilde gümrük işleri ile alakasının olmadığını, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun (EPDK) onayladığı iletim tarifelerine baktığını ve bu tarifelerin herkese açık tarifeler olduğunu, bunlar ile ilgili gayriresmî bir araştırmasının olmadığını, F.İ. isimli kişinin eski BOTAŞ çalışanı olduğunu, şu anda da Gazprom unvanlı Şirketin alt şirketi olduğunu bildiği ve boru hatlarının inşaatını yapan ZMB unvanlı Şirkette çalıştığını, konuşulan konunun bir gazetecinin yaptığı haber üzerine kendilerinin tamamen kişisel yorumlarını içeren resmî bir bilgi ve belgeye dayanmayan konuşma olduğunu, F.İ.nin ulaştığı gizli bilgiden neyi kastettiği hakkında bir bilgisinin olmadığını, gizli konunun ne olduğunu bilmediğini, enerji sektöründe çalışması sebebi ile meraktan yaptığı bir araştırma olduğunu, bu konuları tüm sektörün konuştuğunu, bunların özel sektörde kendi aralarındaki tahminlerden ibaret rakamlar olduğunu, gerçek veriler ile alakası olmadığını, kendisinin bu fiyatları elde etme imkânının olmadığını, bu fiyatları ancak tahmin edebileceğini, bu tahminlerin de yirmi yıllık tecrübesine dayanan tahminî veriler olduğunu, kendi verilerinin açık kaynaklar ve gazete haberlerinden öğrendiği analiz verileri olduğunu, bu fiyatları ancak çok üst düzey yetkililerin bildiğini, İran ve Azerbaycan gazı ile ilgili olarak Türkiye Cumhuriyeti"nin hiçbir gizli belgesini kesinlikle kimseye vermediğini ancak yirmi yıllık iş tecrübesine dayanarak yaptığı tahminlerini içeren verileri Şirketi ile paylaştığını belirtmiştir. Başvurucu, BOTAŞ çalışanı G.Ö. isimli şahsı EPDK da çalıştığı dönemden beri tanıdığını, G.Ö.nün özel eğitime ihtiyacı bulunan eğitimleri de oldukça külfetli ve maliyetli iki çocuğu olduğunu ve eşinin de işten yeni çıkartıldığını, bu sebeple kendisinin de ona yardım olsun diye aylık 3.000 TL civarında para verdiğini, bu parayı hiçbir zaman rüşvet amacıyla veya kendisine belge göndermesi sebebiyle vermediğini, tamamen kazancından yardım amacıyla ve üçüncü bir şahsa yardım etme niyetiyle verdiğini, G.Ö.nün de raporda belirtilen bilgileri zaman zaman kendisine gönderdiğini, çoğu zaman bu belgeleri kimse ile paylaşmadan okuyup geçtiğini, kendisine gönderilen belgelerin doğruluğunu ve gerçek verileri kapsayıp kapsamadığını bilmediğini, G.Ö.ye iyi niyetlerle ve sırf çocukları için yardımda bulunduğunu ancak bu kişinin kendisinden daha pahalı araca bindiğini görünce yaklaşık 1 yıldır G.Ö. ile ilişkisini de ona yardım etmeyi de kesmiş olduğunu ifade etmiştir. Başvurucu beyanında ayrıca G.Ö.nün kendisine gönderdiği verilerin tüketim verilerini kapsadığını, bu verilerin EPDK tarafından paylaşılması gereken veriler olup sene başında tahmin, yıl ortasında aylık raporlar hâlinde ve yıl sonunda da tüm gerçekleşmeler hâlinde şirketlerin kullanımına sunulduğunu, internet sitesi üzerinden de kullanıcıların kullanımına sunulduğunu, kendisinin yani enerji şirketlerinin bu veriler üzerinden tahminler yaparak ve piyasaya yatırım yaparak ticaretini tamamladığını, bu belgelerin sektör tarafından bilinmesi gereken ve devlet tarafından yayımlanan veriler olduğunu belirterek doğal gaz piyasasının serbestleşmesini sağlayabilmek için tüm bu verilerin devletin ilgili kurumları tarafından sektör raporu olarak paylaşıldığını, G.Ö.nün kendisine gönderdiği verilerin geçmiş veriler olduğundan devlet tarafından aleni olarak paylaşılmış olduğunu, ilgili kanunun özünde de bu verilere özel şirketlerin ulaşması gerektiğini, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı tarafından açıklanan strateji belgesinde de fiyatların düşmesi için fiyatların ve tüketim verilerinin ve ticaretin şeffaf olacağının açıklandığını beyan etmiş ve isnat edilen suçlamalarla bir ilgisinin bulunmadığını savunmuştur.
11. Başsavcılık, devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askerî casusluk amacıyla temin etme ve rüşvet alma veya verme suçlarından tutuklanması istemiyle başvurucuyu 11/9/2020 tarihinde İstanbul nöbetçi sulh ceza hâkimliğine sevk etmiştir.
12. Başvurucunun sorgusu İstanbul 4. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından aynı tarihte yapılmış, başvurucunun müdafii de sorgu esnasında hazır bulunmuştur. Başvurucu sorgudaki savunmasında da eski beyanlarını tekrar ederek isnat edilen suçlamalarla bir ilgisinin bulunmadığını savunmuştur.
13. Sorgu sonucunda başvurucunun anılan suçlardan tutuklanmasına karar verilmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:
"... atılı suçların vasıf ve mahiyeti, dosya kapsamındaki delil durumu, şüpheliler E.Ö., M.K., M.F. ile Serkan Özbilgin"in kaçamaklı ifadeleri, şüpheli G.Ö.nün etkin pişmanlık kapsamında alınan emniyet ifadesi, CMK nun 135 maddesi kapsamında elde edilen iletişim tespiti tutanakları, şüphelilere ait digital materyal ön inceleme tutanakları, EPDK rapor içerikleri dikkate alındığında;
...
A-) Şüphelinin üzerine atılı Devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme suçu yönünden şüphelinin Bosphorus Gaz A.Ş."de enerji uzmanı ve yönetici olarak çalıştığı, şüpheli E.Ö.nün Gazprom Export şirketi yöneticileri tarafından talep edilen gizli bilgileri temin etmesi için şüpheliyi talimatlandırdığı, şüphelinin bu talimat üzerine rüşvet anlaşması çerçevesinde diğer şüpheli G.Ö. ile irtibat kurduğu, elektronik bülten tablosunda yayınlanmayan gizli bilgileri ve doğalgaz ithalat fiyat bilgileri ile kimsenin bilmemesi gereken BOTAŞ Doğalgaz alım fiyat liste bilgilerini diğer şüpheli G.Ö.den elde ettiği, elde ettiği bu bilgi ve belgeleri şüpheli E.Ö.ye gönderdiği, temin edilen ve paylaşılan bu bilgilerin Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 4/9/2020 tarihli yazısı eki incelendiğinde 4/9/2020 tarihli soruşturma raporuna dair bilgi notunda ele geçirilen 2018 ve 2019 yıllarına ait günlük ve aylık bazda Türkiye ye günlük doğalgaz giriş noktalarından kaynak bazlı giriş miktarlarının günlük ve aylık bazda bulunan tabloları ile ülke ve kaynak bazlı doğalgaz alım fiyatlarının tablolarının gizli ve doğru verilerden oluşan ticari sır olduğu, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı Dış İlişkiler Genel Müdürlüğünün 7/9/2020 tarihli yazısı eki incelendiğinde 7/9/2020 tarihli soruşturma raporuna dair bilgi notunda, ülke ve kaynak bazlı doğalgaz alım fiyatlarının gösterildiği tabloların TANAP üzerinden alınan Azeri Gazına ilişkin gizliliği yüksek, önemi haiz, fiyat, miktar ve çekiş rejimi verilerin yer aldığı tablonun 16 Ocak 2019 Gaz gününe ait Türkiye"ye günlük doğalgaz giriş noktalarından kaynak bazlı giriş miktarlarının bulunduğu tablonun BOTAŞ"ın ulusal dengeleme noktasından (UDN) diğer piyasa oyuncusu şirketlerden günlük bazda satın aldığı gaz miktarlarını gösteren tabloların gizli ve doğru verilerden oluşan ticari sır olduğunun anlaşıldığı, bu ticari sırların ve yukarıda bahsedilen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı"nın yazıları gözetildiğinde devlet sırrı niteliği şüphesi taşıdığı ve Devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme suçunu işlediği kanaatine varılmakla,
B-) Şüphelinin üzerine atılı rüşvet almak ve vermek suçu yönünden: şüpheli E.Ö.nün gizli bilgileri temin etmeleri için şüpheli Serkan Özbilgin"i talimatlandırmasından sonra, şüphelinin diğer şüpheli G.Ö. ile irtibat kurduğu, şüpheli Serkan Özbilgin"in elektronik bülten tablosundan yayınlanmayan gizli bilgileri ve doğalgaz ithalat fiyat bilgileri ile kimsenin bilmemesi gereken BOTAŞ Doğalgaz alım fiyat liste bilgilerini kendisine temin etme konusunda şüpheli G.Ö. ile aylık 1.500 TL rüşvet ödemesi karşılığında anlaşma yaptığı, bu şekilde şüpheli G.Ö.nün bu bilgileri şüpheli Serkan Özbilgin"e vererek karşılığında rüşvet paralarını her ay düzenli olarak Bosphorus Gaz A.Ş.nin Tepe Prime isimli iş merkezinin 2. katındaki ofisine giderek elden aldığı, şüpheli G.Ö.nün etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istediğini beyan ederek verdiği emniyet ifadesinde bu hususu ikrar ettiği ve rüşvet verme suçun işlediği yönünde kanaatine varılmakla,
bu nedenlerle şüphelinin üzerine atılı suçları işlediğine yönelik kuvvetli suç şüphesinin varlığı dikkate alındığında şüphelinin delilleri karartma şüphesinin bulunması ,kaçma şüphesi bulunması, şüphelinin üzerine atılı suçun CMK 100 maddesinde sayılan tutuklama sebebi var kabul edilen suçlardan olması ve bu suç için ceza kanununda öngörülen ceza miktarı ile soruşturma konusu suçun ağırlığı ve önemi dikkate alındığında adli kontrol hükümlerinin yetersiz kalacağından CMK 100 ve devamı maddeleri gereğince şüphelinin üzerine atılı suçlardan ayrı ayrı TUTUKLANMASINA ... [karar verildi.]"
14. Başvurucu tutuklama kararına itiraz etmiş, İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliği 25/9/2020 tarihinde itirazın kesin olarak reddine karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:
"Dosyada şüphelilerin tutukluluk hallerinin sonlandırılmasını gerektirecek yeni bir delil bulunmadığı, atılı suçun vasıf ve mahiyeti, eylemlerin oluş ve biçimi, delillerin henüz toplanmamış olması, şüphelilere kovuşturma evresinde verilmesi beklenen ceza miktarı dikkate alındığında bu aşamada adli kontrol tedbirlerinin tutuklamadan beklenen faydayı sağlamayacağı kanaatine varılmakla İstanbul 4. Sulh Ceza Hâkimliği"nin 11/9/2020 tarih ve 2020/684 sorgu sayılı kararının yerinde olduğu anlaşıldığından itirazların ayrı ayrı reddine ... [karar verildi.]"
15. Başsavcılık 7/10/2020 tarihli iddianame ile başvurucunun devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askerî casusluk amacıyla temin etme ve zincirleme rüşvet verme suçlarından cezalandırılması istemiyle hakkında aynı yer ağır ceza mahkemesinde dava açmıştır. Başvurucuyla birlikte toplam altı şüpheli hakkında hazırlanan iddianamede, Bosphorus Gaz Corporation A.Ş.de genel müdür yardımcılığı yapan E.Ö.nün Türkiye’ye ithal edilen boru hattı doğal gazının ithal edilen ülke bilgileri ile giriş noktalarını ve miktarları ile ilgili bilgileri, gizli olan ayrıntıları tablo ve grafik hâlinde Gazprom Şirketinin Rusya"daki yetkililerine periyodik olarak ilettiği şeklinde ihbara istinaden başlatılan soruşturma sonucu iletişimin dinlenmesi ve kayda alınması neticesinde elde edilen konuşmalar, mailler ve WhatsApp yazışmaları, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığından alınan bilgi notu ve raporlar ile şüpheli beyanlarına, başvurucu ile birlikte diğer şüphelilerin eylemlerine değinilmiştir. İddianamede başvurucuya isnat edilen suçlamaya esas alınan olgular şöyledir:
i. Yabancı ülkede faaliyet yürüten ve doğal gaz ihracatı yapan Gazprom Gaz unvanlı Şirketin yöneticileri olan V.Y.B., D.O.L. ve S.S.L. isimli şahısların, Bosphorus Gaz A.Ş. şirketinin genel müdür yardımcısı olan E.Ö.den Türkiye Cumhuriyeti Devleti"nin günlük doğal gaz tüketim verilerinin ve diğer tedarikçilerin doğal gaz ithalat fiyatlarının temin etmesini istediği, E.Ö.nün de istenen bilgilerle ilgili talepleri Bosphorus Gaz A.Ş. yöneticilerinden başvurucuya ve M.F.ye ileterek onlara bu konuda talimat verdiği ileri sürülmüştür
ii. E.Ö.nün belirtilen talebi üzerine başvurucunun 8/6/1984 tarihli ve 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname"ye tabi kamu kuruluşu olan BOTAŞ A.Ş. İşletme ve Piyasa İşlemleri Bölge Müdürlüğünde planlama uzmanı olarak görev yapan G.Ö. ile rüşvet anlaşması yaparak 2017yılının başından itibaren 2019 yılının Aralık ayına kadar gizli bilgileri düzenli olarak aldığı, ayrıca diğer bir şüpheli olan M.F.nin de yine BOTAŞ A.Ş.de Doğalgaz İşletme ve Piyasa İşlemleri Bölge Müdürlüğünde müdür yardımcısı olan şüpheli M.K. ile rüşvet anlaşması yaparak gizli bilgileri düzenli olarak aldığı ileri sürülmüştür. Başvurucu ve M.F. tarafından hukuka aykırı olarak elde edildiği bildirilen ticari sır kapsamındaki gizli bilgi ve belgelerin E.Ö.ye gönderildiği, E.Ö.nün de kendisinde toplanan gizli bilgileri mail ortamında Gazprom Gaz yetkililerine her ay düzenli olarak ilettiği iddia edilmiştir.
iii. Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü ve Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğünün yazılarında; yabancı ülkede faaliyet yürüten Gazprom Gaza gönderilen bilgi ve belgelerden 4/9/2020 ve 7/9/2020 tarihli yazılara konu bilgi ve belgelerin "ticari sır" kapsamında gizli ve doğru verilerden oluştuğu, 10/9/2020 ve 23/9/2020 tarihli yazılara konu bilgi ve belgelerin ise içerikleri itibarıyla gizli verilerden oluştuğu bildirilmiştir.
iv. İsnat edilen eylemlerle ilgili olarak arama ve elkoyma tutanakları, yöntemince elde edilen iletişimin tespiti tutanakları, dijital materyaller üzerinde yapılan incelemeler, tespit tutanakları, bilirkişi raporları, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü ve Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğünün yazıları, suçları açıkça ikrar eden şüpheli G.Ö. ile diğer şüpheliler E.Ö., M.F., A.H.G. ve M.K.nın beyanlarının bulunduğu ileri sürülmüştür.
16. İddianamede başvurucuya yöneltilen eylemlere ilişkin olarak diğer şüphelilerin beyanlarının ilgili kısmı özetle şöyledir:
- Şüpheli E.Ö. savunmasında özetle;
i. İhbarda geçen 0 530 55... hattı ve [...]@bosphorusgaz.com mail adresini işleri ile alakalı kullandığını, üzerinde "gizli" ibaresi yer alan ya da gizli olan bir dokümanın gönderilmediğini, kendi gönderdiği verilerin halka açık olan ya da şirketinde hazırlanmış tahmin ve analizler ile alakalı veriler olduğunu, ayrıca Bosphourus şirketinin Rusya"da bulunan Gazprom şirketinin iştiraki olduğunu, yönetim kurulunda Gazprom şirketinden bir temsilci bulunduğunu ve Bosphourus Şirketinde belli oranda hisse sahibi olduklarını, bu sebeple hissedarları ve Yönetim Kurulunu bilgilendirmekle genel müdür yardımcısı olarak yükümlü olduğunu, ihbarda bahsedilen gaz giriş noktaları ve miktarları ile alakalı olan bilgilerin yıllardır EPDK ve BOTAŞ tarafından halka arz edildiğini, daha önceden sadece BOTAŞ"ın gaz ithalatçısı olduğunu ve sonrasında elinde bulunan uzun dönem doğal gaz sözleşmelerini özel şirketlere devir yoluyla özelleştirmeye başladığını, şirket olarak Gazprom ile yaptıkları sözleşmenin BOTAŞ"tan kendilerine devrolduğunu, BOTAŞ"ın kendi içinde BOTAŞ İletim ve BOTAŞ Doğalgaz Ticaret olarak ayrıldığını, BOTAŞ İletimin boru hatlarının sahibi olduğunu ve her firmanın gazını taşıdığını, BOTAŞ ile alakalı yapılan işlemler öncesinde BOTAŞ"a ithalatçı firmanın müracaatta bulunduğunu, alış ve satış sözleşmelerini vererek kapasite rezervasyonu yaptığını ve BOTAŞ"ın uygun görmesi durumunda gaz teslim edildiğini beyan etmiştir.
ii. Yönetim Kuruluna Şirket içinde hazırlanmış raporları, tahminleri, analizleri, resmî bültenleri, BOTAŞ ve EPDK"nın hazırlamış olduğu bültenleri gönderdiğini, bu raporları Boushporus Şirketinin Gazprom temsilcisinin yönlendirdiği kişilere gönderdiğini, bu hususlardan Yönetim Kurulunun bilgisinin olduğunu, bu konunun devlet sırrı niteliğinde olmadığını, bu hususların ticari sır olduğunu, paylaştıkları verilerin firmanın piyasada rekabet edebilmesi için yaptıkları tahmin ve analizlerden ibaret olduğunu, gaz firmalarının gazı USD ile alması ve BOTAŞ"ın ise TL üzerinden satış yapması nedeniyle kur farkının hesaplanmasının önemli olduğunu, BOTAŞ"ın piyasadaki en büyük hâkim olması sebebi ile hem piyasayı hem de fiyatları oluşturduğunu, özel ithalat firmalarının gazı satabilmesi için gaz fiyatlarının BOTAŞ fiyatının altında olması gerektiğini, devlet güvencesi altında olduğundan piyasada BOTAŞ ile rekabet etmenin zor olduğunu ve paylaşımların öngörülen piyasa analizleri olduğunu, serbest piyasada BOTAŞ ile firmaların ticari rekabet içinde aynı müşteriye ürün satmaya çalıştıklarını, bu sebeple bu hususların devlet sırrı olamayacağını ancak ticari sır olabileceğini belirtmiştir.
iii. Gazprom isimli firmada finans, hukuk, ön ofis, operasyon, satış pazarlama, iştirak yönetimleri departmanlarındaki şahıslar ile iletişim hâlinde olduğunu, bu firmada sık görüştüğü şahısların ön ofis departmanında V. ile D., operasyon kısmında S., ayrıca tepe yönetimlerinde bulunan T., E., A. isimli kişiler -bu kişilerle e-mail trafiklerinin- olduğunu, görüşmelerinin tamamen ticari hususlar ile alakalı olduğunu, Şirket mailinden bu iletişimi sağladığını, Boushporus Şirketinin Yönetim Kurulunda yer alan Gazprom temsilcisinin W.S. olduğunu, bu kişiye de mailler gönderdiğini ve onu Şirket hususlarında bilgilendirdiğini, sebebinin ise bu kişinin Yönetim Kurulunda yer alması olduğunu, M.F.den INCOTERMS değişikliği nedeni ile bir belge istediğini, INCOTERMS"in terimleri uluslararası ticarette kullanılan kısaltmaların bir kılavuzu olduğunu, bu belgenin gizliliğinin olmadığını, bu belgeyi INCOTERMS değişikliği ile birlikte Gümrük Bakanlığının alınan gazın sigortalanmasını talep ettiği ve sigorta yüksek maliyet getireceği için Gazprom çalışanlarına bu talebin gerekçesinin Gümrük Bakanlığının tebliği olduğunu bildirmek için istediğini, görüşmelerde geçen "şey" olarak belirttiği hususun tebliğ belgesi olduğunu, bu belgeyi M.nin e-mail ya da WhatsApp yolu ile göndermiş olabileceğini ve bir gizliliğinin olmadığını, Y.nin firmanın gümrük işleri ile ilgilenen kişi olduğunu, Gazprom sigorta yapmayı reddettiği ve gazın Türkiye"de bulunan vanasına gelene kadarki sorumluluğun Gazpromda olduğuna dair bir yazı talep etmek için M. ve Y.ye bu şekilde bir talep yazısı yazdırdığını, Gazpromdan da bu yazıyı imzalı alarak gümrüğe sunduklarını, K.nın gümrük müşaviri olduğunu, telefonunda numarasının kayıtlı olduğunu, bu kişinin daha önceden firmanın gümrük işlemleri ile ilgilendiğini, konuşmada Gümrük Bakanlığının kendilerinden talep etmiş olduğu 2018 yılında güncellenen INCOTERMS sebebi ile 2020 yılında talep ettiği sigorta şartını ve olasılıkları değerlendirdiğini, konuşmada geçen para konusunun K.nın gümrük işlerinden kaynaklı olarak Şirketlerinden alacağını sorması olduğunu, başvurucunun K.nın 60-70 bin TL civarında alacağı olduğunu söylediğini, firmanın gümrük işlerini yaptığı için bu paranın K.ya ödendiğini, rüşvet olarak ödenen bir para olmadığını, sigorta şirketlerinden fiyat teklifi ve Gümrük Bakanlığının 2018 yılında yayımladığı tebliği ile Gazpromdan alacakları resmî yazı hususlarını görüştüğünü, kesinlikle usulsüzlük yapmak için yapılan bir konuşma olmadığını ifade etmiştir.
iv. BOTAŞ tarafından taşıma bedellerinin herkese, halka arz edilen bilgiler olduğunu, Kıyıköy-Bulgaristan sınırı taşıma maliyetini öğrenmek isteme sebebinin firmanın fiyat teklifi verirken kendi müşterilerine gaz bedeli ve taşıma bedeli olarak belirleyecekleri fiyat için olduğunu, Türk Akımı boru hattı üzerinden Türkiye’ye gaz getiren firmanın Gazproma bağlı South Stream Transport B.V. olduğunu bu firmaya Gazprom haricinde BOTAŞ"ın da ortak olduğunu, South Stream Transport B.V. isimli firmanın hâlihazırda yapılan bir anlaşması bulunmadığını, taşıma bedellerinin devlet sırrı niteliğinde olmadığını, Gazprom ve BOTAŞ bu Şirkete hissedar olduğu için bu bilgi ellerinde olduğunu, sadece pazarlamada fiyat belirlemek için bu bedelleri öğrendiklerini, bu hususu Gazpromda ön büro kısmına da sorduğunu ancak kendisine bu bilgiyi bilmediklerini söylediklerini, bu sebeple M.F. ile yaptığı görüşmede bilmediklerini söylediğini, buradaki amacının öngörü yapmak olduğunu, K. olarak kastettiği kişinin M.K. olabileceği, Y.E.nin ise firmanın eski çalışanı olduğu ve şu anda South Stream Transport B.V. isimli firmada çalıştığı, başvurucunun bilmesi hususunun onun Ankara"da çalışması ile alakalı olduğunu, Kıyıköy-Bulgaristan hattındaki maliyeti öğrenme amacının kendi pazarlamalarında maliyet çıkartma olduğunu, bu bilgilerin o dönemde yayımlanmadığını, sebebinin ise anlaşmanın henüz hazır olmaması olduğunu, bu nedenle maliyetlerin de piyasaya açıklanmadığını, bu bilgileri elde etmediğini ve kimseye aktarmadığını, bu işlemlerin firmalarının öğrenme ve öngörü araştırması için yaptığı işlemler olduğunu, Şirket yöneticileri dışında başka kimseden talimat almadığını ve bir vaatte bulunulmadığını ileri sürmüştür.
v. V.nin Gazprom ön ofiste çalışan yetkili kişi olduğunu, görevinin 2020 yılı içinde yapılan bakımlarla ilgili özel ithalatçı firmalara bilgi vermek olduğunu, bu belgelerin sır niteliği taşımadığını, V.nin gönderdiği mailin bununla alakalı olduğunu, "Görüşeceğim." dediği kişinin V. olduğunu, konunun bakımın ne zaman biteceğiyle ilgili olduğunu, Argus medyada bu hususlar hakkında konuşmalar geçtiği için herkesin bilgi sahibi olduğunu, sektör içindeki herkesin bu hususları görüştüğünü, TTF"nin Avrupa enerji doğal gaz borsası olduğunu, bu borsada fiyatların belirlendiğini ve bu fiyatlar baz alınarak fiyatların belirlendiğini, her ülkenin bu verileri baz aldığını, doğal gaz sözleşmelerinin uzun dönemli olduğunu, piyasada dalgalanmalarla brente dayalı fiyat formüllerin zaman zaman bu dalgalanmalar ile işlevini kaybettiğini, piyasaların bu durumda başka referans değerler belirlediğini, bu süreçte de TTF Avrupa enerji doğal gaz borsasının referans alındığını, Gazpromun İranlılar ve Azerilerle Türkiye’nin görüşmeleri ile alakalı bir taleplerinin olmadığını, bu hususular da yayımlanmış bültenler olduğunu ve sır niteliği taşımadığını, daha önceden spot gazı özel ithalatçı firmaların getiremediğini, 2020 Eylül ayında spot gaz getirme işini firmalarının sağladığını, yönetimin tatilde olması sebebiyle bu operasyonu kendi arkadaşları ile yönettiğini, bu işlemin piyasa fiyatlarını düşürdüğünü, Türkiye gaz piyasası için referans fiyat olduğunu ve bunun ülkeye giren en düşük gaz bedelinin olduğunu, ülkeye en ucuz gazı bir firma olarak getirmiş olduklarını, uzun dönemli olarak Gazproma bu teklifi sunduklarını ve teklifin kabul edildiğini, Gazprom isimli firmadan rutin işlemler dışında bir yardım almadığını beyan etmiştir.
vi. Ayrıca daha önceki yurt dışı tecrübesi ve iyi düzeydeki İngilizcesi nedeniyle görevinin Gazprom ve onun diğer ülkelerde bulunan iştirakleri ile genel müdürü ve Yönetim Kurulunun talimatlarıyla senkronize bir şekilde çalışmasını sağlamak olduğunu, önceki pozisyonda da görevinin Yönetim Kuruluna direkt Şirketin risklerinin analizini yapmak olduğunu, bu risk analizleri içinde kur farkı, tahsilat riski, market satışı gibi işlemler olduğunu, hisse devrinden sonra da genel müdür yardımcısı pozisyonunda Yönetim Kuruluna ve genel müdüre bağlı olarak çalıştığını, doğal gaz piyasası için tüketim tahmini ve fiyat tahmini olmak üzere teknik olarak iki dinamik olduğunu, operasyonun fiziki işleyişi nedeniyle bugün yayımlanan dataların daha önceden tahmin edilebilir olduğunu, öngörünün bu işlemlerde önemli olduğunu, haftalık ve aylık tahminlerin yapılması gerektiğini ve ilgili birimlerce bu tahminlerin yapıldığını, piyasada BOTAŞ"ın hem market yapı hem de fiyat belirleyici ve %80 büyüklükte olduğunu, bu sebeple BOTAŞ"ın fiyat belirlemesinden kaynaklı bu fiyatların önceden tahmin edilmesinin çok önemli bir husus olduğunu hatta bunun yeterli olmadığını, çoğu zaman BOTAŞ alım fiyatları altında tüketiciye göre fiyat belirlendiğini, çoğu dönemde de zararına satışlar yaptığını, tahmin edilen fiyatların çoğu dönemde önemi olmadığını, yapılan haftalık, aylık ve yıllık tahminler ile tüm firmaların müşterilerinden talepleri ve tahminlerini toplayarak Gazproma bildirdiğini, bunun tüm ülkelerinde bu şekilde olduğunu, boru hatlarında gaz birikiminin önlenmesi ve Gazpromun ne kadar üretim yapacağını öngörmesi için gerekli olduğunu, her perşembe günü bu verilerin Gazproma ülkelerde bulunan şirketler tarafından gönderildiğini, tüketim tahmini yapmanın enerji sektöründe olmazsa olmaz olduğunu, bu konular hakkında analiz programları da bulunduğunu, firmalarında tüketim tahminleri için program kullanılmadığını, firmalarında tahminlerin EPDK, ARGUS, ENERJİAQ gibi kurumların açıklamaları ile belirlendiğini, danışmanlık hizmetlerini veren firmalardan da faydalanıldığını, fiyat analizinin de enerji sektöründe önemli yer kapladığını, Boushporus Şirketi olarak ithal aldıkları gazdan ticari olarak kâr sağlamak için fiyat tahminlerinin önemli olduğunu ve tahminlerde bulunduklarını, bu fiyat tahminlerinde Bloomborg, ruters, platts isimli programları kullandıklarını, bu programların getirmiş olduğu fiyatları şirket formülüne koyarak bir fiyat tahmin ettiklerini, bu formül ile gaz alım fiyatlarını tahmin ettiklerini, önlerindeki 3-6 ay ve 1-2 yıllık veriler için tahmin dataları oluşturduklarını, bu işlemleri bütün enerji sektöründeki firmaların yaptığını, açık kaynaklarda da fiyatlarla alakalı çok sayıda veri olduğunu, Boushporus gaz olarak 2019 yılında hiç gaz satmadıklarını belirtmiştir.
vii. Nereden temin edildiğini ve gizli olup olmadığı hakkında bilgisinin olmadığını belirttiği ve gizli olmadığını düşündüğü 1 numaralı belgede BOTAŞ"ın ithal ettiği gaz miktarları ile alakalı veriler olduğunu, genel müdürünün kendisine verdiğini ve bu tablonun hazırlanmış tahmin raporu olduğunu, Gazproma göndermelerini istediğini ve belgede tarih belirtilmediği için belge hakkında bu kadar bilgi sahibi olduğunu, 2 numaralı belgenin 2019 yılı Q1, 2019 yılı Q2, 2019 yılı Q3 ait miktar verileri olduğunu, bu tablonun muhtemelen M.G., M.F. ya da başvurucunun çalışması sonucu kendisine gönderilmiş belgeler olduğunu, bu belgenin gizli olmadığını düşündüğünü ve 2019 yılında ait olan verileri zaten EPDK"nın da yayımladığını, 3 numaralı delilin 2021 yılı ile alakalı fiyat tahminlerini içerdiğini, bu tabloya benzer tahminler gönderdiğini, bu bilgilerin gizli olmadığını düşündüğünü, firmalarının piyasadan topladığı veriler ile hazırladığı fiyat tahminlerinin olduğunu, doğal gaz fiyatları yılın mart ayında netleştiğini ifade etmiştir.
viii. Boushporus isimli firmanın Gazpromdan gaz alımı yaparken Türkiye"deki tüketim ve fiyat tahminlerini analiz ederek daha ucuz gaz alımı sağlamak amacında olduğunu, tahminlerini piyasadaki fiyatlardan daha aşağı, miktar yönünden ise daha yüksek tuttuklarını, şahsi olarak herhangi bir maddi menfaat temin etmediğini, firma olarak ise daha düşük fiyata gaz alımı taleplerinin olduğunu, piyasadan bilgi toplama amaçlı kendi bilgisi dahilinde herhangi bir veri toplaması olmadığını, Serkan Özbilgin"in EPDK ve BOTAŞ ile iletişimi sağladığını, G.Ö. isimli şahsı tanımadığını, G.Ö.nün başvurucu ile iletişim hâlinde olduğunun bilgisi dâhilinde olmadığını, firma olarak ucuza gaz aldıkları için bu değerlerin piyasada emsal oluşturmadığını ve gelecek dönemde de yeni gaz alımlarında etkili olmadığını beyan etmiştir.
- Şüpheli M.F. savunmasında özetle;
i. E.Ö. ile aralarında bir konuşma olduğunu, bahsedilen konunun Gazpromda satın alınan gazın taşınması sırasında kendilerinin teslim alma noktası olan Kıyıköy"e gelinceye kadarki gazın sorumluluğu ve sigortası hususu olduğunu, bu konu hakkında E.Ö. ile görüştüğünü, "2018 Kasım şeyi" olarak bahsedilenin bu husus ile ilgili olarak o tarihlerde devletin yayımladığı özelge diye hatırladığı belge olduğunu, bunun herhangi bir sır durumunun olmadığını, bu özelgeyi okuyup karşı taraftan isteyeceği talep yazısı ile ilgili hususların kafasında netleşmesi için E.Ö.ye gönderdiğini E.Ö.nün sormuş olduğu maliyet konusu hakkında herhangi bir bilgisinin olmadığını, eğer bir yerde yayımlanmışsa görmüş olabileceğini ve bilgi sahibi olduğunu düşünerek kendisine sormuş olabileceğini, telefonda E.Ö. ile görüşürken sorusuna karşılık o an kafasından geçeni sesli düşündüğünü ancak hemen sonra onların da bilemeyeceğini değerlendirdiğini ve görüşmenin bu doğrultuda olduğunu beyan etmiştir.
ii. Konuşmada geçen V. isimli kişinin Gazprom isimli firmanın güney ülkelerine gaz sevk eden bölümünün operasyonel kısmında çalışan V.B. isimli kişi olduğunu, bu kişinin gaz sevkiyatı ve fatura miktarları ile fiyatı konusunda mutabakat sağladığı şahıs olduğunu, gaz sattıkları müşterilerin isteğine göre bazen rutin miktardan fazla gaz taleplerinin olabildiğini, Gazpromda bu durumların olabileceğini bildiğinden dolayı o tarihte çalışma yapacağı için kendilerine bu şekilde bildirimde bulunduğunu, kendilerinin iki yazı arasındaki uyumsuzluğu konuşarak Şirket bazında halletmeye çalıştıklarını, başvurucu şirketlerinin Ankara temsilcisi olduğundan ve bu konuda danıştığı herhangi bir şirket olabileceğini düşündüğünden başvurucudan bilgi talep ettiğini, ona gelmiş güncel bilgi olup olmadığını sormak için onu aradığını ve onun da bizzat M.G. tarafından talimat gelmesi durumunda bu konularla ilgili bir çalışma yapabileceğini söylediğini belirtmiştir.
iii. İran ve Azerbaycan gaz fiyatlarını öğrenmenin Şirkete ne gibi bir avantaj sağlayacağı konusunda bilgisinin olmadığını, işin ticari ve strateji boyutunu bilmediğini, kendisinden bu bilgiyi hatırladığı kadarı ile M.G.nin talep ettiğini, M.G.nin talimatı üzerine konu hakkında bilgi sahibi olduğunu düşündüğü başvurucuya sorduğunu, onun da M.G.nin talep etmesi durumunda bu konuda çalışma yapabileceğini bildirdiğini, neden bu bilgilerin talep edildiğini bilmediğini, sadece çalışan olarak üstünden gelen talimatı yerine getirmeye çalıştığını, bu bilgilerin başka devletlerin eline geçmesi durumunun yine bir ticari bir konu olduğunu ve kendi çalışma alanı dışında olduğunu, bu nedenle bir fikrinin olmadığını, ülkenin zafiyete uğramasını kesinlikle istemediğini, başvurucunun bu bilgileri hangi kurumdan ve kimden elde ettiği konusunda herhangi bir bilgisinin olmadığını ve kendisine söylemediğini beyan etmiştir.
iv. E.Ö. ile aralarında geçen görüşme içeriğinde "LNC" diye bahsedilenin sıvılaştırılmış doğal gaz olduğunu, bu gazın özel taşıma şartlarının bulunduğunu ve ayrıca tesislerde işlenerek doğal gaza dönüştürüldüğünü, yapılan görüşmenin de bu gazın fiyatı ile ilgili görüşme olduğunu ancak kendisinin İran ve Azerbaycan gazlarının bu fiyatlandırma sistemine çevrilmesi ile alakalı bir bilgisinin olmadığını, o sıralarda piyasadan BOTAŞ"ın LNC gazı ile alakalı bir ihale yaptığını fakat TFF fiyatlarından daha fazla olacağı için taraflarla tam anlaşamadığını ancak anlaştığı gazın fiyatının da TFF fiyatlarından olacağını ve bu işin de 2020 yılının 3. çeyreğinde olacağını duyduğunu E.Ö.ye söylediğini, bunu sektördeki konuşmalardan duyduğunu, TFF diye bahsedilen konunun ise doğal gazın dünyaca kabul gören Hollanda standartları fiyatının olduğunu, Gazpromun E.Ö.den istediği bilgiler ve fiyatlandırma koşulları hakkında ise herhangi bir bilgisinin olmadığını, fiyatlandırma koşulları ile ilgili olarak firmanın Ankara temsilcisinin de bilgisi olabileceğini değerlendirdiğinden bu konuyu başvurucuya da sorabileceğini E.Ö.ye söylediğini ifade etmiştir.
v. 2019 yılının Şirket tarafından gaz satışının az yapıldığı bir yıl olduğunu, muhtemelen yönetim tarafından E.Ö.ye bunun neden olduğu ile alakalı bir soru yöneltildiğini, E.Ö.nün de bunu kendisine sorduğunu, buna karşılık olarak sözleşmenin sene başında yapıldığını, BOTAŞ fiyatında ve dolar kurunda bir kesinlik olmadığından müşteriler ile anlaşma sağlanamadığını ve sebeplerin bunlar olduğunu tahmin ettiğini söylediğini beyan etmiştir.
vi. Ayrıca G.Ö. isimli şahsı tanımadığını, kendisine gösterilen mail eklerindeki tablolarda yer alan tarihler, hatlar, günlük ve aylık tüketim miktarlarının kendisinin tuttuğu ve ayrıca bu işle ilgili resmî kurumların herkese açık veriler üzerinden yaptığı tablolarla uyumlu olduğunu, Bosphorus Şirketinin gaz alım ve satım miktarları ile ilgilenen biriminde çalıştığını, tabloları hazırladığı için üstü olan E.Ö.nün kendisine ekran alıntısı ve fotoğraf şeklinde göndermiş olduğu görüntüleri de kendisine söylediği üzere tablo hâline getirip gönderdiği verilerdeki rakamlarda herhangi bir oynama yapmadan ve rakamlara müdahale etmeden Excel veya grafik hâline dönüştürerek geri gönderdiği tablolar olduğunu tahmin ettiğini, kendisine gösterilen tabloların da istatistik için tuttuğu tablolar olduğunu, bu tablolarda fiyat ve gelecek ile ilgili tahmin bulunmadığını, kendisine gösterilen verilerdeki bilgileri E.Ö.den almış olabileceğini, şu an için emin olmadığını, bu verileri E.Ö.nün nereden ve ne şekilde temin ettiği kimlerle paylaştığı konusunda herhangi bir bilgisinin olmadığını, kendisine gönderilen verilerin kesin veri olduğunu bilmediğini bunların tahmin olduğunu düşündüğünü, bu şekilde olan verilere kendisinin ya da Şirketinin ulaşmış olacağının aklının ucundan dahi geçmeyeceğini, D.O.L. ve S.S.L. isimli şahısları ise tanımadığını ifade etmiştir.
- Şüpheli G.Ö. savunmasında özetle;
i. Bosphorus Gaz A.Ş isimli Şirketin yöneticisi olan başvurucuyu yaklaşık 8-10 senedir tanıdığını, daha önce BOTAŞ"ta çalıştıktan sonra Bosphorus Gaz A.Ş.ye geçen F.İ.nin kendisini başvurucuyla tanıştırdığını, tanışmadan sonra başvurucu ile iş nedeniyle zaman zaman görüşmelerinin olduğunu, 2017 yılına kadar iş gereği çeşitli ortamlarda karşılaşıp piyasa ile ilgili genel konulardan konuşmuşluğunun olduğunu, 2017 yılında yine iş dolayısıyla bir araya geldiklerinde başvurucunun BOTAŞ"ın günlük işletme raporunu kendisinden istediğini, başvurucuya işletme raporlarının %90"lık kısmının Elektronik Bülten Tablosu"nda yayımlandığını söylediğini, başvurucunun yayımlanmayan %10"luk kısmı içerir raporu istediğini ve bu raporu patronu olan A.Ş. ve Şirketin genel müdürü olan M.G.nin istediğini söylediğini, bunun üzerine Elektronik Bülten Tablosu"nda yayımlanmayan günlük işletme raporunun %10"luk kısmını içerir bilgileri başvurucuya WhatsApp uygulaması ile cep telefonundan gönderdiğini, söz konusu günlük işletme raporlarının kendisine de işi gereği her gün mail olarak Dispatch"ten (Gaz Kontrol Merkezi) gönderildiğini, tarafına atılan maili başvurucuya gönderdiğini belirtmiştir.
ii. Bu talebini karşıladıktan sonra başvurucunun kendisinden günlük işletme raporunun tamamını her gün bu şekilde göndermesini istediğini, eğer gönderirse her ay düzenli olarak 1.500 TL vereceğini söylediğini, teklif ettiği işletme raporlarını göndermesi karşılığında 1.500 TL"yi kabul ettiğini, bu tekliften sonra her gün düzenli olarak Elektronik Bülten Tablosu"nda yer almayan BOTAŞ"ın günlük işletme raporunu Bosphorus Gaz Şirketinin yöneticisi olan başvurucuya göndermeye başladığını, her gün Dispatch tarafından mail olarak gönderilen günlük işletme raporlarını WhatsApp ve e-posta yoluyla göndermeye başladığını, bu şeklide BOTAŞ"ın Elektronik Bülten Tablosu"nda yer almayan günlük işletme raporunu 2017 yılının başlarından 2019 yılının Aralık ayının sonuna kadar gönderdiğini ve bunun karşılığında başvurucu tarafından kendisine her ay düzenli olarak 1.500 TL verildiğini, bu ücretin zamanla 2.000 TL, 2.500 TL ve 3.000 TL olarak da artırıldığını, aldığı paranın miktarının başvurucu tarafından belirlendiğini, miktarın artırılması yönünde talebinin olmadığını, söz konusu paraları Tepe Prime isimli iş merkezinin 2. katında bulunan ve başvurucunun yöneticiliğini yaptığı Bosphorus Gaz A.Ş.deki ofisine giderek başvurucudan her ay düzenli olarak elden aldığını, hiçbir şekilde banka üzerinden tarafına para gönderilmediğini beyan etmiştir.
iii. Başvurucuya BOTAŞ"ın günlük işletme raporunu vermeye devam ettiği sırada kendisinden BOTAŞ"ın doğal gaz ithalat fiyatlarını da istemeye başladığını, doğal gaz ithalat fiyatlarını hatırladığı kadarıyla başvurucunun 3-5 kez istediğini, iki kez doğal gaz ithalat fiyatlarını öğrenerek yine WhatsApp ve e-posta üzerinden başvurucuya gönderdiğini, BOTAŞ"ın doğal gaz ithalat fiyatlarını o dönem Alım ve İhracat Daire Başkanlığında çalışan A.G.den öğrendiğini, bu fiyat tablolarını başvurucuya WhatsApp ya da e-posta üzerinden gönderdiğini, A.G. ile aynı kurumda çalıştığı için onunla samimiyetinin olduğunu, bu samimiyete binaen fiyat tablolarını kendisine verdiğini, A.G.nin herhangi bir maddi ve manevi talebinin olmadığını, ona herhangi bir para vermediğini, menfaat sağlamadığını ve vaatte bulunmadığını, başvurucuya 2017 yılından 2019 yılının Aralık ayının sonuna kadar her gün düzenli olarak gönderdiği Enerji Elektronik Bülten Tablosu"nda yayımlanmayan BOTAŞ"ın günlük işletme raporları ile kendisinden 3-5 kez istediği ve kendisinin de 2 kez A.G.den temin ederek göndermiş olduğu BOTAŞ doğal gaz alım fiyat listelerinin gizli ve kurum dışından kimsenin bilmemesi gereken bilgiler olduğunu bildiğini ancak başvurucunun düzenli olarak para vermesi üzerine zaafına yenilip bu bilgi ve belgeleri başvurucuya gönderdiğini, vermiş olduğu bilgi ve belgelerin ne amaçla kullanıldığını bilmediğini ifade etmiştir.
iv. Başvurucunun her ay düzenli olarak vermiş olduğu parayı 2020 yılı başında düşürmeye başladığını, bunun üzerine bilgi ve belge göndermemeye ve taleplerini karşılamamaya başladığını, bu tarihten sonra kendisinden hiçbir şekilde bilgi ve belge talep etmediğini, bu bilgi ve belgelerin kurum dışından birileri tarafından öğrenilmesinin mümkün olamayacağını, başvurucunun BOTAŞ"tan başka şahıslar bularak bu bilgi ve belgelere ulaştığı yönünde kendisinde kanaat oluşmaya başladığını, hatta başvurucuya bilgi göndermeyince "Bir tek sen mi varsın, Bosphorusun ulaşamayacağı kişi yoktur." dediğini, başvurucunun daha önce kendisinden talep ettiği ve kendisinin de gönderdiği günlük tüketim raporları ve doğal gaz ithalat fiyatlarını sonrasında BOTAŞ Finansman Daire Başkanlığında bütçe müdürü olan H.H.Ü.den temin ettiğini düşündüğünü, bu kişiyle başvurucunun çok samimi olduğunu, sürekli aynı sosyal ortamları paylaştıklarını, H.H.Ü.nün de görevi gereği doğal gaz fiyatlarını bilen şahıslardan olduğunu, bu sebeplerden ötürü başvurucuya doğal gaz fiyatlarını vermiş olabileceğini, başvurucunun BOTAŞ"ın günlük işletme raporlarını ise BOTAŞ Bölge Müdürlüğünde piyasa işlemleri müdürü olarak görev yapan İ.A.dan temin ettiğini düşündüğünü, İ.A.nın da tıpkı H.H.Ü. gibi başvurucuyla çok samimi olduğunu, aynı zamanda İ.A., H.H.Ü. ve başvurucunun birlikte sosyal ortamlarda bulunduklarını, başvurucu ile irtibatını kestikten sonra bu şahsın çalıştığı birime geldiğinde direkt İ.A.nın yanına gittiğini, samimiyetleri, sosyal ortamlardaki arkadaşlıkları, başvurucunun günlük işletme raporları ile doğal gaz fiyatlarını mutlaka elde etmesi gerektiği ve artık kendisinden de temin edemediği hususlarını bir araya getirdiğinde bilgileri bu kişilerden temin ettiğini düşündüğünü, bu kişilere de yine kendisine verdiği gibi her ay düzenli olarak para verdiği kanaatinde olduğunu çünkü başvurucunun istemiş olduğu bilgilerin gizli bilgiler olduğunu, bu bilgileri veren kişinin işin riskini de düşünerek menfaat elde ettiğini ileri sürmüştür.
v. Ayrıca F.İ. ile uzun zamandır arkadaş ve çok samimi olduklarını, zaman zaman sohbet ederken başvurucuya BOTAŞ"ın günlük işletme raporlarını düzenli olarak gönderdiğini, karşılığında ise başvurucu tarafından düzenli olarak maaşa bağlandığını F.İ.ye söylediğini, ancak ithal doğal gaz fiyatlarını gönderdiğini ise söylemediğini, F.İ.nin ise başvurucunun kendisinden de doğal gaz fiyatlarını öğrenmesini istediğini, kendisinin de bu fiyatları öğrenebileceğini belirtip karşılığında ne kadar para verebileceklerini sorduğunda düşük miktarlı bir teklif aldığını ve bundan dolayı başvurucunun teklifini kabul etmediğini söylediğini, F.İ. ile Alım ve İhracat Daire Başkanlığında çalışan A.G.nin samimi arkadaş olduklarını, F.İ.nin muhtemelen bu bilgileri temin etmiş olsaydı bu kişiden temin edeceğini, F.İ.nin doğal gaz fiyatlarını öğrenip öğrenmediğini bilmediğini ancak para karşılığı başvurucunun talebinin olduğunu F.İ.nin söylediklerinden bildiğini, başvurucu haricinde kendisinden BOTAŞ"ın doğal gaz ithalat fiyatları ile günlük tüketim raporlarını talep eden kimsenin olmadığını, bu şahıs haricinde hiç kimseye bu bilgileri vermediğini, isimlerini saymış olduğu BOTAŞ çalışanlarının da başvurucu haricinde başka kişilere bu bilgileri verdiklerine dair herhangi bir bilgisinin olmadığını beyan etmiştir.
- Şüpheli M.K. savunmasında özetle;
i. Başvurucuyu 5-10 yıldır tanıdığını ve onunla samimiyetinin olmadığını, firmasının doğal gaz taşıtma işi yapmasından dolayı doğal gaz taşıtma işleriyle ilgili görüştüklerini, G.Ö.yü yaklaşık olarak 20 yıldır tanıdığını, BOTAŞ"ta kendisine bağlı olarak çalışmaya devam ettiğini, aynı yerde çalışmaları ve yaklaşık olarak 20 yıldır birbirlerini tanımalarından dolayı görüştüklerini, BOTAŞ"ta Gaz İletim bölümünde soy ismi K. olan sadece kendisinin olduğunu, M.F.yi yaklaşık 7-8 yıldır tanıdığını ve onunla gaz taşıma konularında görüştüğünü, E.Ö.nün öğrenmek istediği Kıyıköy-Bulgaristan sınırı taşıma maliyetinin sır yani gizli bilgi olduğunu ve bu konu hakkında bilgisinin olmadığını, bu bilgiyi E.Ö.nün öğrenip Gazprom tarafından Bosphorus Gaz A.Ş.ye satılacak gazın fiyatını tahmin etmek için araştırma yapıyor olabileceğini, sadece kulaktan dolma ve doğruluğunu bilmediği bazı bilgilerin olduğunu, bu bilgileri BOTAŞ"ın Genel Müdürlüğü üst yöneticileri ve transit hattı işleten yöneticilerin bildiğini, bu konu hakkında net bilgisinin olmadığını, M.F.nin bu bilgileri daha önceden çalıştığı firma dolayısıyla bildiğini düşündüğünü, kendisine bu tarihler arasında herhangi bir değişiklik olabilir mi diye sormuş olabileceğini, planlı bakım günlerinin Rus firması olan Gazprom tarafından ithalatçı firmalara -Bosphorus Gaz A.Ş. isimli firma da dâhil olmak üzere- önceden bildirildiğini beyan etmiştir.
ii. M.F.nin bakım programının revize edilip edilmeyeceğini araştırıyor olabileceğini, bunun kararını kendisi ve ekibi verdiği için kendisine sorduğunu, bu yılki pandemi süreci nedeniyle bakım tarihlerinin daha net olmadığını ancak yine de bakım yapacaklarını belirttiğini, bu konuda bilgi verme amacının karşı Şirketin COVID nedeniyle herhangi bir ertelemenin olmayacağı beklentisine girmemesi için olduğunu, vermiş olduğu bilgileri BOTAŞ"ın resmî sayfasında yayımlanmadan önce mi veya yayımlandıktan sonra mı verdiğini hatırlamadığını, genel olarak taşıtan firmaların mağdur olamaması için BOTAŞ"ın resmî sayfasında yayımlamadan gizli bilgiler haricinde rutin bilgileri verdiğini, gaz kesintileri bilgilerini ve sürelerini öğrenen şirketlerin mağdur olmamak için daha önceden tedbirlerini aldıklarını belirtmiştir.
iii. İçerikte geçen ""devam eden çalışma" diye bahsettiği konunun Kıyıköy Terminali"nden gaz alınımını etkileyen planlı bakım ve onarım dönemi olduğunu, bu konuyu büyük ihtimalle yayımlamayı geciktirdiğini, bu firmanın Gazprom firması üzerinden bilgisi olduğu için revize olma umudu ile kendisini arayarak neden yayımlanıp yayımlanmadığını sorduğunu, kendisinin de cevap verdiğini, tekrar unutmamak için WhatsApp üzerinden bilgilendirme yapmasını istediğini, büyük ihtimalle M.F.nin yöneticilerinin ay sonu planı istiyor olabileceğini ve bunun kendisi ile bir alakasının olmadığını, herhangi bir ay sonu planını M.F.ye vermediğini, M.F.nin bu bilgileri isteme sebebinin bu kararların kendisi tarafından verilmesinin olduğunu, şirketlerin mağdur olmaması ve gerekli önlemleri almaları için bu tür bilgileri paylaştığını, bu paylaşımlarından herhangi bir menfaat elde etmediğini ve ayrıca kurumu olan BOTAŞ"ı bu şirketler nezdinde cezai durumlara düşürmemek için bilgilendirme yaptığını ileri sürmüştür.
iv. İran ve Azerbaycan gazı kapasitesi konusunda M.F. ile aralarında gerçekleşen mesajlaşmada bütün firmalar da dâhil bütün piyasa aktörlerine iletim şebekesinin gelişimi hakkında düzenli olarak gerekli bilgilendirme ve sunumlar yaptığı için M.F. de İran"dan ve Azerbaycan"dan alınabilecek gaz artış kapasitesini takip ettiğinden M.F.nin bu soruları kendisine sorduğunu, bu bilgilendirmeyi M.F.nin herhangi bir beklentisi olmaması ve ilgili ülkelerden ilave gaz alma düşüncesine girmemesi için yaptığını, 17/8/2020tarihli diğer görüşmede bahsedilen işlemlerin günlük gaz giriş miktarları ile ilgili işlemler olduğunu, M.F.nin çalıştığı Bosphorus Gaz A.Ş.nin BOTAŞ İletim EBT"ye göndermiş olduğu günlük çekiş miktarının BOTAŞ İletim tarafından tam alınamadığı ve dolayısıyla BOTAŞ yüzünden Bosphorus Gaz A.Ş.ye teminat yetersizliği nedeniyle EPİAŞ (Enerji Piyasaları İşletme A.Ş.) tarafından teminat cezası kesileceği ve bu cezanın BOTAŞ"a da rücu edilme ihtimali olduğunu çünkü BOTAŞ"ın burada gaz iletiminde kusuru olduğunu, kendisinin görüşmeler ve mesajlaşmaları da kurum tarafından yapılan bir hatadan dolayı Şirketin uğradığı mağduriyeti ay sonuna kadar gidermek için gerçekleştirdiğini ifade etmiştir.
v. M.F.nin sadece Azerbaycan ve İran gazının giriş kapasitesi ile ilgili bilgiler sorduğunu, gazların fiyat yöntemi ve metodolojisinden bahsedildiğini, bu konunun kendisinin çalıştığı konum ile alakasının olmadığını, G.Ö.nün hiyerarşik anlamda kendisine bağlı olarak çalıştığını ve bilgilere ulaşma yetkisinin olup olmadığını şu an tam olarak hatırlamadığını, kendisine gösterilmiş olan belgeler arasında iletim şebekesinin doğal gaz arz talep değerlendirmesi hakkındaki bilginin ve 16/1/2019 tarihinde iletim şebekesine arz kaynaklarından yapılacak gaz giriş miktarlarının gaz kontrol merkezinde Dispatch personeli tarafından kullanılan günlük program bilgilerinin olduğunu, EPDK tarafından kuruluşa gönderilen Makedonya ve Bulgaristan için yapılan ihracat başvurusunu değerlendirmek için BOTAŞ"tan görüş alma yazısının olduğu belgelerin kendi bölümünü ilgilendirdiğini ancak G.Ö. isimli şahsa bu belgelerin hiçbirini yaptırmadığını, bunun bu kişinin görev kapsamında olmadığını beyan etmiştir.
- Şüpheli A.H.G. savunmasında özetle; Aynı kurumda görev yaptığı arkadaşı G.Ö.nün kendisinden istediği bilgileri aralarındaki samimiyete binaen ve maddi bir menfaat gütmeden verdiğini, bu bilgileri G.Ö.nün kimlerle hangi amaçla paylaştığını bilmediğini, verdiği bilgilerin gizli bilgiler olmadığını beyan etmiştir.
17. Başvurucuya isnat edilen suça dayanak olan olgulara ilişkin hukuki değerlendirmeler iddianamede şöyle ifade edilmiştir:
"İddia, arama ve el koyma tutanakları, CMK 135. maddeye göre elde edilen iletişimin tespiti tutanakları, dijital materyaller üzerinde yapılan incelemeler, tespit tutanakları, bilirkişi raporları, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü ve Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 4/7/2020 tarih ve 50875018 - 622.03(622.03) - E. 27604 sayılı, 7/9/2020 tarih ve 50875018 - 622.03 (622.03) - E. 28248 sayılı yazıları, şüpheli G.Ö."nün atılı suçları ikrar eden beyanları, şüpheliler [E.Ö], S.Ö., M.F., A.H.G.(Ö.)ve M.K."nın tevilli ikrara dönük beyanları bir bütün olarak değerlendirildiğinde,
Şüphelilerin birlikte hareket ederek Türkiye Cumhuriyetinin gizli belge ve bilgilerini yurt dışına aktardıkları, enerji güvenliğini tehlikeye düşürdükleri,
...
2. ) Şüphelilerden Serkan Özbilgin"in Devletin gizli kalması gereken bilgilerini Siyasal veya Askeri Casusluk Amacıyla Temin Etme, zincirleme suç şeklinde rüşvet vermek suçlarını işlediği anlaşılmakla; ..."
18. İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) 23/10/2020 tarihinde iddianamenin kabulüne karar vermiş ve E.2020/324 sayılı dosya üzerinden kovuşturma aşaması başlamıştır.
19. Mahkemece aynı tarihte yapılan tensip incelemesinde başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar verilmiştir. Mahkeme ayrıca anılan kararda, 20/11/2020 ve 18/12/2020 tarihlerinde başvurucunun tutukluluk durumunun incelenmesine de karar vermiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Tutuklu sanıklar E.Ö., G.Ö., M.K., M.F. ve Serkan Özbilgin"in üzerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü"nün 2/9/2020 tarihli yazıları ekinde bulunan 2/9/2020 tarihli 57 sayfadan ibaret tutanak, 2/9/2020 tarihli 70 sayfadan ibaret bilirkişi raporu, ... sanık Serkan Özbilgin"den elde edilen Apple marka cep telefonuna ait 7/9/2020 tarihli 4 sayfadan ibaret ön inceleme tutanağı ve9/9/2020 tarihli 9 sayfadan ibaret ön inceleme tutanağı, ... sanık Serkan Özbilgin"den elde edilen cep Huvai Marka telefonuna ait 21/9/2020 tarihli 4 sayfadan ibaret ön inceleme tutanağı, CMK 135. maddesine göre elde edilen iletişimin tespiti tutanakları, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü ve Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 4/7/2020 tarih ve 50875018 - 622.03(622.03) - E. 27604 sayılı, 7/9/2020 tarih ve 50875018 - 622.03 (622.03) - E. 28248 sayılı yazıları, sanık G.Ö.nün ikrar içeren savunma ve beyanları, diğer sanıkların tevil yollu ikrarları, arama tutanakları ve ekleri vs. deliller kapsamında kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut deliller bulunması, sanıkların üzerine atılı suçun tutuklama sebeplerinin kanuni karine olarak varsayıldığı, CMK 100/3-a. 11 alt bendinde sayılan katalog suç oluşu, sanığa isnat edilen suçun kanunda öngörülen cezalarının alt ve üst sınırlarının kaçma şüphesini doğurması, Anayasının 13. maddesindeki hukuki düzenleme de değerlendirildiğinde sanığın eyleminin subüta ermesi halinde sanığa verilmesi muhtemel ceza veya güvenlik tedbiri ile tutuklama tedbirinin ölçülü olması, sanık üzerinde adli kontrol hükümleri ile yeterli ve etkili hukuksal denetim sağlanamayacak oluşu dikkate alınarak ... tutukluluğa itirazlarının ayrı ayrı reddi ile sanıkların CMK. 100 ve devamı maddeleri gereğince tutukluluk hallerinin devamına... [karar verildi.]"
20. Başvurucu 4/11/2020 tarihinde tutuklama kararına itiraz etmiş; İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi 23/11/2020 tarihinde itirazın kesin olarak reddine karar vermiştir.
21. Başvurucu, anılan kararın 1/12/2020 tarihinde tebliğ edildiğini belirterek 22/12/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
22. Mahkeme 23/12/2020 tarihinde yaptığı ilk duruşmada başvurucunun ve müdafilerinin esasa ilişkin savunmalarını almış, ayrıca tutukluluğa dair söyleyeceklerini dinlemiş ve duruşma sonunda başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Tutuklu sanıklar E. Ö., G.Ö., M.K., M.F. ve Serkan Özbilgin"in üzerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu, tutanaklar dosya içerisinde bulunan ön inceleme tutanakları, CMK 135.Maddesine göre elde edilen iletişimin tespiti tutanakları, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü ve Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğünün yazıları, sanık G.Ö."nün emniyet ve sorgudaki ikrar içeren savunma ve beyanlarına rağmen huzurda yaptığı savunmada önceki beyanlarından dönmüş oluşu, diğer sanıkların tevil yollu ikrarları, arama tutanakları ve ekleri vs. deliller kapsamında kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut deliller bulunması, sanıkların üzerine atılı suçun tutuklama sebeplerinin kanuni karine olarak varsayıldığı, sanıklara isnat edilen suçun kanunda öngörülen cezalarının alt ve üst sınırlarının kaçma şüphesini doğurması, Anayasının 13. maddesindeki hukuki düzenleme de değerlendirildiğinde sanıkların eyleminin subüta ermesi halinde sanıklara verilmesi muhtemel ceza veya güvenlik tedbiri ile tutuklama tedbirinin ölçülü olması, sanıklar üzerinde adli kontrol hükümleri ile yeterli ve etkili hukuksal denetim sağlanamayacak oluşu dikkate alındığında sanıkların CMK. 100 ve devamı maddeleri gereğince tutukluluk halinin devamına... [karar verildi.]"
23. Mahkemece 17/2/2021 tarihli duruşmada tanık beyanı alınmış, eksik hususların giderilmesine yönelik işlemler yapılmış ve duruşma sonunda başvurucunun rüşvet suçu yönünden tahliyesiyle birlikte atılı diğer suç yönünden tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Tutuklu sanıklar E.Ö., G.Ö. ve Serkan Özbilgin"in üzerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu, tutanaklar dosya içerisinde bulunan ön inceleme tutanakları, CMK 135. maddesine göre elde edilen iletişimin tespiti tutanakları, tapeler, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü ve Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğünün yazıları, sanık savunmaları ve içeriği arama tutanakları ve ekleri vs. deliller kapsamında kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut deliller bulunması, sanıklara isnat edilen suçun kanunda öngörülen cezalarının alt ve üst sınırlarının kaçma şüphesini doğurması, Anayasının 13. maddesindeki hukuki düzenleme de değerlendirildiğinde sanıkların eyleminin subüta ermesi halinde sanıklara verilmesi muhtemel ceza veya güvenlik tedbiri ile tutuklama tedbirinin ölçülü olması, sanıklar üzerinde adli kontrol hükümleri ile yeterli ve etkili hukuksal denetim sağlanamayacak oluşu dikkate alındığında sanıklarınCMK. 100 ve devamı maddeleri gereğince tutukluluk halinin devamına... [karar verildi.]"
24. Mahkeme 4/5/2021 tarihli duruşmada başvurucunun devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askerî casusluk amacıyla temin etme suçu yönünden de yurt dışı çıkış yasağı şeklindeki adli kontrol tedbiriyle birlikte tahliyesine karar vermiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Tutuklu sanıklar Serkan Özbilgin, G.Ö., E.Ö.nün tutuklulukta geçirdiği süre, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığının yazı cevabı ve ekindeki belgeler, mevcut delil durumu dikkate alındığında şu aşamadan sonra tutukluluğun ölçülü olmayacağı ve tutukluluktan beklenen faydanın adli kontrol ile de sağlanabileceği değerlendirilerek tüm tutuklu sanıkların CMK 109/3-a maddesindeki yurt dışına çıkış yasağı adli kontrol yasağı uygulanmak suretiyle derhal tahliyelerine... [karar verildi.]"
25. Bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla dava, İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2020/324 sayılı dosyasında derdesttir.
IV. İLGİLİ HUKUK
26. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun "Rüşvet" kenar başlıklı 252. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"(1) Görevinin ifasıyla ilgili bir işi yapması veya yapmaması için, doğrudan veya aracılar vasıtasıyla, bir kamu görevlisine veya göstereceği bir başka kişiye menfaat sağlayan kişi, dört yıldan oniki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
...
(8) Bu madde hükümleri;
...
b) Kamu kurum veya kuruluşlarının ya da kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının iştirakiyle kurulmuş şirketler"
27. 5237 sayılı Kanun"un "Siyasal veya askerî casusluk" kenar başlıklı 328. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
"(1) Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla, gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temin eden kimseye onbeş yıldan yirmi yıla kadar hapis cezası verilir. "
28. İlgili diğer hukuk için bkz. Adem Türkel, B. No: 2017/632, 23/1/2019, §§ 24-39; Mustafa Özterzi [GK], B. No: 2016/14597, 31/10/2019, §§ 33-48; Yavuz Cengiz, B. No: 2019/37138, 15/6/2021, §§ 23-30.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
29. Anayasa Mahkemesinin 19/1/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddialar
1. Tutuklamanın Hukuki Olmadığına İlişkin İddia
a. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
30. Başvurucu; aynı suç isnadıyla hakkında yürütülen soruşturmada daha önce yurt dışı çıkış yasağı şeklinde adli kontrol uygulanmasına rağmen kaçma şüphesi gerekçe gösterilerek verilen tutuklama kararının koşullarının oluşmadığını belirtilerek haksız olarak tutuklanmış olması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği ileri sürmüştür.
31. Bakanlık görüşünde öncelikle 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 141. maddesindeki tazminat yolunun tüketilmesi gerektiği belirtilmiştir. Esas bakımından ise Bakanlık, uygulanan tutuklama tedbirinin kanuni dayanağının bulunduğunu, tutuklamaya esas alınan delillerin başvurucunun üzerine atılı suçları işlediği yönünde ikna edecek yeterlilikte olduğunu, somut delillere dayanan kuvvetli suç şüphesinin bulunduğunu belirterek başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirlerinin ölçülü olduğu ve adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağı sonucuna varılmasının keyfî ve temelsiz olduğunun söylenemeyeceği kanaatindedir.
b. Değerlendirme
32. Anayasa"nın "Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması" kenar başlıklı 13. maddesi şöyledir:
"Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."
33. Anayasa"nın "Kişi hürriyeti ve güvenliği" kenar başlıklı 19. maddesinin birinci fıkrası ile üçüncü fıkrasının birinci cümlesi şöyledir:
"Herkes, kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir.
...
Suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan kişiler, ancak kaçmalarını, delillerin yok edilmesini veya değiştirilmesini önlemek maksadıyla veya bunlar gibi tutuklamayı zorunlu kılan ve kanunda gösterilen diğer hallerde hâkim kararıyla tutuklanabilir."
34. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Bu itibarla başvurucunun tutuklamanın hukuki olmadığına yönelen iddialarının Anayasa"nın 19. maddesinin üçüncü fıkrası bağlamındaki kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmesi gerekir.
i. Genel İlkeler
35. Genel ilkeler için bkz. Metin Evecen, B. No: 2017/744, 4/4/2018, §§ 47-52.
ii. İlkelerin Olaya Uygulanması
36. Somut olayda öncelikle başvurucunun tutuklanmasının kanuni dayanağının olup olmadığının belirlenmesi gerekir. Başvurucu, Türkiye’nin doğal gaz ithalatı ile ilgili gizli bilgileri tablo ve grafikler hâlinde yurt dışına ilettiği şeklinde ihbara istinaden başlatılan soruşturmada devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk amacıyla temin etme ve rüşvet verme suçlamalarıyla 5271 sayılı Kanun"un 100. maddesi uyarınca tutuklanmıştır. Dolayısıyla başvurucunun tutuklanmasının kanuni dayanağı bulunmaktadır.
37. Kanuni dayanağı bulunduğu anlaşılan tutuklama tedbirinin meşru bir amacının olup olmadığı ve ölçülülüğü incelenmeden önce tutuklamanın ön koşulu olan suçun işlendiğine dair kuvvetli belirti bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekir.
38. İstanbul 4. Sulh Ceza Hâkimliğinin tutuklama kararında, başvurucu yönünden kuvvetli suç şüphesini oluşturan somut olguların bulunduğuna değinilmiş ve buna ilişkin olarak Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü ve Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğünün yazıları ile etkin pişmanlık kapsamında suçları açıkça ikrar eden şüpheli G.Ö.nün beyanına dayanılmıştır (bkz. § 13).
39. Başvurucu hakkında düzenlenen iddianamede ise Bosphorus Gaz Corporation A.Ş.de genel müdür yardımcılığı yapan ve diğer şüphelilerden olan E.Ö.nün talimatı üzerine başvurucunun Türkiye’ye ithal edilen boru hattı doğal gazının ithal edilen ülke bilgileri ile giriş noktaları, miktarları ve fiyatlarına ilişkin gizli bilgiler ile ayrıntıları öğrenerek E.Ö.ye bildirdiği, E.Ö.nün de kullanıcısı olduğu e-posta yoluyla tablo ve grafik hâlinde bu bilgileri Gazprom Şirketinin Rusya"daki yetkililerine periyodik şekilde ilettiği ileri sürülmüş ve bunlara ilişkin olarak iletişimin dinlenilmesi ve kayda alınması neticesinde elde edilen konuşmalara, maillere ve WhatsApp yazışmalarına, dijital materyaller üzerinde yapılan incelemelere, tespit tutanaklarına, bilirkişi raporlarına, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığından alınan bilgi notu ve raporlarına dayanılmıştır (bkz. §§ 15-17). Ayrıca başvurucu hakkında yürütülen soruşturmada etkin pişmanlık kapsamında verdiği beyanda suçları açıkça ikrar eden şüpheli G.Ö. ile diğer şüpheliler E.Ö., M.F., A.H.G. ve M.K.nın beyanlarının bulunduğu ileri sürülmüştür (bkz. § 16).
40. Soruşturma dosyasında, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığından alınan yazılardan ticari sır kapsamında, gizli ve doğru verilerden olduğu belirtilen Türkiye Cumhuriyeti Devleti"nin günlük doğal gaz tüketim verilerinin ve diğer tedarikçilerin doğal gaz ithalat fiyatlarına ilişkin bilgilerin temini hususunda Bosphorus Gaz Corporation A.Ş.de genel müdür yardımcısı konumunda olan E.Ö.nün aynı Şirkette çalışan başvurucu ve M.F.yi görevlendirdiği belirtilmektedir. Aynı suçlardan hakkında soruşturma yapılan ve BOTAŞ"ta planlama uzmanı olarak çalışan G.Ö. etkin pişmanlık kapsamında verdiği beyanda başvurucu tarafından kendisine her ay düzenli olarak ödenen ücret karşılığında günlük işletme raporu ve doğal gaz ithalat fiyatlarını gönderdiğine yönelik anlatımlarda bulunduğu, bu anlatımların kısmen A.H.G. tarafından da doğrulandığı görülmektedir (bkz. § 16). Tüm bu anlatımlar karşısında G.Ö.nün elde ettiği menfaat karşılığında, görevi nedeniyle ulaştığı bilgilerle birlikte arkadaşlık ilişkilerini de kullanarak elde ettiği bir kısım bilgiyi başvurucuya hukuka aykırı bir biçimde aktardığı yönünde suç şüphesini doğrulayan kuvvetli belirtilerin bulunduğu görülmektedir.
41. Dolayısıyla soruşturma makamlarınca iletişimin dinlenilmesi ve kayda alınması neticesinde elde edilen konuşmalar, mailler, WhatsApp yazışmaları, raporlar ve özellikle de bir kısmı ikrar içeren diğer şüpheli beyanlarından ticari sır kapsamında, gizli ve doğru verilerden oluştuğu belirtilen günlük işletme raporu ve doğal gaz ithalat fiyatlarının başvurucu tarafından hukuka aykırı bir biçimde elde edilerek aynı Şirkette birlikte çalıştıkları E.Ö.ye iletildiği, E.Ö.nün de bu gizli bilgileri sürekli irtibat hâlinde olduğu yurt dışı Şirketinde çalışan yetkili kişilere ulaştırdığına yönelik tespitlerin somut olayın koşullarında tutuklamanın hukukiliği bağlamında devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgilerini casusluk maksadıyla temin etme ve rüşvet verme suçlarının işlendiğine dair kuvvetli belirti olarak kabul edilmesinin temelsiz ve keyfî olduğu söylenemez.
42. Diğer taraftan başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin meşru bir amacının olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Bu değerlendirmede tutuklama kararının verildiği andaki genel koşullar gözardı edilmemelidir.
43. Başvurucunun tutuklanmasına esas alınan devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askerî casusluk amacıyla temin etme ve rüşvet verme suçları Türk hukuk sistemi içinde ağır cezai yaptırımlar öngörülen suç tipleri arasında olup isnat edilen suça ilişkin olarak kanunda öngörülen cezanın ağırlığı kaçma şüphesine işaret eden durumlardan biridir (aynı yöndeki değerlendirmeler için bkz. Hüseyin Burçak, B. No: 2014/474, 3/2/2016, § 61; Devran Duran [GK], B. No: 2014/10405, 25/5/2017, § 66). Ayrıca anılan suç 5271 sayılı Kanun"un 100. maddesinin (3) numaralı fıkrasında yer alan ve kanun gereği tutuklama nedeni varsayılabilen suçlar arasındadır (Gülser Yıldırım (2) [GK], B. No: 2016/40170, 16/11/2017, § 148).
44. Somut olayda İstanbul 4. Sulh Ceza Hâkimliğince başvurucunun tutuklanmasına karar verilirken; işlendiği iddia olunan suçların niteliğine, kanunda öngörülen yaptırımların ağırlığına, kaçma ve delilleri karartma ihtimalinin bulunmasına, 5271 sayılı Kanun"un 100. maddesinde yer alan katalog suçlar arasında olmasına ve adli kontrol tedbirinin yetersiz kalacak olmasına dayanıldığı görülmektedir (bkz. § 13).
45. Dolayısıyla tutuklama kararının verildiği andaki genel koşullar ve somut olayın yukarıda belirtilen özel koşulları ile İstanbul 4. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından verilen kararın içeriği birlikte değerlendirildiğinde başvurucu yönünden özellikle -suçun ağırlığına atfen- kaçma ve delilleri etkileme şüphesine yönelen tutuklama nedenlerinin olgusal temellerinin olduğu söylenebilir.
46. Başvurucu hakkındaki tutuklama tedbirinin ölçülü olup olmadığının da belirlenmesi gerekir. Bir tutuklama tedbirinin Anayasa"nın 13. ve 19. maddeleri kapsamında ölçülülüğünün belirlenmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınmalıdır (Gülser Yıldırım (2), § 151).
47. Öncelikle bu nitelikteki suçların soruşturulması kamu makamlarını ciddi zorluklarla karşı karşıya bırakmaktadır. Bu nedenle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı, adli makamlar ve güvenlik görevlilerinin -özellikle organize olanlar olmak üzere- suçlarla ve suçlulukla etkili bir şekilde mücadelesini aşırı derecede güçleştirmeye neden olabilecek şekilde yorumlanmamalıdır (aynı yöndeki değerlendirmeler için bkz. Süleyman Bağrıyanık ve diğerleri, B. No: 2015/9756, 16/11/2016, § 214; Devran Duran, § 64).
48. Somut olayın yukarıda belirtilen özellikleri dikkate alındığında İstanbul 4. Sulh Ceza Hâkimliğinin isnat edilen suç için öngörülen yaptırımın ağırlığını, işin niteliğini ve önemini de gözönünde tutarak başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu ve adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağı sonucuna varmasının (bkz. § 13) keyfî ve temelsiz olduğu söylenemez.
49. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun tutuklamanın hukuki olmadığı iddiasına ilişkin olarak bir ihlalin bulunmadığı açık olduğundan başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Resen Yapılması Gereken Tutukluluk İncelemelerinin Kanuni Süresi İçinde Yapılmadığına İlişkin İddia
a. Başvurucunun İddiaları
50. Başvurucu; resen yapılması gereken tutukluluk incelemelerinin otuz günlük kanuni süreler dikkate alınmadan yapıldığını ve bu konuda taleplerinin de dikkate alınmadığını belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği ile adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
b. Değerlendirme
51. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, § 16). Bu itibarla başvurucunun bu bölümdeki iddiasının Anayasa"nın 19. maddesinin sekizinci fıkrası bağlamında, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmesi gerekir.
52. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun"un 45. maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre bireysel başvurunun incelenebilmesi için kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddia edilen hakkın Anayasa’da güvence altına alınmış olmasının yanı sıra Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (Sözleşme) ve Türkiye’nin taraf olduğu Sözleşme"ye ek protokoller kapsamına da girmesi gerekir. Anayasa ve Sözleşme’nin ortak koruma alanı dışında kalan hak ihlali iddiasını içeren başvurular, bireysel başvuru kapsamında değildir (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18).
53. Anayasa’nın 19. maddesinin sekizinci ve Sözleşme’nin 5. maddesinin (4) numaralı fıkraları, her ne sebeple olursa olsun hürriyeti kısıtlanan kişiye tutuklanmasının yasallığı hakkında süratle karar verebilecek ve tutulması kanuni değilse salıverilmesine hükmedebilecek bir mahkemeye başvurma hakkı tanımaktadır. Anılan Anayasa ve Sözleşme hükümleri, esas olarak tutukluluğun yasallığına ilişkin itiraz başvurusu üzerine bir mahkeme nezdinde yürütülmekte olan davalardaki tahliye talepleri veya tutukluluğun uzatılması kararlarının incelenmesi açısından bir güvence oluşturmaktadır (Firas Aslan ve Hebat Aslan, B. No: 2012/1158, 21/11/2013, § 30).
54. 5271 sayılı Kanun’un 108. maddesinde; soruşturma evresinde şüphelinin tutukevinde bulunduğu süre içinde ve en geç otuzar günlük süreler itibarıyla tutukluluk hâlinin devamının gerekip gerekmeyeceği hususunda Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından 100. madde hükümleri gözönünde bulundurularak, kovuşturma evresinde ise tutuklu sanığın tutukluluk hâlinin devamının gerekip gerekmeyeceğine her oturumda veya koşullar gerektirdiğinde oturumlar arasında ya da en geç otuz günlük süre içinde hâkim veya mahkemece resen karar verileceği hükme bağlanmıştır.
55. 5271 sayılı Kanun’un 108. maddesine göre yapılacak değerlendirme resen yapılmakta olup Anayasa’nın 19. maddesinin sekizinci fıkrası ile hürriyeti kısıtlanan kişiye tanınan yargı merciine itiraz edebilme hakkı kapsamında değerlendirilemez (Firas Aslan ve Hebat Aslan, § 32; Faik Özgür Erol ve diğerleri, B. No: 2013/6160, 2/12/2015 § 24).
56. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
3. Tutukluluk İncelemelerinin Hâkim/Mahkeme Önüne Çıkarılmaksızın Yapıldığına İlişkin İddia
a. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
57. Başvurucu 11/9/2020 tarihinde tutuklandıktan sonra başvuru tarihine kadar hâkim önüne çıkarılmadığını, ilk duruşmasının 23/12/2020 tarihine bırakıldığı gözetildiğinde doksan gün içinde hâkim önünde düzenli ve makul aralıklarla kendini ifade etme imkânı tanınmadığını belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
58. Bakanlık görüşünde, başvurucunun ağır ceza mahkemesi önünde, 5271 sayılı Kanun"un 141. ve devamı maddeleri doğrultusunda tazminat davası açtığına dair bir bilgiye rastlanmadığı belirtilerek bu doğrultuda başvurunun kabul edilebilirliğine dair yapılacak incelemede bu hususun dikkate alınması gerektiği değerlendirilmektedir. Bakanlık ayrıca başvurucunun hakkında verilen kararlara karşı etkin bir şekilde itiraz edebildiğini belirterek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi içtihatları ile somut olayın kendine özgü koşulları gözönüne alınarak değerlendirme yapılması gerektiği kanaatindedir.
b. Değerlendirme
59. Anayasa"nın 19. maddesinin sekizinci fıkrası şöyledir:
"Her ne sebeple olursa olsun, hürriyeti kısıtlanan kişi, kısa sürede durumu hakkında karar verilmesini ve bu kısıtlamanın kanuna aykırılığı halinde hemen serbest bırakılmasını sağlamak amacıyla yetkili bir yargı merciine başvurma hakkına sahiptir."
60. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, § 16). Somut olayda başvurucunun yargılamayı yapan Mahkemece tutukluluk durumunun uzunca bir süre dosya üzerinden incelenmesine karar verilmesi nedeniyle tutukluluğa ilişkin itirazlarını etkili şekilde ileri süremediğinden şikâyet ettiği anlaşılmaktadır. Bu itibarla başvurucunun şikâyetinin Anayasa"nın 19. maddesinin sekizinci fıkrası bağlamında incelenmesi gerekir.
61. Anayasa"nın Anayasa Mahkemesinin görev ve yetkilerini düzenleyen 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi şöyledir:
"Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır."
62. 6216 sayılı Kanun"un "Bireysel başvuru hakkı" kenar başlıklı 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir."
63. Anılan Anayasa ve Kanun hükümlerine göre bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması gerekir. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm organlarının anayasal ödevi olup bu ödevin ihmal edilmesi nedeniyle ortaya çıkan hak ihlallerinin düzeltilmesi idari ve yargısal makamların görevidir. Bu nedenle temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddialarının öncelikle derece mahkemeleri önünde ileri sürülmesi, bu makamlar tarafından değerlendirilmesi ve bir çözüme kavuşturulması esastır. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir hak arama yoludur (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, §§ 16, 17).
64. Anayasa Mahkemesi Ulaş Kaya ve Adnan Ataman (B. No: 2013/4128, 18/11/2015) kararında olağan dönemde başvurucunun tutukluluk hâlinin 3 ay 17 gün boyunca duruşma yapılmaksızın, dosya üzerinden yapılan incelemeler sonucunda verilen kararlar ile devam ettirilmesinin Anayasa"nın 19. maddesinin sekizinci fıkrasını ihlal ettiği sonucuna varmıştır (Ulaş Kaya ve Adnan Ataman, § 61).
65. Anayasa Mahkemesi Kadir Ayhan (B. No: 2020/20083, 10/3/2021) ve Yavuz Cengiz (B. No: 2019/37138, 15/6/2021) kararlarında ise aynı mahiyetteki şikâyetlere ilişkin yaptığı incelemelerde, başvurucunun inceleme tarihi itibarıyla hâkim/mahkeme önüne çıkarılmış olması hususunu nazara alarak verilecek bir ihlal kararının başvurucunun yeniden hâkim önüne çıkarılmasını sağlamayacağını ve serbest kalması sonucunu doğurmayacağını belirtmiş; bu durumda yalnızca kişinin uzun süre hâkim/mahkeme önüne çıkarılmamasıyla ilgili bir hak ihlalinin tespiti ve gerekiyorsa belli bir miktar tazminata hükmedilmesiyle yetinileceği sonucuna varmıştır.
66. Öte yandan Anayasa Mahkemesi anılan kararda bu tür ihlal iddiaları bakımından öncelikle aynı giderim imkânını sağlayan başvuru yollarının tüketilmesi ve bunlardan sonuç alınamaması hâlinde bireysel başvuruda bulunulması gerektiğini belirterek 5271 sayılı Kanun"un 141. maddesinde belirtilen dava yolunun başvurucunun durumuna uygun, telafi kabiliyetini haiz, etkili bir hukuk yolu olduğu tespitini yapmış ve başvuru yollarının tüketilmediği sonucuna varmıştır.
67. Somut olayda başvurucunun soruşturma evresinde tutuklandığı 11/9/2020 tarihinden 3 ay 12 gün sonra 23/12/2020 tarihli duruşmada başvurucu ve müdafii mahkeme önüne çıkmış ve tutukluluğa yönelik itirazlarını etkili bir biçimde ileri sürme fırsatına sahip olmuştur (bkz. § 22). Dolayısıyla somut başvuru yönünden anılan kararlardan (bkz. § 65) ayrılmayı gerektiren bir durum söz konusu değildir.
68. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun tutukluluk incelemelerinin hâkim/mahkeme önüne çıkarılmaksızın yapıldığına ilişkin iddiası ile ilgili olarak olağan başvuru yolları tüketilmeden bireysel başvuru yapıldığı anlaşıldığından başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
69. Başvurucu; yöntemince alınan karar olmaksızın telefon dinlemeleri yapıldığını ve böylece kendisine yeterli savunma imkânı tanınmadığını belirterek soruşturma sürecindeki bazı uygulamalar nedeniyle Anayasa"nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
70. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, § 16). Başvurucunun iddialarının adil yargılanma hakkının güvencelerinden olan savunma hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
71. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, §§ 16, 17).
72. Somut olayda, Anayasa Mahkemesince inceleme yapıldığı tarih itibarıyla başvurucu hakkındaki dava ilk derece mahkemesinde devam etmektedir. Başvurucunun hakkındaki soruşturma ve kovuşturma süreçlerinde yapılan uygulamalar nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkin şikâyetlerini yargılama sırasında, kanun yollarında ileri sürebilme ve ileri sürmüş ise şikâyetlerinin bu aşamalarda incelenme imkânı bulunmaktadır. Bu çerçevede başvurucu tarafından yargılama ve sonrasında istinaf/temyiz süreçleri beklenmeden ileri sürülen adil yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki şikâyetlerin bireysel başvuruya konu edildiği görülmüştür. Dolayısıyla olağan başvuru yolları tüketilmeden yapılan bireysel başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincillik niteliği ile bağdaşmadığı sonucuna varılmıştır.
73. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının da başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Tutuklamanın hukuki olmaması dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Resen yapılması gereken tutukluluk incelemelerinin kanuni süresi içinde yapılmaması dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Tutukluluk incelemelerinin hâkim/mahkeme önüne çıkarılmaksızın yapılması dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
4. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiaların başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 19/1/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.