Esas No: 2022/3317
Karar No: 2022/6740
Karar Tarihi: 05.07.2022
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2022/3317 Esas 2022/6740 Karar Sayılı İlamı
2. Hukuk Dairesi 2022/3317 E. , 2022/6740 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Değer Artışı ve Katılma Alacağı
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm taraflarca temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 05.07.2022 günü duruşmalı temyiz eden davacı ... vekili Av. ... ile karşı taraf duruşmalı temyiz eden davalı ... vekili Av. ... geldi. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1.Davanın türüne yönelik davacı kadının temyiz itirazlarının incelemesinde:
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (HMK mad.33).
Belirsiz alacak davası, HMK’nın 107. maddesinde düzenlenmiş olup düzenlemeye göre, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. Belirleyememe hali, davacının gerekli dikkat ve özeni göstermesine rağmen miktar veya değerin belirlenmesinin kendisinden gerçekten beklenilmemesi durumuna ya da objektif olarak imkânsızlığa dayanmalıdır. Davacının alacağının miktar veya değerini belirleyebilmesi için elinde bulunması gerekli bilgi ve belgelere sahip olmaması ve bu belgelere dava açma hazırlığı döneminde ulaşmasının da (gerçekten) mümkün olmaması ve dolayısıyla alacağın miktarının belirlenmesinin karşı tarafın elinde bulunan bilgi ve belgelerin sunulmasıyla mümkün hale geleceği durumlarda alacak belirsiz kabul edilmelidir. Alacağın miktarının belirlenebilmesinin hâkimin takdirine bağlı olduğu durumlarda hukuki imkânsızlık söz konusu olur. Bu durumda davacı alacaklı, hâkimin takdir yetkisini nasıl kullanacağını bilemeyeceği için davanın açıldığı tarihte alacağının miktarını belirleyebilecek durumda değildir.
Sırf taraflar arasında alacak miktarı bakımından uyuşmazlık bulunması, talep sonucunun belirlenmesinin davacıdan beklenemeyecek olması anlamına gelmez. Önemli olan objektif olarak talep sonucunun belirlenmesinin davacıdan beklenemeyecek olmasıdır.
Alacağın hangi hallerde belirsiz, hangi hallerde belirli veya belirlenebilir olduğu hususunda kesin bir sınıflandırma yapılması mümkün olmayıp, her bir davaya konu alacak bakımından somut olayın özelliklerinin nazara alınarak sonuca gidilmesi gereklidir.
Tüm bu açıklamalara göre, somut olayda, davacının dava dilekçesinde harca esas değer olarak 10.000,00TL göstermek suretiyle ''Öncelikle davalı adına kayıtlı olan malvarlığının (son üç yıldaki pasif malvarlığı da dahil olmak üzere) tespitine,/Tespit edilen aktif mallarının tasfiye edilerek edinilmiş mallara katılma rejimine göre paylaştırılmasına, müvekkilim davalıya ait taşınmazın edinilmesine ve iyileştirilmesine yaptığı katkının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, pasif malvarlıkları hakkında edinilmiş mallara katılma rejimine göre bedellerinin belirlenerek müvekkil hissesine düşen kısmın davalıdan tahsil edilerek müvekkile ödenmesine,/ Davalının hissedar olduğu şirketlerdeki hisse bedellerinin belirlenerek edinilmiş mallara katılma rejimine göre müvekkilime düşen kısmın davalıdan tahsil edilerek müvekkile ödenmesine'' karar verilmesini talep ettiği, talebin tespit ile değer artış payı ve artık değere katılma alacağı niteliğinde olduğu, diğer bir deyişle tasfiyeye konu malların tespit edildikten sonra tasfiyeye konu malların tasfiye tarihindeki (muhtemel karar tarihi) değerine göre değer artış payı alacağı ve artık değere katılma alacağının belirlenmesi gerektiği anlaşılmakla, dava dilekçesinin içeriği ve alacağın niteliği bir bütün halinde değerlendirildiğinde
davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesi objektif olarak davacıdan beklenemez. O halde, bölge adliye mahkemesince, davanın belirsiz alacak davası niteliğinde olduğunun kabulü gerekirken, yazılı gerekçeyle kısmi dava olarak kabul edilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
2.Tasfiyeye konu 1683 ada 7 parsel sayılı arsa ve 3543 ada 16 parsel 35 nolu bağımsız bölüme yönelik davalı erkeğin temyiz itirazlarının incelemesinde;
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre temyiz itirazları yersizdir.
3.Tasfiyeye konu 1683 ada 8 parsel 1 nolu bağımsız bölüme yönelik davalı erkeğin temyiz itirazlarının incelemesinde;
Mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan edinilmiş mallar tasfiye edilir (4721 Sayılı TMK mad.235/1). Eşlere ait kişisel ve edinilmiş mallar, mal rejiminin sonra ermesi anındaki durumlarına (nitelik, seviye, aşama vb.) göre değerlendirilir (TMK mad.228/1). Bu malların, kural olarak tasfiye anındaki (TMK mad.227/1 ve 235/1), sürüm (rayiç) değerleri (TMK mad.232 ve 239/1) hesaba katılır. Yargıtay ve Dairemizin uygulamalarına göre, tasfiye tarihi, karar tarihidir. Mahkemece, tasfiye konusu malın karara en yakın tarihteki sürüm değeri belirlenmelidir.
Somut olayda, mahkemece, tasfiyeye konu 1 nolu bağımsız bölümün keşif tarihindeki (29.03.2019) durumuna göre, inşaat seviyesi tespit edilmeden belirlenen güncel değere göre katılma alacağının belirlendiği, taşınmazın tasfiyenin sona erdiği tarihte (22.12.2017) natamam olduğu, davalı erkeğin sunduğu tespit dosyasına göre taşınmazın tespit tarihinde (05.09.2018) inşaat yapım seviyesinin %69 olduğunun belirlendiği anlaşılmakla, mahkemece, tasfiyeye konu taşınmazın mal rejiminin sonra ermesi anındaki durumu (nitelik, seviye, aşama vb.) belirlenerek tasfiye anındaki sürüm (rayiç) değerinin belirlenmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
4.Tasfiyeye konu ... San. ve Tic. A.Ş.’ne yönelik tarafların temyiz itirazlarının incelemesinde;
a. Şirket hissesi yönünden yapılan incelemede;
Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir (TMK mad. 222).
Somut olayda, mahkemece, tasfiyeye konu şirket hissesinin miktarı ve değeri dikkate alındığından evlilik tarihinden kısa süre sonra davalı tarafından hisse bedelinin ödenmesinin imkansız olduğu, davacının bedel ödendiğine dair herhangi bir delil de sunmadığı gerekçesiyle şirket hissesinin kişisel mal olduğu kabul edilerek şirket hissesi yönünden davanın reddine karar verildiği, tasfiyeye konu şirket hissesini 29.07.2005 tarihinde evlilik birliği içinde davalı erkeğin devraldığı anlaşılmakla, tasfiyeye konu şirket hissesi edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde davalı erkek adına edinildiğinden, kanuni karine gereğince edinilmiş mal olup aksinin ispat külfeti davalı erkektedir (TMK mad. 6, HMK mad. 190). O halde, mahkemece, şirket hissesinin kişisel mal olduğuna yönelik ispat külfeti davalı erkekte olmasına rağmen, hatalı değerlendirme ile ispat külfetinin davacı kadında olduğunun kabul edilmesi hatalı olmuştur. Diğer yandan, davalı erkek dosya kapsamındaki mevcut delillerle şirket hissesinin kişisel mal olduğunu da ispatlayamamıştır.
Tüm bu açıklamalara göre, mahkemece, şirket hissesinin edinilmiş mal olduğu kabul edilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
b. Şirket kar payına yönelik yapılan incelemede;
Somut olayda, mahkemece kar payı yönünden katılma alacağının kabulüne karar verilmiş ise de, karar hatalı olmuştur. Şöyle ki, davalı eşe şirket kar payı (temettü=kazanç) ödenip ödenmediğinin, ödenmişse mevcut olup olmadığının ya da her hangi bir yatırıma dönüştürülüp dönüştürülmediğinin, kar payı ödemesi yapılmamışsa karın şirkete yatırım olarak kullanılıp kullanılmadığının araştırılıp belirlenmesi gerekirken, bu hususta bir araştırma ve inceleme yapılmadan karar verilmesi de hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
5.Tasfiyeye konu ... Banyo Gereçleri San. ve Tic. A.Ş. ve ... Yapı Endüstrisi A.Ş.’ne yönelik davacı kadının temyiz itirazlarının incelemesinde:
Eşlerin malları, mal rejiminin sona ermesi anındaki durumlarına (nitelik, seviye, yaş vb.) göre, tasfiye anındaki, sürüm değerleriyle hesaba katılır (4721 Sayılı TMK mad.228/1, 232, 235/1 ve 239/1). Yargıtay'ın ve Dairemizin uygulamalarına göre tasfiye tarihi karar tarihidir. Buna göre, tasfiyeye konu şirketin mal rejiminin sona erdiği andaki durumu esas alınarak, tasfiye (karar) tarihindeki sürüm değeri belirlenmelidir.
Şirketin mal rejiminin sona erdiği andaki durumu ve değeri; o tarihteki ekonominin genel durumu, şirketin faaliyet gösterdiği sektörün konumu, büyüklüğü ve büyüme hızı, tasfiyeye konu şirketin sektördeki yeri, pazar payı, varlık ve sermaye yapısı, şirketin kullandığı teknoloji, makina ve tesisatın durumu ile araştırma geliştirme (ARGE) faaliyetleri, ürettiği hizmet ve ürünleri pazarlama gücü, büyüme potansiyeli, şirketin değerlendirme anındaki ve gelecekteki satışlarına, kazançlarına, nakit akışlarına ve finansal durumuna ilişkin 5-10 yıllık tahminler, kar dağıtım politikası, gelecekte planlanan sabit kıymet yatırımları, stratejisi, rekabetçi konumu, müşteri portföyü, organizasyonu ve yönetim kadrosu ile gelecekte şirketin ortaya çıkarması beklenen nakit akışlarının analizi, ekonominin genel arz ve talep kuralları göz önünde bulundurularak belirlenir.
Bundan sonra, yukarıda açıklanan yöntem ve kriterlere göre dava konusu şirketin mal rejiminin sona erdiği tarih itibarıyla belirlenen piyasa sürüm (rayiç) değeri, TÜFE (Tüketici Fiyat Endeksi) göz önünde bulundurularak tasfiye (karar) tarihindeki değeri belirlenmelidir.
Şirketin kar payı yönünden de, 4721 Sayılı TMK'nin yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar, dava konusu şirketin kar edip etmediğinin, kar etmişse davalı eşe şirket kar payı (temettü=kazanç) ödenip ödenmediğinin, ödenmişse mevcut olup olmadığının ya da her hangi bir yatırıma dönüştürülüp dönüştürülmediğinin, kar payı ödemesi yapılmamışsa karın şirkete yatırım olarak kullanılıp kullanılmadığının araştırılıp belirlenmesidir. Kar payı ödemesi yapılmış veya karın şirkete yatırım olarak kullanılması durumunda, bu miktarların mal rejiminin sona erdiği tarih itibarıyla ulaştığı reel değer belirlenerek mal rejiminin tasfiyesinde göz önünde bulundurulmalıdır.
Yukarıdaki değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır.
Somut olayda, mahkemece tasfiyeye konu şirketlerin zarar ettiği gerekçesiyle işbu şirketler yönünden davanın reddine karar verilmiş ise de, karar hatalı olmuştur. Şöyle ki, tasfiyeye konu şirketin değerinin özkaynak değerine göre belirlendiği, kar payı yönünden bir araştırma ve inceleme yapılmadığı anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece yukarıda açıklanan esas ve yöntemlere göre şirket hisse değerinin ve kar payının belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yetersiz bilirkişi raporuna dikkate alınarak yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 1., 3., 4., 5. bentlerde açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerin ise yukarıda 2. bentte gösterilen sebeplerle ONANMASINA, tasfiyeye konu ... Seramik San. ve Tic. A.Ş.’ne yönelik tarafların diğer temyiz itirazları ile vekalet ücretine yönelik davacının temyiz itirazlarının bozma sebebine göre şimdilik incelenmesine yer olmadığına, duruşma için takdir olunan 3.815,00 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine ve 3.815,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, istek halinde temyiz peşin harcının yatıra davalıya geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oy birliğiyle karar verildi. 05.07.2022 (Salı)