Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2022/4476 Esas 2022/6802 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
2. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/4476
Karar No: 2022/6802
Karar Tarihi: 05.07.2022

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2022/4476 Esas 2022/6802 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi, bir boşanma davasına ilişkin verilen ilk derece mahkemesi kararını incelemiş ve bu kararı hatalı bularak bozmuştur. İlk derece mahkemesi, davalı erkeği tam kusurlu kabul etmiş ve tarafların boşanmalarına karar vermişti. Ancak bölge adliye mahkemesi, davacı kadının yeni vakıa ve delil bildirmesine engel olmadığını ve toplanan delillerin davalı erkeğin tam kusurlu olduğunu gösterdiğinden, kadının davasının kabul edilmesi gerektiği sonucuna varmıştır. Mahkeme ayrıca, davacı kadın tarafından sunulan dilekçelerin ön inceleme duruşması sırasında genişletilmiş olması nedeniyle, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 141/1. maddesinde belirtilen davalının muvafakati aranmaksızın iddia ve savunmanın genişletilebileceği hükmünün uygulanması gerektiğine dikkat çekmiştir. Bu kanun maddesi, hüküm tarihi olan 5 Temmuz 2022'de değişikliğe uğramıştır ve tarafların karşılıklı verdiği dilekçelerden sonra iddia veya savunmanın genişletilemeyeceği veya değiştirilemeyeceği belirtilmiştir. Ancak bu değişiklik, yürürlüğe girdiği tarihte görülmekte olan davalarda tamamlanmamış işlemlere etkilidir ve yargılama sırasında yapılan işlemlerin de Hukuk Muhakemeleri Kanunu'ndaki değişikliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce tamamlanmış olup olmadığına bakılması gerektiği vurgulanmıştır. Kısacası, mahkeme kararı, yeni vakıa ve delillerin sunulabileceği eski kanun maddesi gereğince davacının lehine hükmedilmesi gerektiğini belirtmiştir.
2. Hukuk Dairesi         2022/4476 E.  ,  2022/6802 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi
    DAVA TÜRÜ : Boşanma

    Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından, davasının reddi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
    İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; davalı erkek tam kusurlu kabul edilmek suretiyle davacı kadının davasının kabulü ile TMK 166/1. maddesi uyarınca tarafların boşanmalarına ve boşanmanın ferilerine karar verilmiş, anılan karara karşı davalı erkek tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Bölge adliye mahkemesince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda; dava dilekçesinin davalı erkeğe 26/09/2018 tarihinde Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi gereğince usulüne uygun tebliğ edildiği, davalı tarafça cevap dilekçesi sunulmadığı, dilekçeler aşamasının bu şekilde tamamlandığı, davacının ise dava dilekçesinde herhangi bir delile dayanmadığı, 03/09/2018 tarihli dilekçesi ile boşanmanın ferisi niteliğindeki taleplerde bulunduğu ve delil bildirdiği, ilk derece mahkemesince davacının dayandığı bu deliller toplanarak hükme esas alınmasının ve davacının davasının kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle davalı erkeğin istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmiş ve bölge adliye mahkemesince verilen bu karar davacı kadın tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava 28.08.2018 tarihinde açılmıştır. Dava tarihinde yürürlükte olan Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun “İddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi” başlıklı 141. maddesi 22.07.2020 tarih ve 7251 sayılı Kanun’un 15 maddesi ile değişiklikten önceki hâliyle; "(1) Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe; ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia ve savunmalarını genişletebilir veya değiştirebilirler. Ön inceleme duruşmasına taraflardan biri mazeretsiz olarak gelmezse, gelen taraf onun muvafakati aranmaksızın iddia ve savunmasını genişletebilir yahut değiştirebilir. Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez. (2) iddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi konusunda ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati hükümleri saklıdır" şeklindedir. Yargılama sırasında 22.07.2020 tarihinde Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 141/1. maddesinde değişiklik yapılmış olup, madde metni"(1) Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe iddia ve savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez" şeklindedir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu, yürürlüğe girdiği tarihte görülmekte olan davalarda tamamlanmamış işlemlere etkilidir (m. 448). Bu Kanunun sadece yargı yolu ve göreve ilişkin hükümleri, yürürlüğe girmesinden sonra açılmış olan davalarda uygulanır. (Geçici md.1) Yargılama sırasındaki her usul işlemi ayrı ayrı ele alınıp tamamlanıp
    tamamlanmadığına bakılmalı, işlem; Hukuk Muhakemeleri Kanununda yapılan değişikliğin yürürlüğe girmesinden önce tamamlanmış ise, önceki hüküm neyi gerektiriyorsa o yapılmalı, tamamlanmamış ise, yeni madde hükmüne göre işlem yapılmalıdır. Bir işlemin tamamlanmış olması demek, artık o işlemin başkaca işlem yapılmaksızın sonuçlanmış olması demektir. Davacı kadın boşanma dava dilekçesinde dayandığı vakıaların delillerini bildirmemiş ise de HMK’nın 141. maddesindeki değişiklikten önce tamamlanmış olan 10.01.2019 tarihli ön inceleme duruşmasına davalı erkek katılmamış olup davacı, HMK’ nın 141. maddesindeki davalının muvafakati aranmaksızın iddia ve savunmasını genişletebilir yahut değiştirebilir hükmü gereğince davacı vekilinin ön inceleme duruşmasındaki “müvekkil tarafından sunulan dava dilekçesini ve 03.09.2018 tarihinde sunmuş olduğumuz dilekçe içeriğini aynen tekrar ediyorum, davamızı sunmuş olduğumuz 03.09.2018 tarihli dilekçe kapsamında genişletiyoruz” beyanı da gözetildiğinde davacı kadının yeni vakıa ve delil bildirmesine engel bulunmamaktadır. Bu hale göre, toplanan deliller değerlendirildiğinde; davalı erkeğin ilk derece mahkemesince de kabul edilen ve gerçekleşen “alkol alışkanlığının olduğu, alkol kullandığında agresif hareketlerde bulunarak tartışma ortamı yarattığı, davacıya ve müşterek çocuklara şiddet uyguladığı, davacıyı sürekli tehdit ettiği ve davacıya hakaret ettiği” vakıalarının davalı erkeğe yüklenmesinin doğru olduğu, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda davalı erkeğin tam kusurlu olduğu anlaşılmakla kadının davasının kabulüne karar verilecek yerde yazılı gerekçeyle reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oy birliğiyle karar verildi.05.07.2022 (Salı)

    Hemen Ara